Başlangıcı bileklikle yapmıştık. Meğer benim, unuttum diye mızmılandığım gün evde üç kişiymişiz. Duyunca pek te şaşırmamıştım. Hem uzaktan izlemesi olasıydı, hem de habersiz gelişleri...
Affetsem de güvenmekte zorlanıyordum. Bunun yanı sıra benim için yaptığı şeyler çok anlamlıydı. Babamın bana öğrettiği bütün modelleri, anneme danışarak öğrenip araştırmış ve bana aktarmak için kendini hazırlamıştı.
Ben de tüm bunlara karşılık attığım ilk düğümde karar vermiştim. Tez için direnmek yerine izin verecektim. Yaşadıklarımdan gocunmuyor, gurur duyuyordum. Sadece habersiz bırakılmak ben de hayal kırıklığına yol açmıştı. Yoksa düşününce acılar insanı daha spesifik kılıyordu. Hayatı şüphesiz anlamlandıran yegâne sebeplerden biriydi. Bundan daha güzel bir cömertlik olamazdı. Ben de artık acımı paylaşmaya hazırdım.
- Burak sana bir şey söylemem gerek.
Merakla bakan gözlerine karşılık devam ettim.
- Tezini tamamlamanı istiyorum.
- Ne?
- Sadece bitir ve teslim et.
Elindekileri bırakıp arkasına yaslandı. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Düşüncelerini tahmin edebildiğim için sözlerimle ona yardımcı olmak istedim.
- Biliyorum bizim için büyük bir diyetti. Neye kızdığımı biliyorsun. Artık kızgın olmamı gerektirecek bir durumla karşılaşma ihtimalim yok. Her detaya hâkimim.
Benden bunları duymayı beklemediği çok belli oluyordu.
- Bunu yapmak istemiyorum. Sana yeterince mahcup oldum.
- Lütfen itiraz etme. Bir an önce mezun olmayı bana borçlusun.
Gülümsememe eşlik ederken ayağa kalkıp yanıma geldi.
- Alacağım diplomayı sana armağan edeceğimden şüphen olmasın.
Oturduğum yerden kalkıp gözlerindeki yansımama baktım bir süre ve bana hissettirdiği şefkate karşılık kurdum cümlelerimi.
- İnan bana tek temennim ulaşabildiğin kadar çok insana ulaşman. Bu tek başına oldukça kıymetli.
Konuşmamız bitince vedalaşıp bahçeden çıktı. Sanırım planlamalarını yapacaktı. Bu durumda ben de kendimi hazırlamalıydım.
Öncesinde ertelediğim bir şeyi yapmak istedim. Şansımı tekrar denemek ve kendimi kanıtlamak istiyordum. İlk adım olarak online iş bulma sitesine kayıt oldum. Bilgilerimi de girdikten sonra kendime uygun olan işleri ekledim. En çok içime sinen, kütüphane için aradıkları eleman ilanıydı. Başvurumu tamamladıktan sonra yapacak pek bir şey kalmamıştı. Tabi sabretmek dışında.
Heyecandan bir sağa bir sola gidiyordum. Düşüncelerimi biraz dağıtmam gerekiyordu. Bu heyecan gerginliğe dönüşmeden paylaşmam iyi olacaktı.
Bana iyi gelen anıları düşünürken aklıma ilk gelen karelerde Merve'yi görebiliyordum. Acaba o ne yapıyordu?
Sınav telaşı, hayat yorgunluğu derken müsait olmak mümkün olmamıştı. Özellikle bu aralar onu çok ihmal etmiştim.Bu duygu bana epey tanıdıktı. Geçmişten…
Ama en azından artık geride bırakmayı öğrenmiştim. Kötü tecrübeler insanın iyiyi ayırt etmesine yardımcı oluyordu. Ben de bu şekilde farkına varanlardandım.Havalar soğumuştu ve bu durumda buluşmak için en iyi mekân evdi. Ben de vakit kaybetmeden davet mesajımı gönderdim. Her zaman ki gibi beni kırmayıp davetimi kabul etti. Birbirimize yakın oturmamız gerçekten büyük bir şanstı.
Merve geldikten sonra yine saatlerce sohbet ettik. Bir konu bitmeden bir diğeri açılıyordu. Telaş mıydı yoksa doyumsuzluk mu bilemiyorum. Sanırım dostluk böyle bir şeydi. Ağız dolusu cümlelerin heyecanı, vaktin tezi ve sarf edilemeyen enerji…
Benim için böyleydi.1 HAFTA SONRA
Aldığım güzel haberle güne başlamıştım. Deneme süresi şartıyla kabul edilmiş olmak bile yeterliydi. Öte yandan yeni yıla girerken iş bulmak beni oldukça mutlu etmişti. Hayatımızda edindiğimiz yeni deneyimler şüphesiz bizi daha da ileriye taşıyordu.
Görüşmemiz oldukça iyi geçmişti ve bu sayede stresin yerini heyecan almıştı.
