6. Bölüm

125 27 46
                                    


Bu bölümü sevgili okuyucum @Kitapkolik_panda'ya ithaf ediyorum. Desteğin için çok teşekkür ederim ☺️ Hadi bakalım keyifli okumalar 😍😍😍

'Bekle ve gör güzellik.' Dedikten sonra bir müddet daha bekledim. Ebru ve Özden geldi. Ardından Işıl geldi. Onun arkasından Orçun geldi. Ama bizim iki kafadar henüz gelmemişti. Kızlar birbirlerine bakıp kıs kıs gülerken Orçun ve Tan gayet rahatlardı. Kahvaltı sofrasına oturmuş ayak ayak üstüne atmış kollar başların üzerinde ıslık çalarak bekliyorlardı. Hayırlara gelsin inşallah.

"Hadi kızlar gelin biz başlayalım kahvaltıya. Anlaşılan onlar daha uyanamayacaklar." dedi Orçun. İyi madem. Oturalım. Zaten acıkmaya başlamıştım. Herkes birbirine sofrada uzanamadıkları kahvaltılıkları ikram ederken aşağı kattan bir bağırtı koptu.

"Ulan ben sizin ananızı... lan kim yaptı bunu?" Kartal delirmiş gibi yanımıza geldi. Onu görünce asıl deliren biz olduk. Özden yudumladığı çayı son anda denize doğru dönüp püskürdü. Ebru elinde fotoğraf makinasıyla bir gazeteci havasıyla olay anını resimledi. Ege elinde, nerden bulduğuna dair hiçbir fikrim yok, bir makyaj aynasıyla geldi. "Oğlum yalnız var ya kadın olsaymışım çok güzel olurmuşum be. Bence bu renkler beni açmış." dedi. O andan sonra kim tutar bizi.

Işıl dayanamayıp Ege'ye sordu: "O elindeki ayna nereden çıktı? Çantanda mı gezdiriyorsun yakışıklı?" dedi. Ege Işıl'a bakıp: "Yok sabahki şokla banyodakini söküp aldım. Çantamda taşımam. İhtiyacım yok bakmaya. Bana bakanlar benim aynamdır şirine." Işıl hıh deyip diğer tarafa döndü. Ebru fotoğraf çekmeye ara verip Kartal'a rujunun markasını sordu. Kartal bir yandan peçete almış yüzündekileri silmeye çalışıyor bir yandan da dişlerini sıkıp bir marka mırıldanıyordu. "Kızlar aklımızda olsun. Unutmayın biz de alalım. Baksanıza epey etkili bir ruj sanırsam. Adam peçeteyle silmeye çalışıyor çıkmıyor bile. Bence tam bizlik." Kartal daha çok şok oldu. Ya hiç çıkmazsa diye kendini derbeder etmeye başlarken Özden dayanamayıp onlara makyaj temizleyici vermek için odasına gitti.

"Orçun. Bu intikam çok iyi geldi bana. Soğuk soğuk. Yemin ederim yüreğim soğudu." Orçun da arkadaşıyla aynı fikirdeydi ki geriye doğru mutlu mesut yaslandı. "Nasıl yaptınız bunu? Yemin ederim bir makyöz elinden çıkmış gibiydi." dediğim anda Ebru kendini gösterip ben yaptım dedi. "Gece bu ikisi zorla kanıma girdiler. Çok ısrar ettiler. Ben de kalıcı makyaj malzemelerimle orijinal bir resim çizdim. Beğendin mi?" Beğenmek mi? Şaka yapıyor olmalıydı. Işıl hemen Ebru'nun yanına geçti. Denize girip çıktıktan sonra bana makyaj yapar mısın? diye kedi gibi sırnaştı Ebru'ya.

Diğerlerinin işi uzun sürdü galiba. Hala gelememişlerdi. Biz de kahvaltımıza kaldığımız yerden devam ettik. Nihayet Özden önde diğer iki kafadar arkadaydı. Ege başına bir bandana takmış yanıma oturdu. "Bebeğim. Şu ekmeği uzatır mısın?" dedi. Masa altından tekme yedi. Tan kaşlarını çatmış Ege'ye öldürücü bakışlar atıyordu. Ege karşısındaki dostuna bakıp ne var der gibi bakışlarıyla sordu. "Cıvıma istersen!" diye uyarı geçti Tan. Yandan gülme sırası Ege'deydi. Kafasını tamam diye sallayıp kahvaltısına devam etti.

Eh bu kadar aksiyondan sonra bir keyif kahvesini hak etmiştik. Kahveleri yudumlarken Işıl yanıma geldi. Güneş kremini elime tutuşturdu. Az bekle canım kahvem bitsin dedim ama mızmızlandı. Güneş kremini Ege elimden alıp "Gel buraya şirine. Ben süreyim sana. Kızın kahve keyfini bozma." dedi. Işıl yine umursamaz tavrıyla omuzunu silkip Ege'nin yanına gitti. "Tan abi ne zaman duracağız? Ben denize girmek istiyorum." Tan kalkıp kaptanın yanına doğru gitti. Bir şeyler konuştular. Adam ileride bir noktayı işaret etti Tan da tamam diye başını salladı. Olduğu yerden seslendi. "Bir beş dakika sonra demirleyecek kaptan. Durduğumuzda girersin Işıl tamam mı canım?" Tabii Işıl dört köşe. Tamam dedi.

YİNE Mİ HÜSRAN? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin