Telefonda olan bakışlarını masaya çıkardığında düşünüyor gibiydi. Sanki söylediklerimi anlamlandırma çabasındaydı. Gözlerini tam karşısında oturan bana çevirdiğinde ilk defa göz göze gelmişiz gibi şaşkındı. Bense dik bakışlarıyla ritmini değiştiren kalbimi dizginlemeye çalışıyordum.
Masanın altında tuttuğum telefonuma baktığımda sohbet ekranına düşen mesaja mimik oynatmamak için direndim.
Daire5: Sen beni mi seviyorsun?
Dişlerimi sıktım. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum.
Daire5: Evet evet beni seviyorsun
Bakışlarımı düz tutmaya çalıştığımda başım hala telefona eğikti.
Siz: Tek komşum sen misin benim?
Siz: Ben seni tanımıyorum hem. Kim bir iki kere yüzünü gördüğü insanı sever?
Diare5: Seen
Daire5: Ne diye kaçıyorsun o halde benden. Yalan söyleme bana.
Siz: Yalan falan yok.
Başımı kaldırdığımda ona döndüm. Sırıtarak bana bakıyordu.
Daire5: Yalancı.
Siz: Doktor Bey'in kardeşi geldi geçen hafta.
Bu sefer kaşlarını çatmış bakıyordu telefona. Sanki anlamlandırmaya çalışıyor gibiydi.
Siz: Onun kardeşiyle tanıtşık.
Daire5: Nasıl tanıştınız?
Siz: Seninle nasıl tanıştıysak öyle.
Daire5: Süper kahraman mısın sen, ne alaka? Onu da mı sevgilisinin elinden kurtardın?
Siz: Yaaaani belki, sayılır.
Daire5: Boş zamanlarında neden ortadan kaybolduğun belli oldu.
Kendimi tutmayarak kıkırdadığımda masadaki bakışlar bana döndü. Ablam sanki bunu bekliyormuş gibi birden lafa girdi. "Bu hep böyle. Sabah akşam elinde telefon kikirdeyip duruyor." Ben ne söyleyeceğimi bilmezken sinirle ablama döndüm. Tam ağzımı açacağım sırada bu sefer İnci gülmeye başladı.
Onun gülmesini de kesen abisi olmuştu. "Sanki İnci çok farklı." dediğinde tuhaf tuhaf kardeşine baktı. İnci gülmesini durdururken abisine susmasını işaret etti. "Arada böyle telefona bakıp sırıtmalar. Sonra söylenmeler falan. Son bir aydır bir tuhaf zaten." İnci'ye bakmadan telefona sarıldım tekrar.
Siz: Benimle konuşurken mi gülüyorsun bakalım.
Onun gözleri titreyen telefonuna dönerken bana bir bakış atıp mesajı okudu. Mimik oynatmazken ne yazacağını düşündü bir süre. Ardından mesaja cevap vermeden telefonu kapatıp masaya koydu. "Ee Sedef abla, nasılsın."
"İyiyim tatlım uğraşıyorum işte ev işleriyle. Birkaç güne tekrar eve döneceğim, dönmeden önce evi temizleyeyim dedim ama daha iki gün oldu temizlik bitmedi." Yüzü şikayetlenir gibi bir hal aldığında beni gösterdi. "Nasıl pisletmişse evi, elimi nereye atsam çöp çıkıyor."
İnci bana bakarken dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. "Hiçte öyle birine benzemiyor aslında." Sonra düşünür gibi elini çenesine götürdü. "Gerçi tanışalı daha bir gün olmadı biliyor musun?" dediğinde sahte bir hayret içindeydi.
"Ama Tuna bana görüştüğünüzü söyledi." Ablamın ağzından kaçırdığı sözlerle İnci kaşlarını kaldırırken abisi dik bakışlarla bana döndü. "Hatta ilk taşındığın zamandan beri görüşüyor muşsunuz."
"Sedef?" İnci ve abisi ablama dönerken ablam sanki bunları bilerek söylüyor gibi gülüyordu. İnci'nin abisinin ablama tuhaf bakışlarına göz devirmeden edemedim. İkisi arasında bir şeyler olduğuna emindim ama bu kadar belli etmeye çalışmaları sinirimi bozuyordu. "Ne diyorsun?"
"Ne var canım, geçen Tuna ortadan kaybolduğunda İnci getirdi onu. O olmasa Tuna'ya ulaşamazdık yine bir iki ay."
"Neden?" İnci merakla ablama baktığında yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
Ablam tam lafa gireceği sırada saçma suskunluğumu bozdum. "Abla yeter!" demeseydim eğer ablam her şeyi ortaya dökecekti.
İnci bir süre gözü dalmış gibi anlama dik dik baktıktan sonra geriye yaslandı ve masada duran telefonunu aldı. Birkaç dakika sonra benim telefonum titrediğinde bakışlarımı İnci'ye çevirdim. Anlamlandıramadığım bir ifade vardı bakışlarında. Tek kaşını kaldırıp yavaş hareketlerle başını bana çevirdi.
Daire5: Sen kesinlikle beni seviyorsun.
Daire5: Döverim seni bak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kat 3 'Texting' (Tamamlandı)
Short StoryDaha önce okuduğunuz Tuna ve İnci'nin Kat 3'ü şimdi yeni haliyle burada🎉 Hikayeyi en başından uzun haliyle tekrar okumak isteyenleri buraya, hızlı okumak isteyenleri texting haliyle profilimdeki diğer hikayeye bekliyorum. *** Siz: Şu müziğin sesini...