Üniforma niteliği taşıyan kumaş pantolon ve uzun kollu lacose ile hazırdım.Yolda ilerlerken üstümde bir çift göz olduğunu hissediyordum. Yine de dönüp bakmak ve endişeli bir hâle bürünmek istemedim.
Bana gönderdikleri adrese gelmemle endişem de benden uzaklaşmıştı.Orta büyüklükte, nostalji görünüme sahip hoş bir mekandı. Dışarıdan bakıldığında eski gibi görünmesi samimiyeti tazeliyordu. Kitap kokusunu burada derinden hissedebilirdim. Yakın mesafede olmasına rağmen burayı nasıl daha önce görmemiştim. Gözden kaçan bir hazine gibiydi. Çoktan gülümsemem yüzüme geri gelmişti.
Kapıyı açtığım sırada ses çıkaran metal aksesuar sayesinde beni fark etmişlerdi.
- Günaydın.
Erken saate inat sesim pek bir canlı çıkıyordu. Tabi bunda henüz işe koyulmamanın verdiği enerji de vardı. İçerdekilerle selamlaştıktan sonra bana işi öğretecek olan, yetkili kişinin yanına yöneldim.
Her şey tarif ettikleri şekilde ilerlediği için aşamalar bana tanıdık geliyordu.
Elime verdiği liste ile birlikte adımlarını takip ettim.
...
Adapte olmaya başlamıştım.
İlk yarım saat etrafı incelememe izin vermişlerdi. Bu sayede işleyişe biraz daha hakim olabilirdim. Çalışanlara, kitaplıklara ve masalara göz attım. Elimdeki listeyi okuyup işe koyuldum.Karışan kitapları, kategori ve alfabetik sıraya göre yerleştiriyordum. Ters olanları düzeltirken tuttuğum kitaba uzanan elle arkamı döndüm. Tahminimce benim yaşlarımda olan bu kişi bana gülümseyerek bakıyordu. Kitabı ona uzatıp
- Buyurun, dedim.
İşaret ve başparmağını birleştirip boğazının bitimine dokundu. Bana teşekkür ettiğini anlamıştım. Daha sonra kitabı aldı. Bildiğim kadarıyla aynı hareket rica ederim anlamını da taşımaktaydı. Benzer şekilde karşılık verdim.
“İşaret dilini biliyor musun” diye sordu. Bu sefer ben ona teşekkür etmiştim.
“ Sayende ellerimle konuşabilmek bana da kısmet oldu.”
Gülümseyerek cümlesini sergiledi.
“ Ne zaman istersen seni sessizliğin sesine ortak ederim.”
Kurduğu anlamlı cümleye karşı hafifçe öne eğildim.
“ Bu bir lütuf”
Elinde kitabıyla danışmaya yöneldi. Sekreter onu görünce ayağa kalkıp selamlaştı ve acemice nasıl olduğunu sordu. Sanırım onu tanıyordu. Belki de burada yeni olan bendim. Gelen herkes birbirine aşina gibiydi.
Hava kararmaya başlarken eşyalarımı toplamaya başlamıştım. İyi akşamlar dedikten sonra çıkmaya hazırdım. Dışarıya attığım adımla soğuk beni karşılamıştı. İleri de gördüğüm silüet içimi ürpertiyordu. Sabahki endişem de haklı olmayı hiç istemiyordum. Bir an önce eve gitmek için yürümeye başladım. Gördüğüm silüette bana doğru her adımımda yaklaşıyordu. Nefesim boğazımı tırmalarken bir güven ifadesi takındım.
Sakin olmam gerekiyordu. Duygularımı alenen yansıtmanın beni zayıf ve savunmasız kıldığını biliyordum. Bakışlarımı yere indirmeden ilerlemeye devam ettim. Işığın tam altına geldiğinde durdum.
Karşımda duran kişiyi tanıyor olmak rahatlamama sebep olsa da içimde hissettiğim duygular beni şimdiden yormuştu. Şaşkınlığımı gizleyemezken onu incelemeye başladım. Yüzünün her ayrıntısına takılıyordu gözlerim.
İkimizin de yüzünde aynı beklenti vardı. Belli ki birbirimize soracak sorularımız evvelden hazırdı.
…
Melis ağzını açtı ve kapattı. Bir tür yazıp silmek gibi bir şeydi.
Esila arkadaşını, bunu gerginken yaptığını bilecek kadar iyi tanıyordu.
Konuşsa ağlayacak hale gelecekti ve Melis te bunu ve onunla ilgili olan hiçbir detayı unutmamıştı.Çocukluklarını paylaşan bu iki genç kız beraber attıkları onca kahkahanın ardından oldukça sessizdi. Beraber döktükleri tüm gözyaşlarına rağmen epey sakinlerdi.
Rüzgâr ikisinin de dolan gözlerine yardımcı olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZLERİ
Genç KurguKronik rahatsızlıkları ile mücadele eden çekingen bir kız... Korktuğu yenilikler ve korkusuyla ortaya çıkan yenilgiler. Karşısına çıkan kişilere güveni onu yanıltsa da denemeye devam edecek. Peki nereye kadar? Bittim dediği yer de başlayan bir hik...