♪♪♪ fable - a now
Düzenlendi
※※※
Nihayet şehre varmıştı.
Her şey daha dün bıraktığı gibi aynıydı, hiçbir şey değişmemişti. Bazı mağazalar iyi planlanmış pazarlamama taktikleri sebebiyle tıklım tıklım doluyken bazıları da sinek avlıyor, yanından geçtiği araçlar sanki aynı günü bin defa yaşamış gibi bıkkın insanlar tarafından sürülüyor, kimi çocuklar uyku mahmuru ebeveynlerinin elinden tutmuş okula giderken kimileri de ebeveynlerinin aksine oldukça cıvıl cıvıl hoplaya zıplaya ilerliyordu. Ancak herkeste eşi benzeri görülmemiş bir telaş hakimdi.
Aylin aracın içinin bir anda normalden daha sıcak olduğunu hissedip camı açtı ve içeriye hiç değişmeyen o soğuk havayla birlikte dışarının bitmek bilmeyen gürültüsü de doluştu. İç çekti. Gerçekten de çok sıkılmıştı. Araba sürmekten hiç haz etmiyordu. Üstüne üstlük trafik de kilitlenmiş, öndeki arabalar gram ilerlemiyordu. Bıkkınlıkla, direksiyona işaret parmağının tırnağı ile belli bir ritimde vurmaya başladı, giderek daha da hızlı vurdu. Tam bu sırada trafiğin bu durumunu fırsat bilen bir baba-kız aracın önünden karşıya geçti. Küçük kız belli ki yeni okuma yazma öğreniyordu ve gördüğü bütün dükkanların tabelalarını babasına işaret edip bir şeyler söylüyor, hoplaya zıplaya ilerliyor ve çok mutlu gözüküyordu. Ancak okuma yazma öğrendikten sonra bu kadar da mutlu olamayacaktı bir daha. Çünkü hükümet okuma yazmayı ve belli birkaç temel bilgiyi öğrenmiş çocukları ailelerinden alıyor ve kendi "Doğru Amaç ve Sosyal Gelecek Okulları"nda eğitiyordu. Çocuklar o okulda ne yaşadıysa o renkli kişiliklerini kaybediyor ve tek bir fabrikadan çıkmış eşyalarmışçasına kendi öz benliklerini yitiriyor ve bir daha da aileleri ile görüşmüyordu. Çünkü artık aileleri yalnızca hükümet oluyor, bağlılıklarını yalnızca hükümete sunuyorlardı.
Tüm bunları toplumun iyiliği için olduğunu söylense de gerçek aslında çok farklıydı. Hükümet, ülkeler arası çıkabilecek bir savaş için kendine yıllar sonra meyvesini verecek bir ordu oluşturuyordu.
Ancak hükümetin bu sistemini kıran bazı insanlar da elbette vardı. Onlardan biri de Aylin'di. Ailesinin serveti onu D.A.S.G.O'ya gitmekten kurtarmıştı. Bunun için ebeveynlerine ne kadar teşekkür etse azdı. Lakin Aylin dışında hükümetin okuluna gitmemiş kimse yoktu. Sistemi kıranlar yalnızca çelik gibi iradeye sahiptiler ve bu sayede korunmuştular. Zihinlerini işgal etmeye çalışan tüm düşüncelerden olabildiğince uzak durmayı başarmış ve dünyanın aslında herkesin düşündüğünün aksine insanlığın yanında olmadığını öğrenmişlerdi. Tabii tüm bu farkındalık onları her özgür ve akıllı insanın yapacağı gibi bir şeyleri değiştirmek için çaba sarf etmeye itmişti. İşte bundan dolayı oluşmuştu aslında Süveyda ve Vaveyla. Birbirlerine karşı olmalarının sebebiyse Süveydanın tıpkı mevcut hükümet gibi ancak yalnızca kendilerinin başında olduğu bir hükümet istemesiydi. Vaveylaysa tüm bu düzeni değiştirmek istiyordu. Kişileri değil, tüm sistemi.
Her şey hükümetten doğmuş, gelişmiş ve olgunlaşmıştı.
Trafik yeniden çözüldü ve Aylin Vaveylaya yaklaştığından çevrede boş bir otopark arayışına girdi. Lakin baktığı üç otopark da doluydu. Çünkü bugün "Doğruluk Tiyatrosu ve Adalet Operası"nın ve "Vazıh Bayramı"nın ilk günüydü. Bayram bu gece, burada, başkentte başlıyor ve birbirini takip eden diğer yedi gece boyunca da devam ediyordu. İlk gece bayramın başladığını bildiren boru üflenip etkinlikler başladıktan sonraki altı gündüz vaktinde tiyatro ve opera düzenleniyordu. Bayramın son gecesinde de eğer hükümete karşı gelen biri varsa hükümet binasının önünde halka açık bir şekilde idam ediliyor, yoksa hükümet lideri yetimhanelerdeki daha okuma yazma öğretilmemiş, D.A.S.G.O'ya gönderilmemiş, bir çocuğu özel olarak himayesi altına alıyordu.
