Tan delirmiş gibi saldırıyordu. "Senin ona dokunan elini de bakan gözünü de sikerim lan!" etraftan insanlar onları ayırmaya çalışıyordu lakin ikisi de bu mücadeleyi bırakmıyordu. En sonunda çalışanların hepsi gelip onları ayırdı. İkisinin de kollarını sıkıca tutuyorlardı. Bıraksalar kaldıkları yerden devam edeceklerdi. Ares kavganın ortasında durmuş Tan'a hırlayarak bakıyordu. Yine mi sen! der gibi.Henry John'u alıp bahçenin diğer köşesine götürdü. Kendi aralarında konuşmaya başladılar. Tan ise gözleriyle avını takip ediyordu. Ben ortada kalmış ne yapacağını bilemez bir halde duruyordum. Üzerime gelen sinirle Tan'ın karşısına geçip omuzlarından ittirmeye başladım. "Ne yaptığını zannediyorsun sen?" gülümseyerek gözlerime baktı cevap vermedi. Bir kez daha ittirdim. "Amacın ne senin?" geriye doğru hiç sesini çıkarmadan sendeledi. Bir kez daha ittirdim. "Böyle yaparak ne elde edeceğini sanıyorsun?"
"Seni kimseye bırakmayacağımı gör."
"Sana mı kaldım? Sana ne be! Sana. Ne!"
"Yok öyle. Herif geçmiş karşına seni buradan sözüm ona çok uzaklara götürecekmiş. Götü yiyiyorsa buyursun."
"Sana ne! Senden izin mi alacaktım? Hala anlayamadın mı? Bitti Tan! Bitti!" bileğimi yakalayıp burnumun dibine kadar yüzünü getirdi. Dişlerini sıkarak "Bitmedi! Anlıyor musun? Bitmedi. Bitmeyecek! Konuşacağız. Beni dinleyeceksin." Gözlerimi sıkıca kapatıp o ezberlediğim özlediğim kokusunu içime çektim. Kapalı gözlerimden akan yaşlar sağanak gibi iniyordu. Bileğimi bırakmadan diğer koluyla hızla beni kendisine çekip sarıldı. Saçlarımın üzerinden öptü. Geriye çekilip alnımdan da öptü.
"Seni ölümüne seviyorum güzellik. Asla bırakmam seni. Yeter artık lütfen. Konuşalım. İstediğin gibi bağır çağır istersen küfret ama dinle beni. Bak görüyor musun ne haldeyim? Sen de iyi değilsin. Biz ayrı yapamayız. Kalbin bende sen olmadan üşüyor. Anlıyor musun? Eksiğim. Bitiğim. Çaresizim. Sensizim. Yapma artık. Beni dinle lütfen. Seni almadan bu adadan çıkmam. Anladın mı? Şimdi istemesem de gidiyorum. Sanma ki yanından uzaklaşacağım. Konuşmak istediğinde sadece bana bakman yeter. Baktığın her yerde olacağım." Bir kez daha uzun bir şekilde alnımdan öptü. Elimi bırakırken zorlandı. Bir adım geriye çıktı. "Biz birbirimizi çok seviyoruz. Dünyadaki hiç kimse seni buradan alıp gitmeme engel olamaz." Sıcaklığı azalınca uzaklaştığını hissettim. Gözlerimi açıp gidişini izledim. Birden arkasını dönüp gülümsedi.
"Unutmadan. Sakın kaçmayı düşünme. Anında haberim olur. Ya da düşün. Birlikte gideriz. Daha iyi olur. Seni seviyorum güzellik." Elleri cebinde arkasını dönüp yürümeye başladı.
Kenar masadaki sandalyeye çöktüm. Dirseklerimi masaya başımı da ellerime yasladım. Saçlarımı çekiştiriyordum. Ares yanıma gelmiş başını bacaklarıma dayamıştı ama onunla bile ilgilenecek gibi değildim. Düşünceler içinde boğuluyordum. Şimdi çekip gitsem gerçekten de haberi olur muydu? Blöf mü yapıyordu? Söylediklerini aklımdan tek tek geçiriyordum. Vazgeçmeyecekti. Peki ben şimdi ne yapacaktım? Nihal'in dediğini dinlese miydim? Tamam dinledim işte bitti derdim.
Önüme bırakılan Türk kahvesiyle başımı kaldırdım. Nihal'e baktım. Teşekkür ettim. "İçecek havada değilim arkadaşım. Düşünceler denizinde boğuluyorum Nihal. Boğazımdan geçeceğini sanmıyorum. Yine de sağ ol." Nihal elimi tuttu. Beni dinle dedi. "Daha önce söyledim mi bilmiyorum ya da duydun mu? Benim babam yok. Ben ortaokula giderken öldü." Derin bir nefes alıp ellerine bakarak konuştu. "Babam derdi ki; 'Öfkeli sinirli olduğun zamanlarda sakın ani kararlar verme Nihal. Hadi diyelim tam da o anda bir karar verdin. Doğru bir şey yaptığını zannedersin. Aradan zaman geçtikten sonra vah vah demeye başlarsın. Pişmanlık başlar. Sonra o pişmanlık keşkelere döner. Keşkeler ise yüreğini yer bitirir seni ölüme götürür kızım. Ben yaptım sen yapma. Ben bittim sen bitme! Baktın öyle bir an geldi. Önce sakinleş sonra biraz düşün. O da olmuyorsa sert bir kahve al uyuduğun gafletten uyan kızım. O kahve sana iyi gelecek.' derdi. Sen şimdi bu kahveyi iç canım. Seni aydırsın. Sakinleştirsin. Öfkenle dost olup karar verme. İyi ol tamam mı?" dedi ve yanımdan ayrıldı. Bu kız dün geceden beri bana hayat dersleri veriyordu. İyi ki yanımdaydı. İyi ki.
![](https://img.wattpad.com/cover/321737170-288-k930367.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİNE Mİ HÜSRAN? (Tamamlandı)
RomantiekGökçe'nin hikayesidir bu. Lise sıralarında başlayıp 8 yıl süren bir aşk. Üniversiteye gitmeden verilen bir söz. Aileler arasında takılan bir nişan. Düğüne yakın terk ediliş... Gökçe ve Ceyhun liseden itibaren birliktedirler. Üniversiteyi bitirip...