Savcı ve gazeteci hastaneye sevk edilirken Seungmin sadece eve geçmek istemişti, kafasını koyup saatlerce uyumak istiyordu. Arkadaşlarına yaptırdığı ısrarla eve gelirken Jisung onun duş almasına yardımcı olup yatağına yatırmış, Seungmin ise onu zorla gönderip kapıyı ardından kapatarak uyumuştu.
Birkaç saatin sonunda gözlerini açtığında çektiği ağrılar yüzünden istemsizce yüzü buruştu, aklı Chan'daydı. En son kollarında bayılmış ambulansa kadar kendisi de dayanabilmişti. Elini yatağa bastırıp zorlukla oturur pozisyona geldi ve telefonuna uzandı.
Şifreyi girmişti ki bir anda evin içinde yankılanan zil sesi onu durdurdu. Saat gece yarısını çoktan geçiyordu, adamlar yakalansa da Seungmin içindeki korkuya engel olamadan silahını aldı eline.
Kapıya doğru ilerlemiş, delikten bakıp kimin geldiğini görmüştü. Lensin diğer ucundaki tanıdık bedenle anında içi rahatlarken hızla uzanıp kapıyı açtı "Chan!" diyerek ve endişeyle kollarını boynuna sardı sıkıca.
Anında kendisine de sarılan gazeteci ile gözlerini kapatmış "İyisin," diye mırıldanmıştı. Eli kolu bağlı bir şekilde o fabrikada kalmak gerçekten bir an sona yaklaştığını düşündürmüştü ve o anın etkisini bir süre de atlatacağını sanmıyordu.
Seungmin parmak uçlarından yükselmiş, sıkıca Chan'a sarılırken uzun bir süre sonra ayrıldıkları zaman "Burada olduğumu nereden bildin?" diyerek yüzüne baktı, kapıyı kapattı gazeteci arkasından. "Tahmin ettim. Hastaneleri sevmiyorsun." Savcı'ya baktı. "Bu halde bile."
Sonra silahı fark etti, elini uzatıp usulca silahı Savcı'nın elinden almış, Seungmin itiraz etmemişti. "Korkma," diye konuştu büyük olan. Silahı salonda bir köşeye bırakıp dikkatlice tutarak Seungmin'in de oturmasına yardımcı oldu. "Hepsi yakalandı. Davaya da ikinci bir savcı atandı, o bakacak."
Seungmin rahatlayarak kafa salladı, bu halde bu dava ile ne kadar istese de uğraşamazdı. Yavaşça elini uzatıp Chan'ın yanağına koymuş, morluk dolu yüzüne bakmıştı. "Keşke dinlenseydin."
Ona baktı Chan. "İçim seni görmeden rahat etmezdi."
Seungmin de onun gibi dürüst oldu. "Ben de seni arayacaktım."
Bu cümleleri ikisinin de bir an sessizliğe bürünmesine sebep olurken gazeteci bu hale nasıl geldiklerini sorguluyordu sonra vazgeçti. "Gel buraya," diyerek uzanıp bir anda savcıyı kolları arasına aldı.
"Yetişemeyeceğim sandım." diye mırıldandı gözlerini kapatırken. Parmakları Seungmin'in sarı saçlarını usul usul okşadığı sırada Seungmin de boynuna sarılmıştı. İhtiyaçla mırıldandı. "Kapatabilir miyiz bu konuyu şimdilik? Sadece şu ana odaklanalım."
Chan reddetmedi, sadece susup saçlarını okşamış, geri çekilmişti. "İlaçların var mı?"
"Var," dedi Seungmin. "Odamda. Onları sürecektim."
"Bekle."
Ayaklanan gazeteci yatak odasına ilerleyip gözden kaybolduğunda Seungmin de onun montunu tutup kenara almış, acıyan karnına atmıştı elini. Bang Chan da eve geçmiş, üstünü değiştirmiş, eşofmanları ile gelmişti buraya.
Birkaç saniye sonra elinde torba ile geri döndü Chan, üstünde her zamanki şortlu takımlarından siyah giyinen Savcı'ya kısa bir bakış atıp yanına oturdu ve torbadaki ilaçları döktü.
Bir sürü krem birkaç tane de hap vardı. "Şu," dedi Seungmin. "Morluklar için, şu da ağrı kesici olan. Onu açar mısın? Karnım çok acıyor."
"Yaralarını aç, ben süreceğim."
Chan'ın dudaklarından çıkan cümle ile Seungmin'in gözleri ona gitti, birkaç saniye konuşamamış ama reddetmemişti de. Chan parmak uçlarına sıktığı kremi önce uzanıp onun yüzüne dağıttı yavaşça, acıtmaktan korkar bir şekilde Savcı'nın yüzündeki kızarık ve morluklara sürerken içi gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Law with Passion/Seungchan
Fanfiction"Ne?" Gazeteci duyduğu şeyin şokunu üzerinden çabuk atarak ofisine giren savcının peşinden ilerledi. "Ne demek dava kapandı?!" Odaya girip savcının bileğini kavrayarak kendisine bakmasını sağladı. "Bir şey söylesene!" diye gürledi. "Uzatma." dedi...