Bayramın ilk günü olmasından dolayı her yer tıka basa insan kaynıyordu. Ancak Aylin zor da olsa bir park yeri bulmayı başardı ve on dakikalık yürümeden sonra, dikkat çekmeyecek bir yerde durdu ve önce araba sürerken indirdiği pelerininin kapüşonunu başına geçirdi, sonra da üzerine fötr şapkasını taktı ve köşeyi dönüp Vaveylanın merkez üssünün altında bulunduğu markete girdi. Burası beyaz ve koyu yeşil renkler ile döşenmiş, rafları kımızı renklerde olan her köşe başında bulabileceğiniz dükkanlara benziyordu. Fakat sadece benziyordu. Onlar gibi değildi. Normal bir market gibi sivillere satış yapsa da Vaveyla gelir sağlıyordu.
Aylin kendinden emin adımlarla müşterilerin arasından sıyrılıp depoya girdi. İçeride boyanma ihtiyacı duyulmamış gri beton duvarlar, bir asansör ve raflara dizilmeyi bekleyen çeşit çeşit renkli paketleri olan yiyecek ve içecekler vardı. Ürünlerin kolilerinden asansöre giden bir yol oluşturulmuştu.
Aylin yoldan geçip asansöre bindi ve asansördeki ekrana içeri girebilmek için olan şifreyi yani "43085**22*14780*97853*243568*0*09876" girdi ve kurşun geçirmez çelikten kapılar kapanıp asansör aşağı indi.
Kapılar geri açıldığında tamamen siyahın tonlarında dekore edilmiş duvarları camdan olan bir sürü oda görüş alanına girdi. Ancak yalnızca sadece iki oda camdan değil, betondandı. Bunlardan biri Başkan'ın kendisine özel olan ve Aylin'in pek meymenetsiz bulduğu ofisi, diğeri de neredeyse asansörün dibinde bulunan seslerinin anlaşılmaması için maske ve ses değiştirme cihazlarını taktıkları tek kamerasız odaydı.
Aylin hızlıca, maske taktıkları odaya gitti. Odanın içinde yalnızca gri, kurşun geçirmez ve az bir şeyin sığabileceği büyüklükte, her birinin üzerinde üyelerinin lakaplarının yanında şifre girmek için paneller olan gri dolaplar vardı.
Aylin üzerinde Şapkacı yazan dolabı bulup açtı. Burada herkesin lakabını Başkan vermişti, kendisininki dışında. Çünkü Aylin'e lakabını halk vermişti. Öldürdüğü insanların başına yüzlerini kapatacak şekilde siyah bir fötr şapka, iki ellerini birleştirip karınlarının üzerine de canlı ancak solmaya yüz tutmuş bir gül bırakıyordu. İşte bu yüzden Aylin halkın ilgisini diğerler herkese göre daha çok çekmiş ve Şapkacı olarak anılmaya başlanmıştı.
Gülün de şapkanın da onun için anlamı büyüktü.
Aylin, Şapkacı ile mükemmel bir düzen kurmuştu. Tek bir hareketi, tek bir davranışı her şeyin başına geçmesi için yeterliydi. Ama o, merkezden doğmuş sistemi yine merkezden çökertmek istiyordu.
※※※
Bu bölüm evren hakkında önemli bilgiler içerdiği için sevdiğim bir bölüm. Daha çok olaylardan ziyade bilgi veriyor bize. Bu yüzden yazması zordu ancak başarıyla bunu da hallettim (:
Bu bölüme kadar daha çok bilgi ağırlıklı ilerlemişti ancak bu bölümden sonra olaylar karışmaya başlayacak ve on sekiz bölümün on sekizi de düzenlediğinde aklımdaki senaryoya hız kesmeden devam edeceğim.
Başlangıç bölümlerinin kısa olduğunu biliyorum ama akışı bozmamak için mecbur bu şekilde olmalı.
Haftada bir en kötü bazen iki haftada bir yeni düzenlenmiş bir bölüm yayınlayacağım.
İyi Günler Dilerim, Bir Sonraki Bölümde Görüşünceye Dek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zekanın Savaşı
Science FictionDünyanın en zengin varisi olan Aylin'in hakkında kimse hiçbir şey bilmiyordur. Kendisini herkesten gizler, bir tek öldürdükleri onun kim olduğunu bilir. Mesafeli, katı, zeki ve kontrolcü biridir. Belki de hayat omuzlarındaki yükü indirmediği için. K...