Sürpriiizz!🎊🎊
Kou ve Kim hayranlarını böyle alalım😁
Yorumlarınızı merakla bekliyorum🧐
Keyifli okumalar🎈
Kou'dan
Büyük kırık parçayı yapışkanlı kısma dikkatlice yerleştirdikten sonra diğer parçalara yapışması için sıkıca tuttum. Boynumu rahatlatmak için başımı geriye doğru kaldırdım. Sanırım boynum tutulacak. Başımı dikkatlice normal pozisyonuna getirirken duvardaki panoda asılı olan onun yazdığı haikuyu gördüm.
"Yazın sıcağı
Beklenmedik arkadaş
Neşeli koku
Aylin"
Aylin, Türkçe bir isim. Ayın etrafındaki ışık çemberi anlamına geliyormuş. Aylin ismini ilk duyduğumda Ai (愛) aşkı anımsattı, Rin (林)ise ormanı. Her iki dildeki anlamını taşıyor. O hep parlıyor, kendinin farkında olmadan aydınlatıyor. Gözlerinin yeşilliği ormanı, doğallığı yansıtıyor. Ai ise bendeki ruh halinin sebebi.
Safranbolu'daki düğünden beri Ayrin'in eşsiz dünyasına daldım. Her şeyin aslını gördüm. Bütün davranışlarının ardındaki inceliği; sevgisini gördüm.
Sevdiklerine verdiği değerin neden kimse farkına varmıyor? Herkes Aylin'i seviyor ama kimse Aylin'in doğum gününü kutlamıyor. O herkese yardım ediyor ama kendi işini kendi yapıyor. Hayatındaki sorunları kimsenin haberi olmadan kendi çözmeye çalışıyor. O bu kadar güçlüyken kimse nasıl onun farkında değil? Ne kadar yorulduğunu nasıl göremiyorlar?
Hayranlık mı bu?
Bu kadar parlak bir ışığa hayran olunur.
Isıtıyor, bazen yakıyor.
Zaman kavramını yok ediyor.
Bu olağanüstülüklere rağmen onun yanında evimde gibiyim.
Biz birlikte olmalıyız, böyle hissediyorum.
Onunla olan her şey o kadar doğal ve kolay ki. Konuşmadan konuşup anlaşabiliyoruz. Miray ya da Kim ile olan sessiz muhabbetlerle aynı değil. İkimize özel bir dilimiz var. İkimiz de bunun farkındayız. İkimiz de birbirimizin ne hissettiğini biliyoruz.
O günden sonra kalbim onun değerli varlığını hissetti. Sonrası benim kontrolümden çıktı, her şey yerine oturdu. Zaten olan bir şeyi görmem için gözümü açmam gerekiyormuş sadece. Onun ışığını gördükten sonra gözüm öyle bir kamaştı ki başka ışıklar anlamını kaybetti.
O gece telaşlanıp iyi miyim diye beni görmek istemesi, kek yapması, doğum günüme pijamalarıyla gelmesi, hediye alması, haiku yazması... Hepsini benim için yapması. Bunları yaparken mütevazılığı, eğlenceli ama gururlu duruşu, çabası, ince ruhu...
Bütün bunları görmemek ve etkilenmemek için tam anlamıyla kör olmak gerekir.
En başa dönüp baktığımda, onu ilk Miray'la görüntülü konuşmamız sırasında görmüştüm. O an ilk dikkatimi çeken gözleri olmuştu, ne kadar güzel gözleri var demiştim. İlk mailindeki eğlenceli hallerine rağmen çok ciddi duruşu ilgimi çekmişti. Herkese samimi davranıp ısrarla benimle resmi konuşması beni düşündürmüştü. Onun nedeni de benmişim.
Asıl ilgimi çeken şey, Miray'ı mutlulukla izlediğimi bir tek onun farkına varmasıydı. Miray bile bunun farkında değildi, ben de. Arkadaşını korumak için beni tehdit olarak görmesi bile onun sevgisini ve bağlılığını gösteriyor. Benim bakışlarımın farkına varmış olması da benim ilgimi çekti. Sonra bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de gülüşü işin içine girdi. Sabahları tez, makale bahanesiyle ettiğimiz tatlı sohbetler, tadını tarif edemeyeceğim kahveler... Artık bir sonraki aşamaya geçmek istiyorum. Bu kadarı yeterli gelmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kintsugi
RomanceKusurları güzelleştiren Japon yaşam felsefesi Wabi-Sabi'ye dayanan, kırık parçaların altın tozuyla birleştirilerek onarılması sanatına Kintsugi denir. Hayal kırıklıkları, yenilen kazıklar, kıymet bilmeyen arkadaşlar, bencil ve acımasız yakınlar, ka...