Tik tak tik tak...
Salondaki ölüm sessizliğini bozan tek şey akrep ve yelkovanın birbirlerini kovalarken çıkardığı sesten ibaretti. Hoş, en azından onlar bir dilimde beraber bulunabiliyorlardı. Salonda bulunan herkesin üzerinde gözlerimi gezdirirken kimse ağzını açmaya niyetli değildi. Kimileri birbiriyle bakışırken kimilerinde o yüz dahi yoktu, başları eğikti.
Kelimeleri toparlayıp başka yalanlar sıralamalarını bekleyecek vaktim yoktu, yavaş yavaş tükenen sabrım birazdan patlayacağımın habercisiydi. Kimisi ayakta kimisi koltukta olan bu yedi adamdan hiç biri ağzını açmıyordu fakat biri dikkatleri üstüne çekiyordu, Park Jimin.
Sınıfa yaptığımız o film çakması baskından sonra Eun Woo onu dinlememizi zorda olsa sağlamış, kendisine atılan suçlamalardan kurtulmuştu. "Ne diyorsun kızım, bana dün mesaj atan da sendin geldiğimde evde olmayan da?" Tam olarak kendini temize çıkarması ise gerçek suçluyu açıklamasıyla gerçekleşmişti. O da bizimle beraber öğrenmişti bu olayları, çözmüştü gördüklerini.
Anlatması hocanın derse girmesiyle beraber bölünürken biz sınıfı terk etmeden önce bağırmıştı. "Kime gideceğinizi biliyorsunuz Lisa. Sadece evinizin anahtarını bulundurmuyor, bu olayların anahtarı da onda."
Anahtarlarımıza gelmiştik bizde. Malum, Jimin'in tek başına bir şeyler çevirmesi olağan değildi. Son zamanlardaki bu dengesizlik ve kargaşanın sebebini yavaş yavaş beynimde oturttururken çözülecekti hepsi birazdan. Jungkook'u tanıdığımdan beri belki de ilk kez gergin bir ruh halinde görüyordum fakat yine de bakışlarını benden ayırmıyordu. Biliyordu, haberdardı olan bitenden. Hepsi öyleydi. Neden burada olduğumuzu biliyorlardı.
"Ayrılmamızı istemiyorsan ne halt döndüğünü en başından anlatacaksın Jimin."
*Flashback*
iki gün önce
"Uykum var, uyuyacağım."
Kızın söyledikleriyle beraber saniyelerdir birleşik olan dudakları ayrılırken oğlan sırıtmaya başladı. "Başım ağrıyor desen daha inandırıcı olurdu Chae." Oğlanın aksine kız dediklerinde ciddi olduğunu kanıtlarcasına diğer tarafa dönüp gözlerini kapattı.
Olayın şaşkınlığıyla beraber Jimin öylece kalırken biraz önce cevapsız bıraktığı aramaya dönmek için telefonunu eline aldı. Gördüğü isimle beraber bakışları rüyalar alemine kısa bir sürede dalan sevgilisine dönerken çıkarttığı tişörtü üzerine geçirerek odadan çıktı. Tekrar çalan telefonuyla beraber sabırsız arkadaşları, Jimin tarafından küfürle açılan bir aramayı karşılamışlardı. "Biz burada beynimizi sikelim dosyayı nasıl alacağız diye herifte manitas-"
"Onu da yapamadık zaten." Oğlanın mırıldandığını sandığı cümleler toplu aramada kahkaha tufanı yaratırken Jimin beş arkadaşına da malzeme verdiğinin farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dimple / liskook
Fanfiction[ Yetişkin İçerik Barındırır ] +82*** *** ** **: Yarın ki yarışa hazırsın, unutmadın değil mi? Jungkook sen misin? +82*** *** ** **: Hayalllerimin adamı, yakışıklı prensim v...