33. Bölüm

669 137 32
                                    

Sürpriiizzz!

Yorumlarınızı bekliyorum!

Keyifli okumalar!

***

Kaç dakikadır ben bu ekrana bakıyorum bilmiyorum. Odaya adım attığımdan beri ne telefonlar susuyor ne de gelen giden eksik oluyor. Büyük bir koşuşturma var. Ders kaydını yapamayanlar, yatay geçişle gelenler, yandal programı ders seçiminde sorun yaşayanlar, Meryem'in Turizm Fakültesi yerine Ürgüp Meslek Yüksekokulundaki derslere girmek istemesi, Miray'ın da Turizm Fakültesine gitmek istemesi ile beraberinde gelen ders programı güncellemesi sorunu ve bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de sırayla ablamlar arıyorlar.... 

Arkama bakmadan kaçıp gidesim var. 

Ay yok kaçamam. Kaçmak da istemiyorum, çünkü tam karşımda oturan bu renkli kızlar ordusuna karşı birinin surat asması, oflaması poflaması ve ilk fırsatta laf sokması falan gerekiyor. Bu ulvi görevi seve seve ben yapmak istiyorum, hatta yapmaya başladım bile. Karşımda oturan Kou'yu kızlardan dolayı neredeyse göremeyeceğim. Resmen etten duvar örüp sıkıştırdılar. Hayır bir de saçma saçma sorular soruyorlar. Bir anda hakır hakır gülüyorlar. Kou kibarlığından bir şey de diyemiyor. 

Ay yine telefon çalıyor. 

"Aylin Hanım tekrar merhabalar."

Sesten dolayı ahizeyi kulağıma bastırsam da arkadan gürültücü topluluğun sesi baskın geliyordu.

"Sensee- İchiban suki na manga wa nan desu ka?*" (Hocaam en sevdiğiniz manga- çizgi roman hangisi?)

"Merhaba, Arzu Hanım sizsiniz değil mi?"

"Manga desu ne..." (Manga  olarak...)

"Öğrenci işlerinden Cemal ben, Aylin Hocam."

E yuh yani, Cemal ve Arzu ne alaka?

"Narutotte, yonda koto ga aru?" (Naruto'yu okudunuz mu?)

"Çok pardon Cemal Bey, çok yoğun burası duyamadım."

"Mochiron desu yo." (Tabi ki)

"Sorun değil Aylin Hocam. Birinci sınıflardan Melek Özdemir isimli öğrenciyi size yönlendirdim, danışmanı Miray Hoca ancak kendisine ulaşamıyorum. Sanırım yanlış seçmeli dersleri seçmiş ve  onaylanmış."

"Dorama wa? Dorama ga suki?" (Dizi? Dizi sever misin?)

"Ah, öyle mi?  Miray Hoca, Ali Hoca ile birlikte rektörlüğe gittiler. Hemen ilgileneceğim. Çok teşekkürler bilgilendirdiğiniz için."

"Kou Sensee, itsu made kocchi ni iru?" (Kou Hocaaam ne zamana kadar buradasınız?)

"Rica ederim, kolay gelsin."

Cemal Bey'e cevap bile vermeden telefonu kapattım.

Kou Sensee mi dedi o? KOU mu! 

Benim ona Kou demem kaç ayımı aldı! Sen nasıll-!

Dayanamayıp seslenerek gürültüyü bastırdım.
"ARKADAŞLAR!!"

Herkes dehşetle bana döndü.

Hak ettiniz, bakmayın öyle.

En sahte gülümsemem ve en gıcık ti ses tonumla altını çizerek "Mi-ya-za-ki- senseiye olan ilginizi anlıyorum," dedim ve hızımı kesmeden devam ettim. "Ancak gördüğünüz üzere çok yoğunuz ve maalesef bu durumunuz şu an işlerimizi aksatıyor. Eminim Mi-ya-za-ki senseinin de yapması gereken işler var ve inceliğinden ötürü sizi kırmak istemiyor. Ayrıca hocanıza karşı hitap ederken kibar dil kullanmaya özen gösterirseniz sevinirim. Japoncada bu ayrımın ne kadar önemli olduğunu hepinizin bildiğini biliyorum, ancak yeniden hatırlatmak istedim. Hocanız araştırma için burada, ona karşı kibar davranmak isteriz değil mi?" Gıcık gıcık sırıtarak gözlerimi kırpıştırdım.

KintsugiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin