310 oy, 500 yorumm
—
Koyu krem renkteki kadife perdelerin arasından sızan güneş ışığı yüzünü aydınlatırken uyanmayı reddetse de hemen yanında çalan telefonu yüzünden gözlerini hafifçe aralamıştı Jisung.
Bugüne kadar pek uyumadığını da düşünürsek hayatında çektiği en huzurlu uykulardan biriydi doktor için.Gözlerini perdeleyen kirpiklerini kırpıştırıp pozisyonunu bozmadan arkaya uzanmış ve telefonu açıp kulağına koyduktan sonra tekrar eski yerine dönerek başkomiserin çıplak göğsüne yerleşmişti. Gözlerini kapattı ve yanağını onun sıcak tenine sürttü. "Efendim?" dedi boğuk sesiyle. Kimin aradığına bakmamıştı bile. Minho da onun sesiyle uyanırken gözlerini açmamış, yalnızca Jisung'u sardığı belinden daha çok kendisine çekmişti.
"Hm, tamam." diye onayladı karşıdakini doktor. Daha sonra kapanan telefonu alıp geriye koydu. Başkomisere daha çok sırnaşırken derin bir iç çekmişti. "Kimmiş?" dedi Minho kolları arasındaki bedenin yüzünü görebilmek için hafifçe başını eğmişti. "Seung." dedi Jisung gözlerini açıp ona yardımcı olmak adına kafasını kaldırmıştı. Bakışları buluştuğunda ikisinin de aklına birlikte geçirdikleri gece gelirken Jisung'un yüzü tatlı bir kırmızıyla bezendi. Başkomiserin dağınık saçları, yeni uyanmış olsa da hatları keskin yüzü, yoğun ve parlak gözleri doktorun kalbinin ritmini bozarken mırıldandı Jisung. "Yeni bir cinayet varmış."
Ne var ki dediği cümlenin kasvetinin aksine aralarındaki bitmek bilmeyen çekimin yoğunlaşması başkomiserin kafasını eğip onun dudaklarını hedeflemesiyle sonuçlandı. Düne göre yumuşak ve kısa olan öpüşmeleri bu sefer Minho'nun telefonunun çalmasıyla bitti. Başkomiser dudakları arasından bir küfür mırıldanıp telefonu açmış ve sadece "Geliyorum." diyerek kapatmıştı. Jisung ise bu sırada kendi üzerinde örtülü ince pikeyi vücudunun etrafına sararak yataktan kalkmaya yeltendi.
Bu başkomiseri tatlı tatlı güldürürken doktor ise ayakta ona doğru dönüp tek kaşını kaldırmıştı. Minho yatakta doğrulup koyu çizgilerle belirgin kaslı üst vücudunu gözler önüne sererken sağ elini saçları arasından geçirdi. "Görmem gereken her şeyi gördüm zaten. Niye saklıyorsun şimdi?" Arsızca alt dudağını ısırıp doktora göz kırptığında Jisung hemen önünde olan yastıklardan birini alıp ona doğru atmıştı. "Ya, Minho!"
Başkomiser yastığı havada yakalarken odadan hızlı adımlarla çıkan doktorun arkasından ayaklandı. "Banyoya mı gidiyorsun? Beni bekle."
Böylelikle ufak atışmaları ve sonu gelmeyen flörtleşmeleriyle hazırlanmışlardı. Binadan beraber çıksalar da gün içinde farklı yerlere de gidecekleri için ikisi de kendi arabasına bindi. Jisung, arabasına bindikten sonra Seungmin'in ona gönderdiği olay yeri konumunu açtı. Yol boyunca yüzünden düşmeyen gülümsemesi beyaz tulumunu giydiği an yerini ciddi bir ifadeye bıraktı.Oldukça eski gözüken binanın içine girip merdivenlerden yukarı çıktıklarında polis şeritleriyle çevrili odalardan birine girdiler. Oda, yerdeki kırık içki şişeleri ve etraftaki yoğun toz haricinde oldukça normal görünüyordu. Başkomiser kaşlarını çatarken Jisung ise odanın ortasında dikilen savcının yanına ilerledi. "Seungmin? Ne olmuş, ceset nerede?" diye sordu. Savcı sıkıntıyla alnını ovdu. "Bilmiyoruz." Cevabını verdiğinde doktor dudaklarını birbirine bastırdı.
"Nasıl yani?" diye soran başkomiserin sorusunu o anda odaya giren gazeteci yanıtladı. "Ceset kayıp."
Jisung, yardımcısının ona getirdiği eldivenleri giyip etrafa göz atmaya başlarken Minho ise Seungmin'e dönmüştü. "E o zaman cinayet olduğunu nereden biliyoruz?" dedi. Savcı üzerindeki krem rengi kazağın kollarını sıvayıp dışarıyı işaret etti. "Choi Baek Min. Dün gece saat on iki sularında, bu ofise arkadaşıyla birlikte giriyor. Kamera kayıtlarına bakılırsa ikisi de sarhoş." Yerdeki kırıklara basmamaya çalışarak bir adım attı pencereye doğru. "Tam bir saat sonra, arkadaşı Park Soojun yanında başka biriyle binadan ayrılıyor. Baek Min'in binadan ayrıldığı bir görüntü veya silinen bir görüntü yok. Ancak binanın içinde hiçbir şekilde izine rastlanmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Law with Passion/Seungchan
Fanfiction"Ne?" Gazeteci duyduğu şeyin şokunu üzerinden çabuk atarak ofisine giren savcının peşinden ilerledi. "Ne demek dava kapandı?!" Odaya girip savcının bileğini kavrayarak kendisine bakmasını sağladı. "Bir şey söylesene!" diye gürledi. "Uzatma." dedi...