2.5

1.2K 243 162
                                    

"Chan..."

Dakikalardır öpüşmelerinden dolayı nefessiz kalan Savcı, omuzlarından tuttuğu adamı kısık bir mırıltıyla ittiğinde Chan yavaşça çekilmişti. Gözlerinin buluşmasıyla beraber nefes nefese bakıyorlardı birbirlerine. Onun elleri Savcı'nın belini sıkıca sarmışken Seungmin'in elleri ise yakasındaydı.

Ne yapacağını bilemeyerek tekrar "Chan..." diye mırıldandı Savcı, sanki aklı başından gitmiş gibiydi, yeni yeni her şeyi idrak ediyordu. İlk öpüşmeleri değildi fakat ilk defa bu kadar yoğundu, ilk defa bu kadar duyguları açıktı. Yakasındaki ellerini çekip sanki kaybettiğini bulmuşçasına hızla boynuna sardığında gazeteci de vakit kaybetmeden sıkılaştırdı belindeki ellerini.

"Onunla görüşmeni istemiyorum." diyebildiğinde Chan zaten bunu beklediği için şaşırmadı, "Görüşmeyeceğim ama," diyerek geri çekildi. "Bana anlatacaksın, her şeyi, en başından."

"Söz." dedi Savcı, birbirlerinden uzaklaştıklarında ikisi de birkaç saniye birbirlerinden bakışlarını kaçırıp kendilerini toparlamayı beklemişler ardından da onun elini tutmuştu Chan.

İlerlemeye başladığında şaşkınlıkla "Ne yapıyorsun?" diye sordu Seungmin, aldığı cevap ise "Aşağı inelim artık." oldu. Kapıyı açıp merdivenleri indi ve asansörü çağırdı Chan, gelen ilk asansöre de binmiş, Savcı'yı yanına çekmişti. "Ne de olsa parti daha bitmedi."

"Ne parti, ne parti." diye söylenen adamla güldü ve aynı onun gibi asansör aynasına yaslanarak yan bakışla savcıya baktı. Seungmin ise elini uzatıp onun saçlarını düzeltmiş, hareketlerini ise "Dağıtmışım," diyerek açıklamıştı.

Onu belinden tutup kendine çekti Chan ve dudaklarını birleştirip ayrıldı. Seungmin kapattığı gözlerini açarken güldü. "İyi alıştın sen de."

Gazeteci güldü. "Sen de alışsan iyi edersin."

Kapılar açıldığında birleşik elleri ayrılmış, yan yana çıkmıştı asansörlerden. Lobideki kalabalığa giriş yaptıklarında birkaç göz üstlerindeydi, gazetecinin eli Savcı'nın beline dolandı ve onu masaya yönlendirdi, arkadaşları hafif bir şaşkınlıkla ikisini izlerken iki kadeh şarabı masaya bıraktı Chan.

"Beyaz?" dediğinde gülümsedi Seungmin. "Lütfen."

Kendi kadehini Chan'ın kırmızı şarap dolu olan kadehi ile tokuşturup küçük bir yudum aldığında onun aksine Chan büyük bir yudumla kadehi yarılamıştı.

"Selamlar." diyerek masum gülümsemesi ile masaya geldi Felix. "Savcı'm," diyerek Seungmin'e selam vermiş ardından da patronuna dönmüştü. "Çok güzel görüntüler yakaladım."

"Bakayım." dedi Chan direkt, Felix kamerasından ona fotoğrafları gösterirken takım elbiseleri ile masaya üç kişi ilerlemişti. Önde yürüyen Minho ve Jisung'a Hyunjin geriden eşlik ederken komiserin elleri ceplerindeydi.

Onları görünce "Changbin nerede?" diye sordu Seungmin eksikliği fark edip. Minho omuz silkti. "Sevmiyor böyle yerleri, ya evde yatıyor ya da yine bir yerlerde birilerinden bilgi öğrenmeye çalışıyor."

Onun nerede olduğunu ortamda tek bir kişi biliyordu, o da boğazını temizleyerek elindeki şaraptan bir yudum almıştı. Kadehi geri yerine bıraktı Hyunjin ve "Seungmin," diyerek Savcı'nın dikkatini kendine çekti. "Biraz konuşalım, gelsene."

Seungmin ile beraber Chan da kaşlarını çattı, "Konuşalım." cümlesinden sonra ikisi arkasını dönerek lobiden otel bahçesine çıktıklarında Chan da Felix'in gösterdiği fotoğraflara bakmaya dönmüştü.

Bahçeye göz attı Hyunjin ardından da ciddi bir yüz ifadesiyle direkt Savcı'ya döndü. "Son zamanlarda tehdit mesajları alıyor musun?"

Asla böyle bir şeyi beklemeyen Seungmin şaşkınca "Ne?" demiş ve hemen eklemişti. "Bu nereden çıktı?"

Law with Passion/SeungchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin