~EPİLEPSİ~

55 14 0
                                    

Yorgun düşen Esila sedye ile ambulansa alınırken acil tıp teknisyeni kimliğini getirmelerini istedi. Ona yardımcı olan genç kütüphane sahibine dönerek onunla gitmek istediğini anlatınca kadın vestiyere ilerleyip Esila'nın çantasını aldı. Çantayı uzattıktan sonra dudaklarını okuması için belirgin hareketlerle cümle kurdu.
"Ailesine haber vermeyi ihmal etme."

Kafasını salladıktan sonra ambulansa bindi.
Araç hareket ederken Esila'nın telefonunu çıkardı. Tabi ki ekran kilidi vardı. Çantaya geri koyduğunda aklına bir fikir geldi. Hastaneye gittikten sonra parmak iziyle telefonu açabilirdi.

Genç kıza müdahale edilirken olan biteni izledi. Açılan damar yolundan verdikleri ilacın adına baktı. Kardeşine de bu ilacı uyguluyorlardı. Aklına gelenlerle duruma aşina olduğunu fark etti. Bu bir kader çarkıydı.

Hastaneye vardıklarında her şey hızlı bir şekilde gerçekleşti. Genç kızın nabzı normale dönmediği için acil müdahale odasına aldılar.
Yüzünde oksijen maskesi ve elinde serumla sedyede yatıyordu. Parmağına takılan oksimetre ile yaşamsal fonksiyonları makineye yansıyordu. Tansiyon değerlerini bu şekilde takip edeceklerdi. Normale dönmeye başladığında kontrole geleceklerini söyleyerek odanın ortasındaki bankoya ilerlediler.

Burası sekiz kişilikti. Yatakların arası perde ile örtülüydü. Doktor genci yanına çağırarak bilgi almak istedi. Kayıt açmaları için kimliği uzatıp kağıt kalem aldı. Bildiklerini yazarak ailesine haber vereceğini söyledi.
Esila'nın yanına geri döndükten sonra telefonunu alıp parmağına dokunurdu. Gözleri açılır gibi olunca panik olsa da yanlış bir şey yapmadığını düşündüğü için geri çekilmedi.

Ekran açıldığında yarım kalan mesajı gördü.

"Burak kendimi iyi hissetmiyorum. Beni..."
Dedikten sonra cümlesi yarım kalmıştı.
Mesajı devam ettirip ekleme yaptı.

"Esila şuan hastanede. Bir sağlık sorunu yaşadı ve sanırım size haber verecekti. Yanına gelebilirsiniz iyi olur."
Hastanenin adına da yazarak mesajı gönderdi.

Burak'tan

Maillerimi kontrol ederken yarın tez teslimi yapmam gerektiğini gördüm. Son dosya hâlâ hazır değildi. Bilgisayarın başına oturduğumda elim bir türlü klavyeye gitmiyordu.
Artık onu yazamazdım ama bir yandan da söz vermiştim. Arkama yaslanıp ekrana bakarken telefonuma bildirim geldi.
Mesaj Esila'ya aitti. Hastane kelimesini okumamla tam olarak anlamadan aramaya başladım. Açan olmayınca mesajı dikkatle okudum.

Ceketimi alıp hızla evden çıktım. Hastanenin konumuna bakmadan anayola doğru koşmaya başladım. Etrafta taksi yoktu. Sağa sola koşarken karşı yoldan dönüş yapan taksiyi görmemle ıslık çaldım. Yolcu alacakken hızlıca araca ilerleyip durdurdum.

- Lütfen, acil hastaneye gitmem gerek.

Adam birkaç saniye durakladıktan sonra geri çekilip "buyrun" dedi.
Teşekkür ederek arabaya bindim. Hastaneye doğru giderken kalp atışım hızlanmıştı.
Esila ile tanıştığımtan beri endişe duygusunu çok sık yaşar olmuştum. Bu beni biraz yormuş muydu?

Kafamı sallayarak düşüncelerimi dağıttım. Hayır yorulamazdım. Onun yanında olmayı ben seçmiştim ve her koşulda varlığımı sürdürecektim. Hastaneye geldiğimde apar topar taksiden indim. Koridor boyu takip edip acile yöneldim. Kapı kapalıydı ve önünde bekleyenler vardı. Kapıda bekleyen güvenliğe ne diyecektim. Nesi oluyordum?

- Arkadaşımı buraya getirmişler. Ailesi uzakta olduğu için refakat etmeye geldim.

Güvenlik yorgun tavrıyla bana baktı.

- Kim senin arkadaşın?

- Esila Mir. Ambulansla getirilmiş.

- Bekle sorayım.

İçeri girdikten bir süre sonra yanında benim yaşlarımda bir genç ile dışarı çıktı.

- Bu arkadaş refakat ediyordu. Bir kişi alabiliyoruz şimdi geçebilirsin.

Güvenliğe teşekkür edip girecekken durakladım. Üstümdeki gözlerin sahibine döndüğümde neden burada olduğunu anlayamamıştım. Esila'nın yanında ne işi vardı bilmiyordum.

- Haber verdiğin için teşekkür ederim.

Kulaklarını işaret edip duruyordu. Duymadığını anlayınca dudak okuması için daha belirgin söyledim. Kafasını sallayıp giderken daha fazla vakit kaybetmeden içeri girdim.

Gözlerim Esila'yı arıyordu. Odanın ortasında dikilirken yanıma gelen hemşireyle hareketlendim.

- Esila Mir'in yakını siz misiniz?

- Evet benim.

- Birazdan normal odaya alacağız. Sonuçlar geldikten sonra doktorun söylemine göre taburcu olur.

- Tamam sağolun. Yanına gidebilir miyim?

- Elbette, birazdan kendine gelir. Sağdan ikinci yatakta.

Söylediği yere ilerleyip perdeyi çektim. Solgun teni ile öylece yatıyordu. Yüreğime batan acıyla kıvrandım. Ne yapacağımı bilemeden yatağın ucunda duruyordum.
Arkamdan gelen kafamı çevirdim.

- Meraklanmayın. Geçirdiği ataklar onu yordu. Şuan dinleniyor. Sonuçlar gelene kadar müşahede altında bekleticez.

...

Normal odaya geçtiğimizde yanındaki sandalyeye oturdum. Onu bu yatağa alırken kıpırdanmaya başlamıştı. İlacın etkisi geçiyordu. Elini tutup usulca öptüm. Gözümden akan yaş eline geçerken ismimi fısıldadı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
Gözlerini aralamıştı.

- Çiçeğim.

Bu halde bile tebessüm ediyordu.

- Buradasın.

- Evet, seni duydum ve geldim.

- Ama nasıl?

- İnan önemi yok. Bunları sonra konuşuruz.

Odaya gelen hasta bakıcı ile yerimden kalktım.

- Hastayı eeg çekimi için alacağız.

Eeg odasına geldiğimizde beni içeri almamışlardı. Girip çıkan kişilerden kafasına bağlanan kabloları görebilmiştim.
Yarım saatin sonunda odadan çıktı. Elini sürekli saçlarına götürüyordu. Görevli sandalyesini tutacakken araya girdim.
İzin verirseniz ben odaya götürebilirim.
Kabul edince tutup sürmeye başladım.

- Neden kafanı öne eğiyorsun.

- Utanıyorum.

Söylediği sözle durup yanına eğildim.

- Benden mi?

- Şu halime bak.

Bunu söylerken saçını düzeltmeye çalışıyordu. Çekim esnasında kabloları tutturmak için sürdükleri krem saç diplerine yapışmıştı. Dağılan saçlarını bileğimdeki tokayla güzelce topladım.

- Bak bu senindi. Şimdi ait olduğu yerde.

Gülümseyince sürmeye devam ettim. Benim endişem de yorgunluğumda buraya kadardı. Onun bir gülüşünde huzurum saklıydı.

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin