5. Bölüm: Planlar

128 6 0
                                    


♪ I was only temporary (Slowed + Reverb) - my head is empty

Düzenlendi

※※※

Başkan'ın Vaveyla ve Süveyda arasındaki savaşın sona ermesinin bu göreve bağlı olduğunu söylemesinden sonra tüm Kuzgunlar aralarındaki kişisel sorunları bir kenara atmış ve planlarını oluşturmak için ofisteki tüm şehrin olduğu minyatür haritada kafa kafaya verip saatlerce düşünmüşlerdi. Arada bir Başkan ofisinden çıkıyor ve daha çok dosya ve evrakla geri dönüyordu. Bunlara rağmen kendilerini yüzde yüz zafere götürecek bir plan bulamamıştı daha kimse. Şapkacı dışında. Planlar onun için olası geleceğin üzerindeki teorilerdi ve kusursuz olamazdı. Boşluklar, her bir bireyin inisiyatifine bırakılması gereken delikler ve kişinin becerisine bağlı tümsekler olmalıydı. Bu yüzden onların aksine hiçbir zaman olamayacak kusursuz bir plan bulmamış, insanları kendilerine sezdirmeden yönlendirebileceği bir plan bulmuştu.

Şapkacı bir savaşın içine girmişti ama yandaşlarına güvenmiyordu. Onlara siper olmak için önlerine geçtiği anda arkasından vuracak kadar kurnaz ama önceliklerinin duyguları olacak kadar da aptal olduklarını pekala biliyordu. Bu yüzden kendi planını körü körüne anlatmayacak kadar bilinci yerindeydi.

Diğer Kuzgunlar'ın planlarının nasıl olması gerektiği hakkındaki tartışmalarını dinlerken sessizce oturup arkasına yaslandığı koltuktan kalkıp haritanın önüne geldi. "Verir misin?" Kılıç'ın elindeki uzun ince çubuğu işaret etti. Kılıç başını sallayarak çubuğu Aylin'e uzatıp masadan birkaç adım geri çekildi. Aylin bu hareketine başıyla teşekkür edip planını sakince ve bazı noktalarını atlayarak tüm Kuzgunlara ve Başkan'a anlattı. Planı basitti, karşı tarafın ihtimal veremeyeceği kadar basit. Ama işe yarar.

Aylin'in anlatması bittiğinde herkes bu plana hem fikir oldu ve yalnızca yarım saat sonra planın üzerine yapılan eklemelerle her şey tamamlandı. "Şimdi gidip biraz dinlenin, akşam saat yedide gecikmeden burada olmanızı bekliyorum." Başkan'ın sesinde keskin ve buranın yöneticisinin kim olduğunu hatırlatan bir otorite seziliyordu. Aylin anladığını belli etmek adına hafifçe kafasını salladı ve başı daima dik bir şekilde odadan çıktı, arkasından da diğer Kuzgunlar geldi.

Saatin akşam yedi olmasına daha dokuz saat vardı. Aylin' in eve gidip düşünmesi, doğru düzgün bir yemek yemesi, planını tekrar gözden geçirip hazırlanması gerekiyordu ki yol gidiş geliş toplamda dört saatini alacaktı ve tüm bunları yapabilmesi için beş saati kalacaktı. Ama her şeyden önce yapması gereken bir şey vardı. Kargalardan biriyle görüşmesi gerekiyordu.

Görüşmesi gereken Kargayı bulmak için aşağı kata inen merdivenlere yönelmişti ki arkasından birinin kolunu tutmasıyla olduğu yerde kaldı. Kimin onu tuttuğunu, buna cüret ettiğini, görebilmek için arkasına döndüğünde Nota'nın sert ve uyarıcı bakışlarıyla kesişti gözleri. "Sakın plana ters bir şey yapma, gözüm üzerinde." Gözlerinden ve sesinden ölüm akıyordu Nota'nın. Ama Şapkacı'nın gözlerinde ölümden fazlası vardı. Saf, katıksız bir öfke ve onu yerin binlerce metre altına gömebilecekmiş gibi etrafa nefret ve uyarı saçan bakışları Nota'nın karanlık bir okyanusu andıran mavi gözlerine kilitlenmişti.

"Sakın, bana dokunmaya cüret etme." Sesinde insanı dehşete düşürecek tehlikeli bir dinginlik vardı. Büyük tufanlardan önce olan sakinliğe bürünmüştü. Her yeri yutan, bir tek kendisi kalana kadar önüne geleni yerle bir eden tufan.

Nota'nın hâlâ kolunu tutan eline bakıp diğer elinin tersiyle iterek kolunu kurtardı. Nota da kendisinin sınırları zorladığını bildiğinden Aylin'in elini tutup küstahça indirmesine ses etmeden ama özür de dilemeden Şapkacı'nın merdivenlerden aşağı inmesine göz yumdu.

Zekanın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin