2.2

1.9K 357 398
                                    


Yüzüne vuran rahatsız edici güneş ışığı, göz kapaklarının ardına geçerken uyandı Seungmin. Olduğu yerde kıpırdanmaya başladı, hemen ardından yanı başında çalan alarmını kapatmak için elini o tarafa uzattı.

Gözlerini aralayıp kısarken telefon ekranında çıkan beyaz tuşa bastı ve kafasını homurtuyla geri yastığına bıraktı. Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından mecburen kalkmıştı. Önce banyodaki işlerini halletti, ardından üzerini giyindi. Her zamanki gibi siyah bir kumaş pantolon, üzerine ise kırık beyaz renginde örgü bir kazak giymişti. Birkaç gün önce boyasını yenilettiği sarı saçlarını ayna karşısında düzeltti ve bir şeyler atıştırmak için aşağı indi. Kendine avokado sürülmüş tost ekmeklerinin olduğu güzel bir kahvaltı hazırlayıp bir elinde tabakla koltuğa oturmuş ve diğer elindeki fincanı önündeki sehpaya bırakmıştı. Yan taraftan kumandayı alıp televizyonu açtıktan sonra tostundan bir ısırık aldı.

Genelde sabahları kahvaltı yapmasa da bugün beklediğinden erken hazırlandığı için bir istisna yapmıştı kendine. Hiç sevmese de sağlıklı olduğunu düşündüğünden içtiği yeşil çayından bir yudum alıp televizyondaki gazeteciyi duymak için televizyonun sesini biraz artırmıştı.

"Bu büyük davada polislerimizin de emeği büyük. Başta Başkomiser olmak üzere Seul Batı Bölge Karakolunda çalışan tüm polislerimize de teşekkür etmek istiyorum."

"Bana teşekkür edecek hali yok ya." Diye mırıldandı savcı ekrandaki adama göz devirirken. Son davadan sonra başsavcıyla yapılan röportajı izliyordu. Chan, adamın cevabına karşın anlayışla başını sallamış ve mikrofonu tekrar kendine çevirmişti. "Batı Bölge Savcılığı da iyi iş çıkardı. Bir savcımız bu dava için neredeyse canından oluyordu."

Gazetecinin cümlesine karşın Seungmin istemsizce gülümsemişti. Son olaylardan sonra Chan'la yakınlaştığını iyice hissediyordu. Hala ufak tefek atışmalar yaşasalar da bu atışmaların bile sonu hep Chan'ın flörtöz şakalarıyla bitiyordu. Savcı da bundan hiç şikayetçi değildi.

Başsavcının sesini daha fazla duymak istemediğinden uzanıp televizyonu kapattı. Kahvaltısı da bitmişti zaten, bu yüzden ayaklanıp bulaşıkları tezgaha bıraktıktan sonra eşyalarını da alarak evden çıktı.

Kısa süren bir yolculuğun ardından savcılığa varmıştı. Klimalar sayesinde sıcak olan arabanın içinden dışarı çıkmayı hiç istemese de yan koltuktaki siyah kaşe kabanını giyerek arabadan indi. Kış mevsimine tamamen girdikleri için hava soğuktu. Verdiği sıcak nefes gözlüklerinin hafifçe buğulanmasına sebep olurken hızlı adımlarla girdi binaya. Ardından kendi katına çıkması uzun sürmemişti.

"Savcım." Koltuğuna oturalı çok olmamasına karşın kapısı çalınmadan açıldığında Seungmin kaşlarını çattı. "Joyeon, kapıyı ç-" Ne yazık ki cümlesini bitirememişti bile. Joyeon'un özür dileyici bakışları yüzünde yer edinirken stajyeri itip arkasından sinirli bir adam girdi içeri.

"Buranın en iyi savcısı senmişsin."

Seungmin ayaklandı anında. "Siz kimsiniz? Ayrıca izinsiz buraya giremezsiniz."

Adam oldukça yapılı gözükmesinin yanı sıra tıraşlanmış kafası ve sert mizacıyla korkunç görünüyordu. Ne var ki Seungmin bir savcıydı, kim olursa olsun bu şekilde odasına giremezdi. "Benim davama bakacaksın." diyen adamı kınayarak süzdü, hemen ardından stajyerine seslendi. "Joyeon, güvenliği çağır. Burası savcılık, bir mağara değil."

Bununla birlikte stajyer odadan çıkarken adamın yüzünde kendini bilmiş bir gülümseme oluştu. "Benim davama bakacaksın Kim Seungmin. İstesen de istemesen de."

Law with Passion/SeungchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin