12. Bölüm: Hepler Ve Hiçler, Aslında Kimsesizler.

1.8K 178 95
                                    

12. Bölüm: Hepler Ve Hiçler, Aslında Kimsesizler.

Can Ozan&Damla Eker, Öyle Kolay Aşık Olmam.

Bölümde bahsi geçen yaş farkının fazla olduğunun farkındayım, sadece biraz sabır, anlayacaksınız.

🪁

Derler ki; Kurtulmak için kaybolmuş, iyileşmek için mahvolmuş, kovalanmak için kaçmış olmak gerekmez.

Bir insanın bunları yaşamayı dört gözle beklemezdi. Ya da... Eğer arkasında onu kurtaracağına emin olduğu biri varsa, aslında bunların hiçbiri umurunda olmazdı. Çünkü inanırdın, güvenirdin, kuşku duymazdın. Senin için sağ omuzunda var olan melek gibi olurdu. Ama onun bir farkı vardı; o, senin yaptığın iyiliği de kötülüğü de aklının bir köşesine kazırdı. Gerçi, yaptığın kötülüğün onun için önemi yoktu. Çünkü o seni her halinle kabul etmiş bir insan olurdu.

Tabii bu dediğim, sana âşık olan ve seni ölesiye, deli gibi seven bir insanla mümkün olurdu. Çünkü insanlar bir sevdiğine iyiydi. O kişi sizin hayatınızda yoksa hiçbir şey umurunuzda olmazdı ama var olmuşsa size en başta dünyanın en kötü hissi gibi gelen aşk, bir süre sonra sizi tüm bu duygulara divane ederdi. Bu his en başta fazla korkutucu ya da fazla mantıksız gelebilir ama bir süre sonra o duygulara sahip olmama düşüncesi, asıl korkutucu şey olurdu. En başta âşık olmaktan korkarken bir süre sonra âşık olmasam ne olurdu korkusuna kapılırdınız.

Korkularınız size evinizi inşa ederdi.

Gömmeye çalıştığım korkularım bir bir gün yüzüne çıkarken tanımadığım eller belime sarıldı, ağzımı kapattı. Beni geriye doğru çekmeye çalıştığında ellerimle itmek istedim ama güçlü bir tutuşu vardı. Kapı kulpunu tutan ellerim direnişime rağmen kulptan koptu ve geriye doğru sendeledim.

Geniş kaldırım üstünde geriye gittiğimde burnumdan sert soluklar alıp veriyordum. Birkaç metre ilerimde Kenan'ın olduğunun farkındaydım ama dikkatli bakmamıştım ona. Bakışlarım vücudundan gezindiğinde bakakaldım.

Elindeki silahla arkama doğru bakıyordu.

Belimdeki elin çekildiğini fark ettim, tam hareket edeceğim sırada bu sefer sağ şakağımda soğuk bir metal hissettim.

Namlunun ucu şakağıma baskı yaptı.

Kenan'nın sesi daha önce hiç duymadığım bir sertlikte çıkarak "Rahat bırak onu." dedi.

Gözlerine bakarken bana bakmasını bekliyordum. Uzunca süre bakmadı, bekledi. Adam "Sikerler öyle işi Üsteğmen! Yıllardır peşindeyken sana mı vereceğim?" Teğmen mi? Yıllar mı?

Kenan'nın elindeki silah doğrudan ona nişanlıydı. İki tarafa kıpırdanmaya çalıştığımda "Rahat dur!" diye kulağıma bağırdı. Dediğinin tam tersini yaparak hareketlerime devam ettiğimde yeniden durmamı sağlayan şey silahın tetiğinin çekilme sesiydi.

Arkadan gelen polis arabası seslerini duyabiliyordum, yaklaşıyordu. Kenan'ın "Hareket etme!" diye bağırdığını duydum. Ne olduğunu anlayamıyordum, hâlâ bu durumda oluşuma uyum sağlayamamıştım ki pekte uyum sağlanacak bir durum değildi bu.

Bir süre durdum. Caddede kimse kalmamıştı, insanlar kaçmıştı. Sakinleşmiş gibi davranırken hafifçe sağ bacağımı oynattım. Arkamdaki kişinin bakışlarının ayağıma doğru çekildiğini hissetmemle ağzımdaki eline dişlerimi geçirdim, baktığı ayağımla ayağına çelme takarak onu kendimden ileri ittim.

Gücümü sonuna kadar kullanmam ve dikkatinin dağınık olmasıyla vücudumdaki namlu ve el çekildi. Kendimi kurtarmayı başardığım o kısa anda "Arabaya koş!" diye bağırırken onun da polislerle beraber buraya koştuğuna kısa bir an şahit oldum.

RÜZGÂR TERSİNE DÖNERSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin