Arabasındaydım.
İnatçı, kibirli ve ölümüne ukalaydı. Teklifi kabul etmediğim için sinirden köpürmüş olmalıydı. Bu yüzden gelip beni zorla arabasına sokmuştu. Yapacağı iyiliği bile zorla yapıyordu. Bu nasıl bir adamdı böyle? Ama şimdi burda benim Cristiano'cuğum olsaydı böyle mi olurdu? O nazikçe teklif eder, kabul etmesem üstelemez giderdi. Ki zaten benim kabul etmeme gibi bir ihtimalim olmazdı orası ayrı.
"Nereye gidiyorsun?" dedi ana yola çıkarken, başımı camdan çektim ve ona çevirdim. "Seni ilgilendirmez, kaba varlık" dedim. Sonlara doğru sessizleşerek.
Güldü ve "Evet, beni ilgilendirmez. Ama seni bırakacağım yeri bilmem gerekiyor"
Yumruklarımı sıktım ve sinirle ona döndüm. Tanrım, kızlar bunun neresini seviyordu? Kara kuru birşeydi. Saçı da bir tuhaftı. Futbolda tek işi çalımlarıyla şov yapmaktı. Ve en kötüsü, ego kusuyordu.
"Secret Café, biliyor musun?" dedim. Güldü ve direksiyonu sağa kırarak hızlandı. Bana döndü ve "Tabiki biliyorum. Ve sana çok tuhaf bir tesadüf söyleyeceğim, bende oraya gidiyordum"
Gözlerimi devirdim ve camımı biraz açtım. Hava almaya ihtiyacım vardı.
"Neden oraya gittiğimi sormadın?" dedi ve kırmızı ışıkta yavaşladı. Ona döndüm ve "Sormam mı gerekiyordu?"
"Kız arkadaşım ile buluşacağım. Büyük ihtimalle beni bekliyordur. Oraya geldiğimizde mümkün olabildiğince hızlı in ve benden uzaklaş, Skylar" dedi. Kız arkadaşı mı vardı? Onu kim, hangi kafayla, hangi ruh haliyle sevebilmişti? Güldüm ve "Pardon ama, beni zorla arabana alan sensin. İstediğim şekilde inerim. Ayrıca kiminle buluşacağın beni alakadar etmez"
Söylediklerime cevap dahi vermemişti. Az sonra, kafeye vardığımızda hızla arabasından indi. Ardından da ben indim. Arabayı kilitledi ve anahtarını sallayarak içeriye girdi.
İçeriye girdiğimde, Ashley kolunu sallayarak bana olduğu yeri göstermişti. Gülümsedim ve yanına doğru yürüdüm. Gözü hemen önümde yürüyen Neymar'a kaydığında gözlerini kıstı ve ağzını şaşkınlıkla açtı.
Karşısındaki sandalyeye oturdum ve menüyü açtım. O ise menüyü elimden aldı ve heyecanla "O Neymar mıydı? Hani şu Barcelona'daki süper yakışıklı olan!"
Gözlerimi devirdim ve "Süper yakışıklı kısmını bilmiyorum ama evet, o Neymar'dı"
"Ve sen onun arabasından indin! Onun. Arabasından. İndin!" dedi duraksayarak. Nefesimi verdim ve "Kendisiyle alakam yok Ashley. Sadece gideceğim yere kadar bırakmak istedi"
Ashley eliyle ağzını kapadı ve "İnanamıyorum. Seni buraya bırakmak istedi ha? Vay canına! Senin yerinde ben olsaydım, şuan baygınlık geçiriyor olurdum"
"Abartma lütfen. Bir Cristiano değil" dedim. Aklımdan Neymar'ın yaptıklarını, Cristiano'nun bana yaptığını düşündüm. Tanrım, işte o olsaydı baygınlık geçirebilirdim. Ashley başını kaldırdı ve kafede Neymar'ı aradı. Bulduğunda ise yüzünü asarak bana döndü.
"Yanında çok güzel bir kız oturuyor. Tanrım, saçlarına bak! Lanet olsun" dedi. Güldüm ve "Bizim gibi kızlarla ilgileneceklerini mi sanıyorsun Ashley? Tabiki vücudunun her noktasına ayrı bakım yapan, prenses gibi yetişen kızlarla takılırlar"
Ashley dudaklarını büzdü ve "İlgileniyorlarmış ama. Örnek, Sen ve Neymar" Gözüm nedense onlara kaymıştı. Kız gerçekten çok güzeldi. Neymar'ın bakışları bana kaydığında hızla başımı çevirdim ve menüyü Ashley'in önünden aldım.
"Lütfen Ashley. Bu konuyu daha fazla abartmayalım ve başka yönlere çekmeyelim" dedim. Ardından da "Ben bir sosisli alacağım, yanında da kola. Sen ne sipariş edeceksin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Training [Written by; Neymarable] TAMAMLANDI
FanfictionReal Madrid ve Cristiano Ronaldo sevdalısı Skylar, Camp Nou'da top toplayıcılığı yapan babasının sakatlanması üzerine onun yerine çalışmaya başlar. Nefret ettiği takımın stadında çalışmak onu çok zorlar. Üstüne birde ukala bir 11 Numara ile uğraşmak...