15.BÖLÜM

5 3 1
                                    


"Sanırım benim sana anlatmam gereken bir şey daha var, mesela dün gece gibi... "
"Anlatmak istemezsen, "
"Hayır hayır bilmeni istiyorum. Senden gizli bir leyin olsun istemiyorum aynı şekilde seninde benden gizli bir şeyin olsun istemiyorum."
Doruk'la çok kısa zaman önce tanışmıştık ama o kısa zaman zarfı içerisinde hayatlarımızın vazgeçilmez  bir parçası olmuştuk.
"Doruk ben kendimi daha fazla tutamıyorum. Neden o gün o soruda içtin, Doruk sen ne yaptın? "
"Ben... Ben 15 yaşındaydım yani ablam o zaman 19 yaşındaydı. Ablamın Doğum gününde bir hafta tatil yapmak için Antalya'ya gelmiştik. Tabi gider gitmez denize girmek istedik. Ablamla denize girmeden önce zorla iddialaştım,
Uzak ve derin bir yere içi kum dolu bir şişe fırlatıp onu alacaktık ama ben ablama yapamazsın deyip gazladım. "
Doruk ağlıyordu hemde hüngür hüngür.
"İşte sonra ablamla birlikte daldık. Sudan ben çıktım ama ablam çıkmadı. O deniz o gün ablamın mezarı bende ablamın eceli oldum... "
Doruk'u kendime çekip sarıldım.
"Doruk ağlama lütfen, sen kasıtlı olarak bir şey yapmadın ki, "
"Ece ben bir şey yapmadım sadece ablamla yarışmak istemiştim gerçekten ben yapmadım. "
Doruk delirmiş gibi alıyordu.
"Doruk sakin ol! Ben sana inanıyorum, "
"Gerçekten inanıyorum musun ? "
"Evet, "
Daha da sıkı sarıldım.
"Doruk bir şey sorucam, hani sen dedin ya ablam gibi kokuyorsun. Gerçekten öyle mi? "
"Oda aynı senin gibi kokuyordu, küçükken geceleri gök gürültüsünden korkunca onun yanına gidip yatardım. Hiç bir zaman bana git demezdi hep aynı şefkatle sarılırdı. Ben o koku da huzur bulup uyurdum. "
Doruk'un beni seviyor olmasının nedeni ablasına benziyor oluşum olabilir miydi.
Doruk ablasında bulduğu huzuru şimdi bende arıyordu. Elimden geldiğince ona o huzuru vermeliydim.
                            ***
Doruk'un odasından ayrılıp ülke'nin yanına gitmiş sonrada dışarda akşam yemeği yemek için babamın yanına gitmiştim.
Lüks bir restoranta gelmiştik.
"Ee kızım ne zaman bitiyor ne zaman döneceksin? "
Ne kadar ertelesemde beni Doruk'la ayıracak koca bir yazım vardı o Bursa'ya ben Rize'ye gidecektim.
"Maketi bitirdikten sonra bir tane sınavum kalıyor onuda verip gelirim diye tahmin ediyorum. Siz ne zaman döneceksiniz? "
"Abinin işi ne zaman biter bilmiyorum ama ben 2 gün daha burdayım. Burdan da yeni reklamcımızla görüşmek için Bursa'ya gideceğim. "
"Bursa mı? Diğer reklam şirketine ne oldu baba? "
"İstediğim şeyi alamadım. Para konuşun da da sıkıntı çıkardılar bende buraktım hem Bursa'da ki şirketin patronu benim çok yakın arkadaşım. Siz küçükken bir kaç kez bize gelmiştiler hatırlamaman normal. "
"Aman kızım geldik buraya burda da iş konuşuyorum, bitirdiysen kalkalım mı kızım? "
"Kalkalım."
"Pardon, hesabı getirir misiniz? "

  Hesabı ödeyip restoranttan çıktım ve benim arabama binip otelin yolunu tuttuk.
"Baba ne olur sanki yurtta kalsan! Otel falan  uğraşma diye diyorum. "
"Yok kızım hem nerde yatıcam yurtta misafir yeri falan da yok . "
"İyi peki, "
Otelin önüne babamı bırakıp yurdun yolunu tuttum tabi yolda giderken Başak'ı görmeyi beklemiyordum.
Önümden giden taksiyi durdurup bindi.
Ben umursamayıp yoluma devam ediyordum ama taksi de önümdem gidiyordu. Başak yurda mı gidiyordu? "
Merakıma yenik düşüp takip etmeye karar verdim ama kendimi yurdun önünde buldum.
Başak arabadan inince biraz bekleyip bende indim.
Yine mı Doruk'un yanına gidiyor du?
Gitsin bi'şey demiyorumsınuöta aile dostular ama Başak'ın niyeti farklı ben bu yüzden sinirlenip kıskanıyorum.
Kısanıyorum mu?
Evet ben Doruk'u kıskanıyorum.

