Herkese merhaba!!🎈
Her yayın haftasında benimle birlikte merakla bölümü beklediğinizi hayal ediyorum, ancak bu bölümü en başından beri daha büyük bir merakla beklediğinizi biliyorum. Umarım keyif alarak okursunuz.Bu bölüm Kou'dan.... 🙃
Keyifli okumalar!🎈
***
Kou'dan...
"Hadi git artık."
"O zaman sen beni uğurlamış olursun."
"Beni uğurlamak için buraya kadar geldin zaten. Hem evde bir sürü işin var, onları tek başına ancak yaparsın."
"Di mi? Evde çok işim var... Benden önceki arkadaş evi berbat bırakmış. Bir haftada ancak yapabilirim."
"Kou!... Aşk olsun! Dün her yeri topladım! Hem sen kendin istedin ben çıktıktan sonra benim evime taşınmayı!"
"Dikkat et kendine..."
"Asıl sen dikkat et kendine! Aklım burada kalacak..."
"Bir de ağlarsan çok güzel olacak Miray! Sen böyle davranırsan benim aklım da sende kalacak! Ben çocuk muyum? "
"Ben çocuk muyum!? Senin aklın neden bende kalıyor?!"
"Sen yeni bir düzene başlıyorsun. Benim hayatımda bir değişiklik olmayacak."
"Beni özlemeyecek misin?"
"Şöyle sorular sorma lütfen. Sen hayalini gerçekleştiriyorsun, mezun olduğun üniversitede akademisyen olarak işe başlıyorsun. Senin adına seviniyorum."
"Bunları ben de biliyorum ama şu an senin kadar gerçekçi olamıyorum."
"Hayaline gidiyorsun, gerçek olan bu Miray."
"Bir kez daha sarılabilir miyim?"
"Ağlamak yok ama?"
"Tamam!"
Karşımda gördüğüm manzara beni 5 ay öncesine Kansai Havalimanı giden yolcu peronuna götürdü. Bütün sesler durdu ve sadece o gün konuştuklarımız kulağımda yankılandı. Osaka'dan ayrıldığı için Miray çok üzgündü ve ben de onu cesaretlendirmeliydim. Yakın bir dost öyle yapardı di mi...
Bir dost...
Halbuki Osaka'dan ayrılmadan bir gün önce Miray'a 'sudan çıkmış balık gibi olacaksın' diyordum. Asıl sudan çıkmış balık ben olmuştum. O gidince bir şeylerin değişeceğini tahmin etmiştim elbette ama bu değişime alışmanın bu kadar zor olacağını kesinlikle tahmin etmemiştim. Zaten o yüzden şu an buradayım di mi... Türkiye'de... Miray'ın çalıştığı üniversitede... hatta şu an düğünündeyim...
Alışamadım galiba ya da alıştığım kadarı beni Osaka'da tutmaya yetmedi. Halbuki yıllar öncesinde Tokyo'dan kaçmak için Osaka'ya tutunmuştum. Yoksa beni orada Miray mı tutmuştu?
Yüksek lisansa başladığım gün Kimura Sensei beni Miray'la tanıştırmış, Türkçe bildiğim için Miray'a yardımcı olmamı istemişti. O zamanki Miray, Japonya'ya ilk defa gelmiş ve kültürel şoktan bildiği Japoncayı da unutmuştu. Dik durmaya çalışsa da konuşulanların bazılarını anlamadığı yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Bir de kanjilerin onyomi ve kunyomi okunuşlarını* yanlış yerlerde kullanıyordu ki ona daha çok rehberlik etmeme neden oluyordu. (*Her bir kanjinin çince ve japonca olmak üzere genelde 2 okunuşu vardır. Yanındaki diğer kanjiye göre okunuş değişir.) O halleri eğlenceliydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kintsugi
RomanceKusurları güzelleştiren Japon yaşam felsefesi Wabi-Sabi'ye dayanan, kırık parçaların altın tozuyla birleştirilerek onarılması sanatına Kintsugi denir. Hayal kırıklıkları, yenilen kazıklar, kıymet bilmeyen arkadaşlar, bencil ve acımasız yakınlar, ka...