Yaklaşarak ellerimi yakalarına çıkardım ve göğsüne vurmaya başladım. "Bana bak! Cevap ver diyorum sana. Onunlaydın değil mi?"
Gözlerini açmasıyla kahvelerinin dolu olduğunu görmüştüm. Oysaki çok saçmaydı üzülmesi. Başını sallayarak dün gece benimkilerle dans eden dudaklarını araladı. "Evet."
Yakalarındaki ellerim ceketini sıkmayı bırakarak aşağıya doğru kaydı. Tepki veremiyor, boğazım düğümleniyordu. Sadece kaçıp uzağa gitmek istiyordum.
— 2 saat önce —
Dün gecenin ardından Jungkook'la uyumuş, sabahında ise kalkarak beraber güzel bir kahvaltı etmiştik. Aramız oldukça iyiydi, eskisi gibi gelgitli değildik.
Jungkook'un dersi olduğu için beni evime bırakmayı teklif etmişti. Benimde onayımı aldıktan sonra kahvaltıda edip, hazırlanarak beraber onun evinden çıkmıştık. Evime vardığımızda, ben kapımı açmadan önce dudağıma naçizane bir öpücük bırakmış ve okula doğru arabasını sürmüştü.
Eve girer girmez kendimi duşa atarak vücudumu iyice temizlemiştim. Şimdi ise bedenime sarılı olan havluyla odamın içerisinde ki koltuğuma oturmuş, telefonumu kontrol ediyordum. Telefonumu açtığımda bir sürü bildirim beni karşılamıştı. Jennie'den gelen mesaj bildirimleri zaten bunların yüzde seksenini oluşturmuştu bile.
Jennie bir anda nereye kaybolduğumu sorarak beni merak ettiğine dair bir sürü mesaj atmıştı. Şaşırmıştım çünkü normalde tam tersi olması gerekiyordu. Kesinlikle benden sonra o partiden ayrılıp farklı bir yere geçmişti. Kim bilir nereye kaybolmuştu, tam olarak tahmin yürütemesemde bunu öğrenecektim. Bir şeyler çevirdiğini beş metreden bile fark edebilirdim. Normalde bu şekilde mesajlar atmazdı fakat bir şeyler karıştırdığı zaman bu tip numaralara girişen bir tipti. Büyük ihtimalle karşılaştığımızda attığı mesajların gerçekliğine inandırmak için süslü cümleler kurmaya çalışıp, benim ona kanmamı sağlayacaktı. Fakat benim ona kanmaya niyetim yoktu.
Geriye kalan mesajlarıma baktığımda çoğu kızlarla olan grubumuzdan ya da Chaeyoung'un bana fotoğrafını attığı elbise modelleriyle ilgiliydi. Mesajlara cevap vermiyordum çünkü kızların hepsi dersteydi. Bense dersi asarak güzel bir duş alarak kendimi dinlendirmiş, bir nevi ödüllendirmiştim.
Koltuğumdan kalkmış, telefonumu kapatarak yatağa gelişi güzel fırlatmıştım. Daha fazla ayakta dikilmeyi bırakarak çekmecemi açmış, içinden her zamanki gibi siyah iç çamaşırlarımı alıp giymiştim. Sonrasında ise vücuduma sarılı olan havludan tam olarak kurtulmuştum. Hala havalar tam olarak ısınmadığı için şort giymeyi reddetmiş, altıma mavi dar bir kot pantolon giymiştim. Üstüme dar, göbeği açık beyaz tişört giydikten sonra üstüme güzel bir hırka alıp kombinimi tamamlayacaktım.
Kendi dolabımı karıştırıp, üstüme uyan bir hırka ararken sabah eve girip, duş almadan önce odamdaki askılığa özensizce astığım Jungkook'un siyah hırkası gözüme çarpmıştı. Jungkook'un evindeyken zaman kaybetmemek adına o duş alırken bende üstümü değiştirip, evimde duş almayı planlamıştım. O duş almak için odadan çıktığında, dolabını karıştırmış ve her ne kadar birden fazla şey almak istesem de beni suç üstü yakaladığı için sadece bu hırkayı almama izin vermişti. Ama tabii ki azmimi kaybetmemiştim, en yakın zamanda tekrar dolabını işgal etmeyi planlamıştım. Belki yatağınıda işgal edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dimple / liskook
Fanfiction[ Yetişkin İçerik Barındırır ] +82*** *** ** **: Yarın ki yarışa hazırsın, unutmadın değil mi? Jungkook sen misin? +82*** *** ** **: Hayalllerimin adamı, yakışıklı prensim v...