0.2

450 19 3
                                    

gökyüzünde bu gece bir sürü yıldız var
ve inanın ki hepsi ÇOOOK güzel
bu gereksiz bilgi için kendime teşekkür ederim
lets guuu

**********

- Sabah 06:38 -
Lisa

"Ulan ben bu alarmı kapamamış mıyım?" Sabahın altısıydı ve günlerden pazardı. Bir saniye, günlerden Pazar ise...

Yarın sınavlar var Lisa.

Beynimde yankılanan cümleyle hızlıca yataktan doğruldum. Plan yapmalıydım. Bugün Jungkook'la konuşmalıydım. O kopyayı almalıydım. Her ne olursa olsun.

Banyoya gidip ayılmak için yüzümü buz gibi suyla yıkadım. Ağzımdan küçük bir küfür kaçsa da ayılmama yardım etmişti. Sabahın erken saatleri olduğu için kahve yaptım ve salona geçtim. Lisenin ilk yıllarından beri tek başıma kalıyordum. Annem ve babam başka ülkeye taşınmak isteyince işler karışmıştı. Ben gitmek istemiyorum diye tutturmuştum. Annem ise beni başından atmak için "ne halin varsa gör" deyip gitmişti. Babam yine para gönderiyordu ama annemle aram pek iyi değildi. Büyük ihtimalle bu yılın sonunda bir işe girmem gerekecekti.

Salondaki minik koltuğuma kuruldum ve düşünmeye başladım. Jungkook'un telefonunu nasıl bulacaktım? Bulsaydım da nasıl konuşacaktım? En son konuşmamızda birbirimize baya yükselmiştik. O da haklıydı fakat kendi geleceği için bir sürü insanı yakıyordu. Bencil miydi yoksa sınıftakileri sevmediği için mi böyle yapıyordu, hiçbirimiz bilmiyorduk.

O anda aklıma Taehyung geldi. Onunla arkadaştım. Sadece bayadır konuşmuyorduk ve bana karşı tepkisini tam kestiremiyordum. Taehyung ise Jungkook ile yakın arkadaştı. Böyle söyleyince aşırı karışık gözükse de bu fikir aklıma yattı ve sabahın yedisinde Taehyung'u aramaya karar verdim.

Daha kargalar bile kahvaltısını yapmadığı için telefonu kimse açmadı. Sıkıntıyla ofladım ve televizyonu açtım. Böyle saatlerde genelde eski diziler yayınlanırdı. Adını bilmediğim ama Chae'nin sürekli izlediği bir dizi olduğunu farkettim. Chae çok dizi izlerdi. Yabancı veya Türk, her türden dizi izlerdi ve benim de izlemem için ısrar edip dururdu. Daha çok kafa yormadan izlemeye başladım. Konusunu anlamadığımda ise odamdaki bilgisayarın başına geçtim.

En sevdiğim ve şu dıralar dilime dolanan şarkıyı açtım.

The Neighbourhood - Leaving Tonight

Bazı şarkılar sizi alıp bambaşka anlara, anılara sürükler ya hani. Ben bu şarkıyı dinlediğimde farklı diyarlara giderdim. Farklı farklı anılar ve değişik yüzler görürdüm. Bir sürü gülümseme ve bir sürü mutsuzluğa şahitlik ederdim.

Ben bunları düşünürken şarkı bitmiş ve diğerine geçmişti. Oturduğum yerden kalkıp üstümü değiştirdim. Saat 07:30 gibi bir şeydi. Güneş kendini göstermek için bulutların arasından yavaş yavaş belli ediyordu güzelliğini. Bu görüntüye hiçbir şeyi değişmezdim.

Üstüme beyaz bir tişört -üç beden büyük- ve yırtık bir pantolon giymiştim. Kulaklığımı taktım ve ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitlerken şapkamı biraz daha önüme doğru çekiştirdim. Merdivenlerden koşar adımlarla indim ve nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Harbiden ben nereye gidiyordum?

fuckin' genius | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin