9.BÖLÜM|SEN YOKSUN

176 23 24
                                    

Arayı fazla açmadan ben geldimm.Bölüme başlamadan önce bir açıklamada bulunmak istiyorum.Öncelikle bu bölümü Çağrı'nın ağzından okuyacaksınız.7 ve 8.Bölüm'ü birleştirerek Çağrı'nın ağzından yazmak istedim.Yeni bölümümüzü de arayı fazla açmadan atacağım.Bölüme başlamadan önce yorum yapmayı unutmayınn.Bölümümüz part 1 ve part iki diye ikiye ayrılıyor.Yani part1 7.bölüm, part2 ise 8.bölüm olmuş oluyor.

Keyifli okumalar!

Part 1-Sen yoksun

"Sen yoksun ya evim uçurum kenarları"

Çağrı Koçak

Onu görene dek, ne birinin yara izim olmasını istemiştim ne de birinin yara izi olmak istemiştim. Onu gördükten sonra ilerleyecek olan zamanın beni bir yaraya dönüştüreceğini bilmiyordum; o zamanın içimde onu bir yara gibi taşımama neden olacağını bilmiyordum.Ruhum, o ifadesiz gözleri taşıyordu taşımasına ama o gözlerin içinde etrafını saran alevlerin yansıması vardı. Yangının tam ortasındaydı. Yanıyordu.

Savaşan senken,bir kadının seninle savaşmadan seni yenebiliyor olması çok zordu.Onu tanıdığımda beni yenebileceğini biliyordum.

Geldiğini gördüğümde hızla kafamı demirliklerden kaldırdım.Bugün buraya emin olmak için gelmiştim.Beni öpmüştü ve bundan pişman olmadığına emin olmak için gelmiştim.

"Çağrı bir sorun mu var?"diye sordu endişeyle.Benim için endişelenmesi bile benim için çok özeldi.

Yaslandığım demirliklerden doğrularak,

"Zeyno sana sadece tek bir şey soracağım."dediğimde merakını gözlerinden okuyabiliyordum."Bugün beni öptüğüne pişman mısın?Yalvarırım lafı dolandırmadan cevap ver olur mu?Evet ya da hayır."dedim cümlemi tamamlayarak.Cevabından korkmama rağmen sorduğum soruyla duraksadı.

Bir süre sonra kafasını olumlu anlamda sallayıp,"Pişmanım."diye mırıldandığında ellerim titremeye başlamıştı.İğrenmiş miydi benden?

Zeyno ellerimin titrediğini fark ettiği an tam bana doğru adım atacakken ellerimle durdurdum.

Sertçe yutkunup,"Neden peki,iğrendin mi benden?"diye sordum.Gözümden bir damla yaş düştüğünü fark ettiğimde içimden küfürler savurdum.Onun yanındayken hiç bir hareketime hakim olamıyordum.

Kimsenin yanında ağlamamış ben Zeyno'nun yanında onun için ağlıyordum.

Ona muhtaçtım.

Gözyaşlarımı silmesine,sarılmasına,öpmesine,bakmasına...

Ben onun varlığına muhtaçtım.

Hızlıca kafasını iki yana sallayarak,"Hayır tabii ki de iğrenmedim."diyerek dediğim şeyi reddetti.Gözlerimden tekrardan bir yaş düştüğünde,"Neden pişmansın o zaman?"diye sordum çaresizce.Sadece bir cevabına muhtaçtım.

Hiç beklemediğim anda,"Başka biri var çünkü."dediğinde hızlıca oturduğum demirliklerden kalkarak,"O sana gül veren piç mi?"diye sordum.

Eğer oysa bu sefer onu ciddi anlamda öldürecektim.Buna hakkım yoktu ama o piçin benim çiçeğimi benden almasına da hakkı yoktu.

"Hayır."dediğinde biraz daha olsun rahatlamıştım ama hala onun birisini seviyor olma düşüncesi kahrediyordu.Tam ellerinden tutacaktım ki ellerini hızla geri çektiğinde ona uzattığım ellerim tekrardan titredi ama o bunu fark etmedi.

"O zaman kim olduğunu söyle bana.Bari seni benden alan kişiyi bileyim."Sesimi yükselttiğimi fark ettiğimde pişmanlıkla kafamı öne eğdim.Ona asla bağıramazdım buna hakkım yoktu.

KARANLIKLA DANS EDEN IŞIK||ZEYÇAĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin