205 oy, 275 yorumm
"Geliyorum." Seungmin telefonu kapatıp az önce ondan aldığı kağıtları Jisung'ın göğsüne bastırdı. Kahverengi saçlı kağıtları tuttuktan sonra savcı konuştu. "Sonuç çıkınca haber verirsin. Sanırım analiz etmen gereken yeni bir şey getireceğim." dedi ve hemen sonra koşar adımlarla çıktı hastaneden.
Onun arkasından şaşkınca bakan ikili daha sonra birbirlerine dönmüşlerdi. Jisung boğazını temizleyip morgdan çıkmak için yürüdüğünde Minho da telefonunu cebine geri yerleştirip elindeki eldivenleri çıkararak tıbbi atık kısmına attıktan sonra onun peşinden çıkmıştı. Jisung, dosyaları oradaki stajyere teslim etti ve Seungmin'in verdiği plastik poşetteki kıyafet parçasını da önlüğünün cebine koydu.
O sırada Minho çalan telefonunu tekrar cebinden çıkarıp kulağına götürdü. "Söyle." dedi sadece. Bir süre diğer tarafı dinledikten sonra dudağının içini dişledi. "Rapor hazır. Birazdan orada olurum." Telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra ona bakan açık kahverengi saçlıya döndü. Jisung, kollarını önünde birleştirmiş; koridordaki duvara yaslanmış bir şekilde Başkomiserin konuşmasının bitmesini beklemişti.
Sonrasında ise ona doğru bir adım attı. "Pas lekesi ile ilgili bir rapor çıkarırım." dedi. Minho da onu başıyla onayladı. Sonrasında "O zaman görüşürüz." diyen kahverengi saçlının tombul yanağından bir makas aldı. "Görüşürüz doktorcum." dedi. Jisung, yüzünü buruşturup Minho'nun elini itse de gülmüştü. Ardından uzaklaşan Başkomiserle birlikte cebindeki kanıtı analiz için laboratuvara götürmek üzere ters yöne yürüdü.
Bu sırada Seungmin, yolu yarılamıştı bile. Telefonundan sürekli Chan'ın attığı konumu kontrol ediyordu. Gazetecinin telefonu kapatmadan hemen önce söylediği cümle onu heyecanlandırmıştı. Bu yüzden olabildiğince çabuk varmak istiyordu.
Öyle de oldu, Seungmin arabayı park ettikten sonra araçtan indi. Az ötede gülümseyen gazeteciyi gördüğü gibi ona doğru koştu. Chan, merdiveni duvara yaslamış, paslı eşyanın yanında duruyordu. Seungmin onun yanına vardığında nefes nefese merdiveni incelemeye koyuldu. Sağ kısmındaki demirde kurumuş kan lekesini gördüğünde hemen cebinden bir pamuklu çubuk ve plastik torba çıkarmıştı. "Nasılım ama? Şak diye buldum merdiveni."
Yayıncının cümlesine gülüp çubuğa sürdüğü kan lekesini torbaya attı ve oradan ayrılmadan hemen önce Hyunjin'i aradı ki böylece merdiveni kanıt olarak alabileceklerdi.
"Savcı'm!" Seungmin, birkaç adım geri çekilip arkasından ona seslenen stajyerine döndü. Onu tamamen unutmuştu. Joyeon, koşarak Seungmin'in yanına gelmiş ve ellerini dizlerine koyup soluklanmıştı. "Merdiveni...bulmuş...sunuz..."
"Ah, evet." dedi Seungmin stajyerinin omzunu patpatladı. Sonrasında arabasına doğru yürümeye başladı. Peşinden gelen iki bedenin adımlarını hissedebiliyordu. Chan, Joyeon'u sollayarak Seungmin'in omzuna dokunup onu durdurdu. "Ee? Artık yayın yapabilirim herhalde?" dedi umutlu bakışlarıyla. Seungmin gülümsedi. "Tabii." dedi. "Yap."
Chan'ı şaşkın ama mutlu bir şekilde orada bırakıp arabasına bindi. Joyeon da ön koltuğa yerleştiğinde sessizce yola çıktılar. "Savcı'm." dedi stajyer, koltuğunda yan dönüp ciddi yüz ifadesine sahip üstüne baktı. "Hm?" diye bir cevap aldığında devam etti. "Gazetecinin notlarını ne yapacaksınız ki?"
Seungmin güldü ve dikiz aynasından arka koltukta yığılı duran kağıtlara baktı. Jisung'ın yanına gittiğinde Joyeon'dan Chan'ın notlarını almasını istemişti. Ancak yayıncıya haber vermedi. "Soru sorma Joyeon." diyip stajyerini susturduğunda daha da hızlanıp hastaneye sürdü.
Adli tıp binasının bahçesine geldiğinde ise cebindeki kanlı çubuğun olduğu paketi stajyerine uzattı. "Bunu Jisung'a ver, analiz için." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Law with Passion/Seungchan
Fanfiction"Ne?" Gazeteci duyduğu şeyin şokunu üzerinden çabuk atarak ofisine giren savcının peşinden ilerledi. "Ne demek dava kapandı?!" Odaya girip savcının bileğini kavrayarak kendisine bakmasını sağladı. "Bir şey söylesene!" diye gürledi. "Uzatma." dedi...