325 oy, 525 yorum
***
Sigara ve içki kokuları, insanlardan yükselen kahkaha ve daha farklı sesler, öyle bir ortamdalardı ki Seungmin dikkatini toparlamakta zorlanıyordu. Başını eğmiş, kaşlarını çatmış düşünürken kafasını kaldırıp Chan'a baktı.
"Tüm şiddet suçları birimi ile hareket etmeliyiz bundan sonra," diye konuştu. "Olay sadece cinayet olmaktan çıkıyor."
Gazeteci gözlerini etrafta gezdirdi, her seferinde nasıl daha büyük bir şey olabilir diyor ve hayat karşısına inadına daha büyük bir şey çıkarıyordu. Kendilerine yaklaşan kadını görmeleriyle beraber Savcı'nın belini sıktığında mesajı alan Seungmin onun gömleğinin önünü önce hafifçe çekip kapatmış ardından da tek kolunu boynuna sararak "Ne içersiniz beyler?" diyen kadına dönmüştü.
Yüzüne küçük bir sırıtma yerleştirdi ve kapıda gördüğü şişeleri gözünün önüne getirirken kadına onların ismini vermiş ardından da gazeteciye dönmüştü, Chan kendisine bu kadar yakından gülümseyerek bakan savcı ile yüz ifadesini stabil tutmaya çalışırken "Sana uyar mı?" demişti Seungmin.
İçip içmeyeceklerini bilse de kafa salladı. "Fark etmez bana." Dudakları, Seungmin'in çene hattına sürtündü. "Bebeğim."
Seungmin aynı sırıtma ile kadına döndü. "Bize iki tane onlardan olsun."
Kadın yanlarından ayrılınca hızlanan kalbini görmezden gelerek derin bir nefes vermiş, "İçeriye de göz atmamız lazım," deyip ayaklanmıştı. "Kadını oyala," dedi gazeteciye bakarak. Gömleğinin düğmeleri açık olduğu için bir an dikkati gövdesine kaysa da tekrar gözlerine odaklandı. "Biraz göz atacağım."
"Hey." Chan hızla onu bileğinden yakaladı. "Tek gitme, bekle, beraber bakarız."
Elini çekti. "Hallederim, birimiz kadını oyalasın."
Bu Savcı'nın hep başına buyruk hareket ettiğini bildiği için küfür etmek istese de bir şey demedi gazeteci, Seungmin de arkasını dönüp kalabalığa karışmış, ilerlemeye başlamıştı. Balıkçı restoranının tam aksi yönünde, girdiğinden beri dikkatini çeken koridora ilerlemeye başlamış, bu sırada da saçlarını dağıtmıştı.
Önce tuvalete girip boş olmasından yararlanarak aynanın karşısına geçmiş, telefonunu çıkarıp ekip arkadaşlarına hızlı bir mesajla ne yapmaları gerektiğini anlatıp özet çekmişti. Telefonu geri cebine atıp tuvaletten çıktı.
Koridor birbirlerini yiyen insanlarla doluydu, yüzünü buruşturmamak için ekstra bir çaba sart etmiş, kapalı kapılara bakmıştı. L koridor boyunca ilerledi, en sonda bir merdiven dikkatini çekerken merdivenden çıkan takım elbiseli adamı gördüğü gibi geri çekilmiş, adam merdivenin başındaki görevli ile konuşup yürümeye başlamıştı.
Seungmin hızla önüne gelen ilk kapıyı açtı, içeri girmiş girdiği gibi gördüğü görüntü ile "Pardon!" diyerek çıkmıştı. Derin bir nefes verip yanından geçip giden adamın arkasından ilerledi, adam kalabalığa girmiş ve hemen onların yan masasına oturmuştu.
Savcı bir şeyler olduğunu çoktan fark etmişti, gözleri kendi masalarına gittiği gibi Chan'ın yanında eli onun gömleğinde olan bir kadın görürken kaşları çatıldı. Gazetecinin o gittikten sonra kapattığı gömleğinin düğmelerini açıyor, Chan da onu göndermeye çalışıyordu.
Adımları o tarafa ilerledi, eğilip gömleğin üstündeki kadının elini tuttu ve gazeteci ile arasına girdi. Gülümsedi. "Burası senin yerin değil tatlım." Elini tutup uzaklaştırmış, oturmak için hamle yapmıştı ki kadın elini onun yakasına attı. "Üçümüz beraber de takılabiliriz aslında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Law with Passion/Seungchan
Fanfiction"Ne?" Gazeteci duyduğu şeyin şokunu üzerinden çabuk atarak ofisine giren savcının peşinden ilerledi. "Ne demek dava kapandı?!" Odaya girip savcının bileğini kavrayarak kendisine bakmasını sağladı. "Bir şey söylesene!" diye gürledi. "Uzatma." dedi...