5- Beklenmeyen Ziyaretler

996 62 2
                                    

Yerimde rahatsızca hareket ettim. Gözlerimi aralamak istiyordum ama üzerlerine taş koymuşlar gibi açılmakta direniyorlardı. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ama uyuşuk gibiydim. Korkuyla hızlanan nefes seslerimi duyabiliyordum. Yaşadıklarım gerçek miydi yoksa rüya mıydı diye düşünürken aklıma son birkaç günün anısı düştü.

Zehirli iğnenin ikinci kez enjekte edildikten sonraki dakikalarda bilincim sürekli gidip gelmişti. Son günler hiç net değildi. Bulanık görüntüler, hissettiğim acı, beyaz önlüklü birisi ve bolca asker. Kesinlikle detayları hatırlayamıyordum. Aklımı toparlamaya çalıştığım birkaç dakikanın ardından kapı açılma sesini adım sesleri takip etti.

"Ceren beni duyabiliyor musun?"

Kuzey'in sesini duymamla cevap vermek istedim fakat kımıldayabildiğime bile emin değildim. Kısa bir sessizlik ve derin bir nefes alma sesi beraberinde geldi.

"Uyandıktan sonra kendine gelmesi uzun sürebilir. Doktoru olarak sorgu sürecinin geciktirilmesi için uğraşacağım. Yaşadıklarını kavraması bile günlerini alacaktır."

Konuşan kişiyi tanımıyordum ama söylediklerine göre doktorumdu. Sessizlik yine tüm odayı kapladı. Beni sorgulayacaklarını elbette tahmin etmiştim fakat benden öğrenebilecekleri ilginç bir şeyler olduğunu hiç sanmıyordum. Ayrıca bir suçlu mu yoksa rehine olarak mı sorgulayacaklarından emin değildim.

"Ailesine ulaşabildiniz mi?"

Aklıma babamın gelmesiyle gözlerim doldu. Ne kadar korkmuştur kim bilir. Herkes Yiğit'le tatile çıktığımı zannediyordu. Oysa neler yaşamıştım. Duygularımın yoğunlaşmasıyla yüzümü ıslatan sıcak damlaları hissettim.

"Denizaltındayken Soner Binbaşı ile iletişime geçmiştik. Durumunu haber vermek için sürekli iletişimdeyiz. Buraya gelmesi için araç da gönderdik."

Babam geliyordu. Beni bu halde görmesini istemiyordum. Bu kadar zayıf birisi değildim ben. Güçlü olmam için ne emekler harcamıştı benim babam. Başıma her gelenden kendini sorumlu tutardı. İyi olmam için vatanımıza verdiği emeklerin her birindeki gibi canını ortaya koyardı. Gözyaşlarım aralıksız akmaya devam ederken dikkatimi konuşmalarına verdim.

"Neler döndüğüne dair bir fikrin var mı Kuzey? İstihbarattan haber geldi mi?"

"Hayır. Aylardır kaçakçıları kovalıyoruz ama bu durum düşündüğümüzden çok farklı. Aptal oyunlarını çözdüğümüzden beri öğrenebildiklerimizden başka hiçbir ipucu vermediler. Her şey Arap saçına döndü."

"Yüzbaşı bir şeyler biliyor olabilir. Durumu düzelir düzelmez onunla konuşacağız. Sonrasında elimizde olanlarla bir durum değerlendirmesi yaparız."

"Adamların Rus olduklarından bile emin değiliz. Zehirli iğneler hakkındaysa herhangi bir dosya yok. Burnuma çok pis kokular geliyor Ozan."

Bahsettikleri denizaltının zehirlendiğimi fark ettiğimiz yer olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yanımda bu kadar rahat konuşabiliyor olmalarının sebebi ölü gibi yatıyor olduğum gerçeğiydi elbette. Diğer konu ise benim için de soru işaretleriyle doluydu. Fakat düşünmek istemiyordum. Nasıl olsa düşünmek zorunda bırakılacağım zaman çok yakındı.

"Eminim- Uyanmış."

Konuşması yarıda kalan doktorla Kuzey'in hareketlendiğini duydum. Çok geçmeden sıcacık parmaklar gözyaşlarımı temizledi.

"Ben dışarıdayım." dedi doktorum.

Kuzey'den bir cevap gelmeden odanın kapısı açılıp kapandı. Parmakları artık akmayan gözyaşlarımın bıraktığı izleri temizledi.

SAT Komandosu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin