Belki de nedeni var.
Bu ne demekti şimdi?
Neden böyle bişey söylemişti ki?
Ben çok kafa yoran bir insandım sevmediğim yada anlamadığım yada anlam veremediğim bir şey olsa bunun üstüne çok düşürdüm. 'Belki de nedeni var'demişti Doruk ama cümlenin altında yatan anlamı çıkaramıyordum.Düşünmeyi bir kenara bıraktım.
Burası merkeze kıyasla soğuktu ve ben çok yazlık bişey giymiştim.Doruk girince direk mutfağa yöneldi. 1 metrelik bir tezgah ve tekli bir aygaz vardı. Doruk atıştırmalıkları hazırlıyordu bende oturuyordum.
" Yardım etmemi ister misin? "
" Gerek yok sen otur. " dedi ve bana bakıp sırıttı.
Bende karşılık vermek için sırıttım.
Doruk karşımdaki koltuğa oturdu ve ortamızdaki küçük masaya aburcuburların olduğu tepsiyi koydu. Bana dönüp,
"Pişti oynamak ister misin? "
" Yenilmek istiyorsan oynarım. "
"Hıh ben mi yenileceğim. Kaybeden ne yapacak? "
"Bir düşüneyim. Kaybeden kazananın bir gün boyunca isteklerini yapsın. Ben kazanacağım için sorun yok. "
"Çok emin olma prenses. Bakarsın kölem olmuşsun"
Bir andan abur cubur yiyip bir yandan konuşuyordum.
Doruk kartları kardı ve dağıttı. İlk el ben kazandım.
İkinci el için kartları ben kardım ve dağıttım. Bu el yolunda gitmeyen şeyler vardı.
" ikinci el benim. "
Doruk ikinci elinde kazanmıştı herşeyi son el belirleyecekti.
Kartları kardı ve dağıttı. Kendim çok güzel oynadığımı düşünsem de.
"Kazandım." sesini duyunca kötü oynadığımı anladım.
"Ee hani iddialıydın ben kazanacağım diyordun. Ne oldu? Sanırım bir gün boyunca kölemsin. " sırıtmaya devam ediyordu.
Telefonumu elime aldım ve saate baktım. Saat gece bir buçuktu. Zaman çok hızlı geçmişti hiç bişey anlanamamıştım.
" saat baya geçmiş Ece, gidelim mi? "
" Tamam etrafı toplayıp gideriz. "
" tamam. "
Çöpleri bir poşete doldurdum. Kirlettiğimiz iki tabağıda yıkadım.
" Ben arabaya gidiyorum, ışıkları kapatırsın. "
Tamam dedim ve yere döktüğümüz cipsleri toplamaya koyuldum. Tam ışıkları kapatacaktım ki Doruk geldi,
" Sanırım gidemiyoruz. "
" Ne oldu, neden gidemiyoruz? "
" Araba çalışmıyor."
" Nasıl ya. Gelirken çok güzel çalışıyordu. "
" Bende anlamadım. Sanırım bu gece burda kalıcaz. Sabah bir çaresine bakarız. "
" Ee telefonla arayalım. "
" Burda telefon çeker mi sence? Ben az önce denedim aramayı ama sonuç, maalesef. "
" yani bu gece burdayız . "
" Evet. Hadi geç içeri. "
" bişey sorucam, "
Doruk'la birlikte kapıdan içeri girmiştik . Kapıyı kapatıp önünde durduk ve doruk soruyu sormamı bekledi.
"Hani burası orman ya, burda ayı, Kurt gibi şeyler varmıdır? Yoktur dimi? "
" Bence vardır. Hatta dinle, "
Tam o sırada yakın bir yerde köpek havlama sesi geldi ve korkunca bir anda kendimi Doruğa sarılırken buldum.
'𝘉𝘦𝘯 𝘋𝘰𝘳𝘶ğ𝘢 𝘴𝘢𝘳ı𝘭𝘮ış 𝘵ı𝘮. 'Neden bilmem ama ondan ayrılmamamı sağlayan bişey vardı.
En sonunda kollarımı Doruk'un üstünden çektim.
Beni ondan ayrılmamaya iten şey vanilya kokusuydu. Bu konuya bayılırdım.
"Pardon ya istemeden sarıldım . Özür dilerim. Bir anda korkup. "
"Ay ne nazik şeysin sen öyle," dedi dalga geçerek "sorun yok bundan sebep özür mü dilenir. Neyse geç otur."
Hadi tamam bu gece burda kalıyorduk, yarın sabah burdan nasıl gidecektik. Ayrıca tek yatak vardı, nasıl uyuyacaktık? Ah fazla düşünme huyum dan nefret ediyorum.
" Ece bak ne anlatıcam. Ama korkabilirsin korkucaksan anlat miyim. "
"Sen... Sen bana korkmakmı dedin. Yok ya ben yanlış anladım. Ne anlatıcan dökül bakalım. "
" Burayla ilgili bir hikaye, iyi dinle. Bilmem kaç yüz yıl önce bu külübenin yerinde bir ev varmış , bu evde bir kadın yaşıyormuş ve efsaneye göre o kadın her hafta şehre inip çocukları kaçırıp öldürüyormuş. Bir gün bir genç adam bu kadının peşine takılmış ve gizlice onun evine kadar gelmiş. Adam kadını pencereden izlerken kadın adamı fark etmiş ve onu eve hapsetmiş. Zamanla kadın ona aşık olmuş ama o adam kadının sırrını ilgili için onu öldürmek zorundaymış. Bir gün adamı bağlayıp evin önüne çıkmışlar ve kadın bir mezar kazmış. İkisi de mezarın içine girmiş ve mezar kendiliğinden kapa mış. Böylece ikisi de ölmüş. "
"Doruk... Şimdi. Yani. Bu evin altında mezarmı var. "
Donup kalmıştım. Böyle bişeye inanmıyacaktım dimi. Ama korkmuştum. Ama neden korktum?
"Evet mezar var hatta bazen ben buraya gelince tahtalardan tak tak sesler falan geliyordu. "
"Ne! gerçekten mi? "
"Evet de sen sanki biraz korktun. Ece korktun mu? "
Doğrusu korkmuştum. Küçüklüğümden bu yana öyle hikayelerden korkardım ama bunu Doruğa söylemeyecektim.
Duruşumu dikleştirdim,
"Hıh ben. Korkmak. Çok ters kelimeler."
"Yani korkmadın"
"Ne korkması be"
Armut koltuğa iyice yerleştim. Üşüme ye başladığımı fark ettim
Saat ilerledikçe hava soğuyordu.
"Evet gelelim mühim konuya nerde yatıcaz? "
"Bende onu soracaktım. "
" yerde yatmak mümkün değil , tek yatak var. Mecbur ben armut koltukta uyiyacağım. Sen istersen geç yat. "
" ama bu koltukta uyunmaz ki, nasıl uyiyacaksın? "
"Bişey olmaz. Yoksa sen korktuğun için yanlız yatamıyor musun. "
Aslında birazı öyleydi.
" Yo ne alaka, ben yatayım o zaman. İyi geceler. "
Ben yatağa girdim ve tertemiz kokan yorganı boğazıma kadar çektim. Doruk başımda dikilmeye başladı.
"Neden bakıyorsun bişey mi oldu? "
" o elbiseyle mi uyuycaksın? Tişört verebilirim. "
"Aslında iyi olur. "
Doruk küçük komodin den siyah bir tişört ve up uzun bir eşofman çıkartıp bana verdi.
"Birazı büyük ama bence sorun olmaz"
"Teşekkür ederim. "
Doruk armut koltuğa oturup arkasını döndü. Bende giyinmeye başladım.
Eşofman bana çok fazla uzun olmuştu ama yapabilecek bir şeyim yoktu. Tişört de neredeyse dizlerime geliyordu.
"Giyindim."
Doruk bana baktı ve büyük bir kahkaha patlattı.
"Çuval gibi olmuşsun kızım. "
" gülme Doruk gülme ya! "
Benle dalga geçip bir saat kahkaha, attıktan sonra ışıkları kapattık ve ben yatağa oda koltuğa geçti.
Yaklaşık 10 dakikadır dönüp duruyordum ama korkuyordum . Ya gece uyurken o kadın canlanırsa. Tamam bu biraz paranoyakçaydı ama korkuyorum.
"Doruk , Uyudun mu? "
Doruk kafasını çevirmeden cevap verdi.
"Hayır , bişey mi oldu? "
" yoo sadece rahatmısın diyecektim."
"Rahatım Ece. "
Kafamı yastığa koydum ve uyumaya çalıştım ama olmuyordu en sonunda pes edip,
"Doruk biliyorum saçma ama yanımda yatabilir misin? Yani korktuğum için değil. Şimdi senin bir yerlerin falan tutulur. "
" Valla hiç hayır diyemiycem. Şimdiden her yerim ağırdı. "
" hem ne olcak bir köşede yatarız, arada da yastık. "
Doruk gelip yatağın bir kenarına geçti, bende diğer kenara arayada yastık koyduk ve uykuya dalabildim.DORUK RAMİ GÖKÇE AĞZINDAN,
Sabah içime huzur veren bir kokuyla uyandım. O koku Ece den geliyordu.
Dün gece sanırım rüya görmüştü ve bir anda aradan yastığı atıp bana sarıldı ve uyumaya devam etti. Tabi bende bişey diyemedim. Kendi bunu yaptığını öğrenirse kendine çok kızar bu yüzden o uyanmadan yanından kalkmam gerek diye düşündüm ve kalkıp yorganı üstüne örttüm.
Dışarıya çıkıp arabanın önünde durdum. Kaportayı açıp sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Yaklaşık yarım saat uğraşıp arabayı çalıştırmayı başardım. Ben arabaya uğraşırken Ece çoktan uyanmıştı.
" Araba çalışıyor, yani hallettim gidebiliriz. "
" Ee tamam ben üstümü çıkarayım geliyorum. Bu arada tişört ve eşofmanı aldım, yıkayıp getiririm. "
" Gerek yok giymiyorum zaten kalsınlar burda. "
" Olmaz öyle ben yıkayıp veririm sana."
Bişey diyemedim. Evin kapısını kapattım ve arabaya bindim. Ece de üstünü değiştirip geldi.
"Bişey unutmadık değil mi; çantan, telefonun falan yanında"
"Evet yanımda gidebiliriz. "
Arabayı çalıştırdım ve yola çıktım. Anayola inene kadar hiç konuşmadık.
"Doruk"
"Efendim Ece, "
"Tişörtle eşofmanı almayı unuttum. "
"Onu mu dert ettin, zaten yıkamana gerek yok demiştim. "
"Yani zaten yapacak bişey yok. "
"Şarkı açmak ister misin? "
"Olur, telefonu bağlıyorum o zaman. "
"Tamam."
Ece telefonu arabaya bağladı ve Manga'nın 'We Could Be The Same'şarkısını açtı. Bu şarkıyı gerçekten seviyordum hem sözlerini hemde gitarla çalması çok hoşuma gidiyordu.
Yol boyu Manga'dan bir sürü şarkı dinledik.
"Ece bu gün günlerden ne? "
"Cuma"
cuma mı! İkimizde aynı anda "cuma mı? " dedik. Çünkü bu gün sinan hocanın dersi vardı ve biz derse gitmemiştik.Sinan hoca kesin çok kızacaktı.
Dersine gelmeyenleri asla affetmediniğini duymuştum. En azından şimdiye kadar hiç gecikmediğim için ne yaptığını bilmiyorum ama sanırım başım belada.
"Hayır olmaz Sinan hoca bizi öldürecek. "
"Derse gitmeyenlere napıyor ki? "
"Bilmiyorum çünkü hiç öyle bişey yaşamadım. "
"Başımıza gelenleri anlatsak bişey demez bence yani sonuçta araba bozuldu. "
"Bilmiyorum."
Geriye kalan yolculuk sesiz geçti. Birlikte yurda girip odaya kadar yürüdük.
" O zaman sonra görüşürüz. "
" Görüşürüz. "
Ece kendi odası yerine İlkenin yanına gitti. Bende kendi odama doğru yürüdüm ve içeri girip üstünü değiştirdim. Sonra fazlaca aç olduğumu fark edip mutfağa yöneldim. Yemek yapma konusunda iyiydim. Cam kaseye yumurta kırdım içine az süt ve baharat ekleyip çırptım. Sonrada aldığı kadar un ekleyip harcı tavama döktüm ve pişirdim.
O pişerken bende salatalık doğradı ve bir bardağa kahve doldurdum.
Karnımı güzelce doyurdum ve bilgisayarımın başına geçip maket için araştırma yapmaya başladım.
O sırada telefonuma mesaj geldi,
"20.09.2022 yarış. "✨yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın... İyi okumalar✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHSIZ AŞKIN KURBANLARI
Novela Juvenil𝘒𝘪𝘮 𝘣𝘪𝘭𝘦𝘣𝘪𝘭𝘪𝘳𝘥𝘪 𝘬𝘪 𝘨𝘪𝘻𝘭𝘪𝘤𝘦 𝘨𝘪𝘵𝘵𝘪𝘬𝘭𝘦𝘳𝘪 𝘰 𝘢𝘳𝘢𝘣𝘢 𝘺𝘢𝘳ı𝘴̧ı𝘯ı𝘯 𝘰𝘯𝘭𝘢𝘳ı 𝘣𝘪𝘳 𝘣𝘪𝘳𝘪𝘯𝘦 𝘣𝘢𝘨̆𝘭𝘢𝘺𝘢𝘤𝘢𝘨̆ı𝘯ı. 𝘉𝘪𝘳 𝘱𝘳𝘰𝘫𝘦 𝘰̈𝘥𝘦𝘷𝘪𝘯𝘪𝘯 𝘬𝘢𝘭𝘱𝘭𝘦𝘳𝘪𝘯𝘥𝘦𝘬𝘪 𝘣𝘰𝘴̧𝘭𝘶𝘬𝘭𝘢𝘳ı 𝘥�...