Sürpriiiiiiizz!
Yorumlarınızı bekliyorum! 🤗🎈
Ya sen ne mübarek bir insansın Koukun!* Beni illet fosil Sıla'dan kurtardın. Kadın bana nasıl sevgi dolu bakıyor, gözlerime inanamıyorum! Yüzyıllardır onu böyle pıtırcık görmemiştim, hatta gülümsediğini bile görmemiştim. (*-kun eki Japoncada genç erkekler ve ya erkek çocuklar için kullanılıp samimiyet ifade eder.)
Sıla Hoca'nın koyu kahve gözleri hızlı hızlı ekranı inceleyip ince dudakları sevinçten iyice incelerek kulaklarına kadar varmışken, siyah uzun saçlarını savurarak yanı başında oturan bana doğru döndü.
O gür saçları gözüme giriyordu az kalsın. 50 yaşında bu kadar saçı nereden buluyor, benim o kadar saçım yok. Şu nadide anı mahvetmemek için gülümsemek zorundaydım, yoksa o saçları yolup onlardan kazak örmeyi ben de çok isterdim.
Sırf danışmanım olduğu için boş bir kızgınlık değildi bu. Çalışmamızla ilgili olmadığı halde kendi özel işini bana yaptırıyordu. Bu özel ricasını yerine getirmezsem işlerimi dolaylı yollardan uzatacağını ima etti. Evet, o gür aslan yelesi saçlardan çok güzel kazak olur kesinlikle!
"Aylinciğim, ne kadar sevindim anlatamam. Birlikte çok güzel işler başaracağımıza inanıyorum cınım."
Ya az bi' git Allah aşkına... Yeme beni, bulamasaydım kim bilir ne taşlar koyardın önüme cınım demeyi ben de isterdim ancak içinde bulunduğum hiyerarşik sistem beni yaşatmaz. O yüzden uslu bir doktora öğrencisi olup "Ben de Sıla Hocam." dedim tatlış tatlış.
İnce dudakları bir anda büzüşerek ciddileşti.
"O halde sana göndereceğim maildeki soruları cevaplamanı ve diğer kaynakları da bulmanı rica edeceğim."Oldu cınım! Biz de burada ameleyiz!
"Elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz Hocam."
Hiç mutlu değilim şu an...
"Ben de öyle düşünmüştüm cınım." dedi bıyık altından gülümseyerek. "Yardımcı olan arkadaşın Osaka Üniversitesi'ndeydi değil mi?"
"Evet Hocam, bir arkadaşım vasıtasıyla kendisine ula-"
Sözümü keserek "Aslında fena olmaz, çok daha güzel işler çıkabilir." diye mırıldandı.
Kim bilir ne düşünüyor?
Doktoradan sonra basıp gideceğim Japonyalara. Bu zamana kadar gidememem hata zaten. Bu da bahanem olur işte."Ekleyeceğiniz başka bir şey yoksa ben düzenlemelere başlamak istiyorum Hocam?"
Minik minik kanjilerle dolu ekranı kalp dolu gözlerle incelemeye devam ederken bana sadece "Kolay gelsin." demekle yetindi.
Sağol cınım.
Odadan çıkıp kütüphaneye doğru ilerlerken yalandan sırıtmama gerek yoktu artık.
Bir ton düzenlemeyi de ekledi Kraliçem. Ben hangi biriyle uğraşayım; Tez mi düzenleyeyim, makale mi yazayım, şahsına özel amelelik mi yapayım...
Zaten hala amacıma ulaşmış değilim o malum konuda... Evet, o hala aklımda!
Bence benim bir sorunum var, bana her gülene kapılıp gidiyorum. Bir diğer sorun da şu; bana herkes hep gülüyor. Tuna gibi gözüme kestirdiklerimin bana ne için güldüklerini ayırt edemiyorum. Yani o yaramaz fakat bir o kadar da çekici olan gülüş "Gık desen sonsuza dek gülerim, mesajını aldım güzelim" gülüşü mü, yoksa "Başkan, çok kral adamsın! Altıma edecektim gülmekten" gülüşü mü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kintsugi
RomanceKusurları güzelleştiren Japon yaşam felsefesi Wabi-Sabi'ye dayanan, kırık parçaların altın tozuyla birleştirilerek onarılması sanatına Kintsugi denir. Hayal kırıklıkları, yenilen kazıklar, kıymet bilmeyen arkadaşlar, bencil ve acımasız yakınlar, ka...