Karşımda ki kalbimi çalan adama bakarak iç çektim. Nasıl oldu da bu kadar aşık oldum, farkında bile değildim. Bana bakarak gülmesiyle beraber kalbim hızlanmaya başlarken aptal gibi ona bakmayı kestim ve yanına gittim. Kemikli parmakları direk benim parmaklarıma kenetlenirken, ruhumu okşayan kadife sesiyle mırıldandı. "Şimdi biz sevgili miyiz?"
Dediklerine karşılık yüzüm tekrar gülerken onu başımla onayladım. "Evet Jungkook, alışsan iyi edersin." İkimizde gülmeyi kesmiş birbirimize yaklaşmaya başlamıştık, ellerimi boynuna dolarken onun elleri çoktan belime ulaşmıştı bile. Dudaklarımız birbir—"Lisa, Uyansana gerizekalı!"
Tepemde bağıran kişi ile beraber yüzümü buruşturarak diğer tarafa döndüm. Rüyama kaldığım yerden devam etmeye çalışsam da devamı gelmediği için aniden doğrulup, sinirle çığlık attım.
Tam da rüyamın en güzel kısmına gelmişken böyle bölünmesi bir hayli sinirimi bozmuştu."Aha, kız çarpılıyor. Yetişin komşular!" Sonunda gözlerimi açmamla beraber yatağımın bir köşesine tüneyen Yoongi ile karşılaştım. Keskin bir alet aramak için etrafa bakındım fakat tek bulduğum şey tırnak törpüm olunca yüzümü sıvazlayarak üstümdeki yorganı attım.
"Tek bir şey sorucam tamam mı, sadece ona cevap ver." Beni başıyla onaylamasıyla beraber devam ettim. "Benim evimde, benim odamda, benim yatağımda ne arıyorsun?"
Ve benim birlikte uyuduğum çocuk nerede?
"Yalnız küçük baldız burası sadece senin evin değil, Chaeyoung'da burada yaşıyor bu bir. İkincisi ise seni almaya geldim bu yüzden buradayım." Dediklerinden hiçbir şey anlamazken yatağımdan kalktım ve banyoya doğru yürüdüm. Yüzümü yıkayıp, saçlarımı düzelttikten sonra işlerimi hallederek odama döndüm.
Bu sefer iyice yatağıma yerleşmiş olan Yoongi'ye bakarak göz devirdim. "İyi de benim bugün dersim yok, bıraksaydın da rüyama devam etseydim..."
Dediklerime karşılık büyüyen gözleriyle elini ağzına yerleştirdi. "Oha, Lisa yoksa sen ıslak rüyalar falan mı görüyorsun? Sen— Ahh!Cümlesini tamamlamasına izin vermeden yastığı yüzüne geçirdiğim için bana bağırırken, cevabımı alamadığım için hala ona bakıyordum. "Tamam tamam, hepimizin dersi bitmişti bizde kafeteryada takılıyorduk çocuklar bir şeyler yapalım dediler. Tabi ben en sevdiğim baldızım olmadan bir şey yapmam dedim. O yüzden buraya geldim bir de ne göreyim meğerse tavşan buradaymış! Her neyse, seni aldıktan sonra görevimi yerine getiricem işte."
Yatağımı toplamaya başlarken onu onayladım.
"Tamam o zaman geliyorum yirmi dakikaya, sen bekle beni aşağıda." Sonunda odamdan çıkmasıyla beraber dolabıma yönelerek üstümdeki gecelikleri çıkardım. Üstüme yarım, beyaz bir boğazlı kazak altıma ise siyah kot pantolonumu giydim. Üstümdeki kazağın kumaşı ince olduğu için kahverengi yumuşak yünlü bir kürk giydim. Altıma siyah topuklu botlarımı geçirdikten sonra hafif bir makyaj yaptım. Gri uzun saçlarımı açık bıraktıktan sonra çanta alma gereği duymadan kredi kartımı ve telefonumu cebime koyup, dağıttığım yerleri topladıktan sonra odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dimple / liskook
Fanfiction[ Yetişkin İçerik Barındırır ] +82*** *** ** **: Yarın ki yarışa hazırsın, unutmadın değil mi? Jungkook sen misin? +82*** *** ** **: Hayalllerimin adamı, yakışıklı prensim v...