  Başak beni fark etmeden kendi odamın koridoruna kadar gelmiştim.
Başak Doruk'un kapısını çaldı ve kapı çok beklemeden açıldı.
"Yine ne var Başak ? "
"İçeri almiycakmısın beni? "
"Neden seni içeriye alayım ki sen sırf kendi istediğin olmadı diye beni babama şikayet etmiş insansın. Ne diyeceksen burda söyle! "
Başak hiç şaşırtmıyor.
"Ben özür dilemek için gelmiştim, yani o an sinirlenince hemen babanı arayıp söyledim , "
Ne oluyor ya burda bu kız niye bir anda Doruk'a sarıldı. Ben bu kızı yolarım,
Koridorun başından bağırdım,
"Ne olur ya! Ne bu Başak hanım! "
Doruk gülüyordu.
"Sen nerden çıktın be sen beni takip mı ediyorsun? "
"Konu bu mu sence , "
Vaşak'ın tam karşısında dikilmiş konuşuyordum.
"Neymiş konumuz bebeğim, "
"Benle canımlı, bebeğim ki konuşma! Neymiş sizin alıp veremediğiniz? Anlatsanıza Doruk, "
"Ben karılmiyim sevgilim başımı yakmak istemem. "
Başak,
"Sevgilim mı? "
Müzisyenler bile bu kadar tiz çığlık atamaz bu nasıl bir ses bu nasıl bi kız ya!
"Evet sevgilisi 𝘤𝘢𝘯ı𝘮, ne oldu beğenemedin mı? "
"Doruk ben o kadar uğraştım beni sev diye sen iki günlük köylü kızıyla mı sevgili oldun? "
"Başak abartma düzgün konuş! "
"Doruk ben mı yanlış duydum, o bana köylü kızımı dedi? "
"Doğru duydun Gülüm, "
"Doruk, "
"Efendim Gülüm, "
"Yapacaklarımı görmesen daha iyi olur odana mı geçsen, "
Deyip Başak'ı kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Yurtta eğer bağarıp çağarırsa başım belaya girerdi.
"Bıraksana kolumu, canım yanıyor. "
"Ben o canı çok pis yakarım da bakma işin ucunda Doruk var. "
"Ne yapabilirsin ki bana dövecek misin beni ay çok korktum. "
"Bak kızım ben o senin çevrendeki çıt kırıldım kızlara benzemem ağzına aldığın laflara dikkat ! "
Yurt kapısına kadar Başak'ı çekiştirdim ne kadar burak desede umrumda olmadı, arkadan da Doruk geliyordu.
Kapının önünde durduk Başak'ın ellerine baktım tırnakları takmaydı,
"Uzatsana bir elini! "
"Ne yapacaksın? "
"Uzat sen, "
Daha ısrar etmeden elini uzattı bende himmet acımadan tırnağının ucunu kırdım.
"Ya sen ne yaptın! "
"Ay canım çok pardon bilerek olmadı ya, "
Doruk arkada resmen gülme krizine girmişti,
"Bunu sana ödeticem Ece, "
"Hıhı bekliyorum 𝘤𝘢𝘯ı𝘮 ödetirsin. Hadi şimdi naş naş yandan yandan."
Başak'ı kovup arkamda gülme krizi geçiren Doruk'a döndüm.
" Ne var! "
"Naş naş, yandan yandan gerçekten doğru kişiyi bulmuşum ben. "
"Gülme, Doruk gülme dedim! "
Bende dayanamayıp Doruk'la birlikte gülmeye başladım.
"Ece, "
"Çok seviyorum seni ama en çok hangi halini seviyorum biliyor musun? "
"Hangi halimi söyle bakiyim, "
"Şu sınırlı haline bitiyorum, ediyorum be kızım. "
"Ben şimdi bir güzel sinirlenicem zaten bol bol seversin hadi yürü odaya, "
"Ne odası ya saat daha geçmemiş, sahilde dondurma mı yesek? "
"Dondurma yı sonra yeriz ben şimdi seni yiycem, hesap vericeksin bana."
"Boşver beni hadi dondurma yiyelim. "
Doruk resmen bir çocuktu, böyle şeyleri söylerken okadar neşeliydi ki.
"İyi madem yiyelim bakalım Doruk bey, "
Doruk'la el ele sahile doğru yürümeye koyulduk,
Doruk anı bir hareketle beni yanağımdan öptü. Bense karşılık olarak 'minik' bir tokatla karşılık verdim.
"Ayıp ediyorsun ama Gülüm, zaten kalmış şurda sayılı günümüz. Güzel geçirelim kavga etmeyelim. "
'Sayılı gün'
Doruk doğru söylüyordu birlikte geçireceğimiz az günümüz kalmıştı.
"Ama sende damarıma basıyorsun, hem o neden seni babana söylemiş ki. Bu yaşta ispiyonculuk mu olurmuş. Gerçi Başak hanım pek büyüyememiş ama," kız fiziksel olarak neredeyse benim 2-3 katım ama kişilik olarak bakarsak tabiki ben daha olgunum.
Dondurmacının önüne gelmiştik bile çoktan. Doruk adama döndü,

  "Abi bize bir karamelli-vanilyalı bir de 2 top şeftalili verir misin? "
"Sen benim karamelli-vanilyalı yediğimi nerden biliyorsun? "

"Uraz sana  neli istediğini sormadan dondurma aldığı gün aklımda kalmış. "

"Bende unutmam artık, "
"Neyi? "
"Şeftalili sevdiğini. "
"Ee kızım Bursalıyız. "
Dondurmalarımızı alıp bir banka oturduk.
Doruk'a sürekli ablası ile ilgili merak ettiklerimi sormak istiyorum ama aklıma getirip üzülmesin diye soramıyorum. Bu yüzden içim içime sığmıyor.
"Tabi ya nasıl unuttum. "
"Ne oldı Doruk? "
"Aslında çok da ayrı kalmiyacağız. Bizim Rize'de küçük bi yazlığımız var ama yaklaşık 5 yıldır falan hiç gitmedik. "
"Nasıl yani sen şimdi taxın Rize'ye mi geliyorsun? "
"Babamı iknâ edersem evet ama ikna etmesi kolay babamın orda çok yakın bir arkadaşı var bayağıdır görmediler birbirlerini kabul eder. "

"E bu çok iyi her gün olmasa da en azından görüşeceğiz. "
Doruk beni kendine çekip sarıldı.
Nefesini saçlarımda hissediyordum.
"Kalkalım mı güzelim, saat geçmiş bayağı, "
"Olur kalkalım. "
Doruk la yürüyorduk saatten dolayı yollarda çok insan yoktu. Sokağın başından bir kadın bağırışı geliyordu.
"Doruk ne oluyor? "
"Dur gidip bakalım. "
Kadın'lütfen  vurma canım çok yanıyor' diye bağırıyordu.
"Doruk adam kadını dövüyor koş!"
"Eve sen bekle burda, "
Ben  mi bekliycem o adam o kadını öyle acımadan döverken.
Doruk bir anda adamın üstüne atlamak için koştu ama ben daha hızlı davranıp bağardım.
"Şşt, kardeş sen bi bak bayım bana."
"Gece gece nesin kızım sen defol git! "
"Lütfen yardım edin lütfen, "
"Sus! "
Daha dayanamadım ve duvara dayalı olan tahta parçasını alıp adama doğru koştum.
Doruk çıktan adamın üstüne atlamıştı bile.
Kafasına kafasına vurdum tahta yla,
"Kadına el kaldırmak ha, sen görürsün seni hapisane köşelerinde sürüm sürüm süründürücem! "
"Ece tamam ın adamın sırtından. "
"Hak ettiğini veriyorum ben ona . Abla senin bir şeyin varmı ambulansı arayalım mı? Ambulansı bırakın polisi arayın, "
Adam hala bayılmamış Doruk'la baş etmeye çalışıyordu bende adamın sırdında kafası a kafasına vuruyordum.
Sokağın başından siren sesleri gelince içimden bir 'oh' nidası döküldü.

Kavganın sonu karakolda bitti...


✨yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın... İyi okumalar✨

GÜNAHSIZ AŞKIN KURBANLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin