Mesafeler ...
Etrafımdakiler "Mesafeler aşka engel değildir" diyordu. Bir kalpten diğerine giden o bağı, hiçbir mesafenin koparamayacağını düşünüyorlardı. Göz göze gelmenin, sıcacık ve sım sıkı bir sarılmanın, tutkulu bir öpüşmenin mesafelerle elbette ilgisi vardı. Yanınızda olmayan birini nasıl öpebilirdiniz ki?
Aklınızda hayali canlansa bile, gerçekte hissettiğiniz o masum duygunun yerini doldurabilir miydi? Yine kendinizi onun hayali kollarında güvende hissedebilir miydiniz? Ya da hayali gözlerinde o daimi yerinizi bulabilir miydiniz?
Kesinlikle, hayır.
Herşey değişiyordu. O gittiğinde, ilişkimizin şekli de değişecekti. O eski güven duygusu, belki de yerini kuşku ve şüpheye bırakacaktı. Birbirimizden kilometrelerce uzakta, aramızda bir okyanus varken yine de onu düşünüp sevmek ... oldukça zor olacaktı.
Gideceğini söylediği o anların üzerinden sadece 24 saat geçmişti. Yazın gelmiş olmasına karşın rüzgarlı ve bulutlu bir hava, günlerden salıydı.
O yarın gidiyordu.
Belki de şimdi, bavullarını hazırlıyordu.Ben ise evde duramayacağımı düşünüp kendimi sokağa atmıştım. Her yer dar geliyordu. Sığamıyordum. Üstümde, yanımda, altımda ... her yerimde tuhaf bir ağırlık vardı. Hem delice ağlamak istiyor, hem de sakinliğimi korumaya çalışıyordum.
Sarı saçlarımı karıştıran rüzgara karşı ince ceketime daha çok sarıldım ve uzakta olduğunu bilmeme rağmen Neymar'ın evine doğru yürümeye devam ettim. Hava kararmadan ona ulaşamayacağımı biliyordum, zaten bundan sonra asla da ulaşamayacaktım.
"Sadece üç ay" demek kolay değildi. Hiç değildi. Yaz için kurduğum bütün hayaller, planlar alt üst olmuştu. Onu anne ve babama anlatacaktım. Bizi onaylayacaklar ve ilişkimizi artık saklamamıza gerek kalmayacaktı. Birbirimize daha çok bağlanacak ve daha çok tanıyacaktık. Belki de geleceğe dair bazı önemli kararları alacaktık; Evlilik gibi.
Ama bu hayal olarak kalmıştı.
Tanrım, onu havaalanında dahi yolcu edemeyecektim. Yanında görülmem işlerin berbat olması demekti. Ona son kez sarılamayacak, gözlerine bakamayacaktım.
Beni öpemeyecekti, dudaklarımdan.
Lanet olsun.
Zayıflığım kendini göstermiş, gözyaşlarım yanaklarıma doğru yavaşça süzülmeye başlamıştı. Fakat yüzüme vuran rüzgar onları kurutuyor, yok ediyordu. Ellerimin tersiyle kalan hafif ıslaklıkları silip, hedefime daha hızlı ulaşmak için koşmaya başladım. Onu görmeye ihtiyacım vardı ve biliyordum, onun da beni görmeye ihtiyacı vardı.
Yanlarından hızla geçtiğim insanlar arkalarına dönüp bana bakınıyorlardı. Bazen çarpıp dengelerini bozuyor, bazen ise son anda kendimi durduruyordum. Uzaktan nasıl görünüyordum, hiçbir fikrim yoktu. Ben sadece sevdiğim adama, bana üç ay yetecek kadar sarılmak istiyordum.
Bu imkansızdı. Ve ben onu deli gibi özleyecektim.
...
Evinin hemen karşısında, bahçe kapısının aralıklarından umutsuz bir şekilde onu izliyordum. Evet, koşmaktan pes etmiş ve ona olan tuhaf özlemimle hemen bir taksiye atlamıştım. Ona olabilecek en kısa sürede ulaşmak istiyordum.
Birkaç tane oğlan ve takımdan Dani, bahçede birşeyler içiyorlar ve gülüyorlardı. Dani gitmemiş miydi? Belki de Rafinha ve diğerleriyle değil de, Neymar ile gitmeyi düşünüyordu.
Neymar onu görebileceğim bir bölgede, her cümlenin ardından yüzüne taktığı acı bir gülümseme ile birlikte etrafına bakınıyordu. Diğerlerinin aksine birşey içmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Training [Written by; Neymarable] TAMAMLANDI
FanfictionReal Madrid ve Cristiano Ronaldo sevdalısı Skylar, Camp Nou'da top toplayıcılığı yapan babasının sakatlanması üzerine onun yerine çalışmaya başlar. Nefret ettiği takımın stadında çalışmak onu çok zorlar. Üstüne birde ukala bir 11 Numara ile uğraşmak...