Burak’tan
Esila arkadaşıyla şehir dışına çıkınca ben de tezimi düzenlemek için bilgisayarın başına oturdum. O buralardayken hakkında bir şeyler yazmak hala bana kendimi suçlu hissettiriyordu.
Telefonum çalınca ekranı kapattım. Arayan annemdi.- Alo
- Bana yalan söyleyerek neyi elde etmeye çalışıyorsun?
Kurduğu cümleyle afallamıştım.
- Anne ne diyorsun sen?
- Demek hala devam ediyorsun.
- Neye devam ediyorum.
Tam olarak anlayamasam da aklıma gelen duruma ihtimal vermek istemiyordum.
- Aylardır çalıştığın pardon söz de çalıştığın staj yeri var ya orayı aradım. Bana burada Burak Karaca diye biri çalışmıyor dediler.
Şimdi tam olarak anlamıştım. Ne olmuştu da aramıştı sadece ona anlam veremiyordum.
- Anne beni bir bağırmadan dinler misin?
- Ben seni yeterince dinledim. Şimdi duyduklarıma değil gördüklerime inanacağım.
…
Annemle yaptığımız konuşmanın ardından Esila’yı görmeyi beklemiyordum.
Neden burada olduğunu sorgulamadan dizlerinde uyuyakalmıştım. Sanırım o an sormaktan daha çok varlığına sarılmak istemiştim.Bir süredir açık olan gözlerim yüzünün her santiminde gezinmişti. Ne hissettiğimi bile adlandıramazken ne ara bu duygulara kapıldığımı düşünüyordum.
Bir yandan da durumun yanlışlığı adeta kulaklarımda bir ses gibi çınlıyordu.
Dış etkenler iç sesimi bastırırken doğruldum. Çalan zil ile Esila gözlerini aralarken oturduğum yerden kalkıp kapıyı açmaya gittim.Açar açmaz gördüğüm kişiyle buz kesmiştim. Geleceğini, daha doğrusu bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim. Annem hal ve hareketleriyle bilhassa bakışlarıyla üstünlük kurardı.
Karşımda dururken beni daha iyi manipüle edeceğini düşünerek geldiğini biliyordum.
Onu tanıyordum. O ise beni eskisi kadar iyi tanımıyordu.- Belli ki sen davet etmeyeceksin. Çekil de geçeyim.
Kenara geçip yol verdim. Aramızdaki soğukluğa bir de bu durumun eklenmesi beni şimdiden etkilemişti.
Esila’dan
Merve’nin gelmiş olacağını düşünüp hole doğru ilerleyecekken salona gelen kadınla durdum. Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
- Sen de kimsin?
Ses tonu sert duruşu ile eş değerdi.
- Merhaba efendim. Ben Burak ve Merve’nin arkadaşıyım.
Daha önce Merve bana aile resimlerini göstermişti. Kısaca tanıttığı için idmanlıydım.
Cevabımın ardından beni süzmeye başlayınca bu faslı geçebilmek adına yanına gidip elimi uzattım.- Adım Esila.
Önce uzattığım elime sonra bana baktı.
- Asuman, anneleriyim.
Elimi sıkmaya tenezzül etmeden ismini söyleyip arkasını döndü.
Burak içeri girdiğinde yanına yaklaşıp;“Gönder şu kızı konuşacaklarımız var” dedi.
Kurduğu cümle ile hızlıca salondan çıktım. Yer de duran çantamı alacakken bir anlığına duraksadım. Kafamı sallayarak doğrulduğumda kapıyı açtım.
Gelmesini bekliyor olamazdım.
Evden çıktığımda annemi görmeyi beklemiyordum. Bahçeden geçecek iken beni görmüş ve durmuştu.
Elimdeki çantaya sonra tekrar bana baktı. Seri adımlarla yanıma geldi.- Anne
Suratıma inen tokatla neye uğradığımı şaşırmıştım. Elimle yanağımı tutarken gözlerim açılmıştı. Araya giren bedenle an kesildi.
Burak’tan
Gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştüm. Hayatının en can alıcı noktası canını yakarken o mahzun hali yaşadığı yıkımı anlatıyordu. Koşmaya başlamasıyla ne yapacağımı bilemezken annesi koluma dokundu.
- Peşinden git.
Kısık sesi bana çağrı gibi ulaşırken ben de koşmaya başladım.
Neden daha erken hareket etmemiştim? Kendime kızıyordum.“ Hemen gitmeliydim, bırakmamalıydım.”
Bağırıyordum. Cevap almak için defalarca bağırdım.
- Esilaa!
Hadi buradayım de…
Epey koşmuştum ve hava kararmaya başlamıştı. Kendi kendime söylenerek aramaya devam ediyordum. Ellerimi dizlerime koyup soluk alıp vermeye başladım. Kuru öksürük yol boyu benimleydi. Montsuz koşarken rüzgâr daha da içime işlemişti.
Her şey bir an da gerçekleşince ayakkabımı bile zor giymiştim. Şimdi ise bakışlarım her yere eğildiğinde keşke giyerek daha da vakit kaybetmeseydim diyordum.
Belki eve dönmüştür diye geldiğim yolu dönerken yanımın boş olması canımı sıkıyordu.
Telefonum çalınca ekrana baktım. Annesinin aradığını görünce sıkıntıyla iç çekip aramayı cevapladım.- Efendim.
- Burak kızımı buldun mu?
- Hayır, ben de size soracaktım.
Bir anlığına duraksadıktan sonra söze girdi.
- Burada kaydırağı yüksek olan bir park var mı?
Düşündükten sonra aklıma gelenle cevap verdim.
- Sanırım bir yer var ben size haber veririm.
...
Adımlarım ardı ardına gelirken düşündüğüm adrese varmıştım.
Gözlerim etrafı tarıyordu. Kulağıma gelen ince sesle durdum. Sesin geldiği yere baktığımda onu gördüm.
Eliyle yanağını okşayarak bir şeyler mırıldanıyordu.
Henüz beni görmemişti. Ne söylediğini anlamak için bekledim."Küçücükken başucumda bana ninni söylerdin
Sabahları uyanınca beni okşar severdin
Bir masalla avuturdu o güzel tatlı sesin
Benim annem güzel annem ninniler söyle yine"Bir yandan gözyaşı akıtıp bir yandan da kendine ninni söylüyordu.
İç çekip gözlerini kapatınca yanına gittim.- Bulut..
Beni görünce tekrar ağlamaya başladı. Bu sefer hıçkırarak ağlıyordu. Hemen yanına oturup onu kendime çektim. Saçlarının arasında gezen ellerim onu sakinleştiremezken mırıldanma sırasını ele aldım. Onun yöntemiyle cevap verecektim.
Esila'dan
Annemin beni uyuttuğu ninniyi söylüyordu. Demek ki yanımda belirmeden önce de varlığı buradaydı diyerek ona sığındım.
Rüzgar estikçe gözyaşım kuruyor, sesini duydukça sakinleşiyordum.
Aynı gün,
İki çok sevdiğim insan.
Beklemediğim hamleler.
Düşündükçe kalbim göğsümü yarıyordu.
Yumdum gözlerimi bir kez daha ve bıraktım kendimi şefkatli kollarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZLERİ
TeenfikceKronik rahatsızlıkları ile mücadele eden çekingen bir kız... Korktuğu yenilikler ve korkusuyla ortaya çıkan yenilgiler. Karşısına çıkan kişilere güveni onu yanıltsa da denemeye devam edecek. Peki nereye kadar? Bittim dediği yer de başlayan bir hik...