Chaeyoung'dan
Jennie'ye gönderdiğim mesajla beraber telefonumu kapatıp Jimin'e doğru döndüm. "Jennie mesaj attı, hepsi toplanmış barda bizi bekliyorlar." Sözlerimle beraber Jimin yolda olan gözlerini iki-üç saniye bana çevirip geri önüne döndü. "Tamam bizde geldik sayılır zaten." Onu başımla onaylarken sinsice sırıtarak bana yandan bir bakış attı.
"Tabii istersen hemen arabayı eve doğru çevirebilirim, daha eğlenceli şeyler yapabiliriz?" Ben onun dedikleriyle beraber gözlerimi büyültüp ona bakarken, o benim ifademe kahkaha atmakla meşguldü. Hepsinin bu kadar rahat olması korkunç bir gerçekti.
"Ne gülüyorsun, komik mi?" Bunları söylerken bir yandan da elimden geldiğince koluna vuruyordum. Savurduğum onun için minik sayılabilecek yumruklarım yüzünde acıya dair tek bir mimik oluşturmamıştı. Bu daha çok sinirimi bozarken daha da sert vurmaya çalışıyordum ki aniden tutup dudaklarıma küçük bir buse kondurmuştu.
Arabaya bağlı olan Jimin'in telefonu çalmaya başlayınca, ikimizinde odağı oraya çevrilmişti. Jimin'in dokunmatik ekrana basmasıyla birlikte karşı taraftan ses geldi.
"Ne yapıyormuş benim elmalı kurabiyem?"
Gelen kalın erkek sesiyle beraber gözlerimi büyülterek Jimin'e dönerken onunda bana dönmesiyle gülmeye başladım. "Jaehyun siktir git, yanımda Chaeyoung var seni yanlış anlıyor."
"Ama oppa kalbimi kırıyorsun yapma böyle, sonra çok ağlarım bak." Jaehyun'un bunu demesiyle daha çok gülerken, Jimin'in bana attığı bakışlarla susmak zorunda kalmıştım. Tam ağzını açıp konuşacaktım ki arkadan gelen sahte ağlama sesleriyle duraksadım. "Bambam ve Yugyeom mu o? Olum siz benden ne istiyorsunuz, yeter artık düşün yakamdan!"
"Yazıklar olsun Jimin, azmı beraber uyuduk oppa?Koynumda yılan beslemişim yazıklar olsun, sonradan kapımı çalarsan da nah açarım. Sen o yelloza beni tercih ettin." Son dedikleriyle beraber gözlerimi büyültüp araya daldım. "Benim suçum ne be, niye durduk yere yelloz oldum?"
"Aaa, benim güzel Chaeyoung'um nasılsın? Bende seni seviyorum, oldu hadi görüşürüz." Aramayı sonlandırıcaktı ki telefonu Bambam'ın eline almasıyla, ne yazık ki arama devam etmişti. "Jimin oppam yapmaz, beni bırakmaz dedim yazıklar olsun sana."
"Olum siktirin gidin biriniz bile mi normal olmaz? Bırakın yakamı diye kaç kere demem gerekiyor?" Ardından telefonun başına tekrar Yugyeom'un geçmesiyle, bizde barın olduğu işlek ve renkli caddelere giriş yapmıştık. Müzik seslerini buradan bile duyabiliyordum. Her yerde sarhoş insanlar ve ara sokaklardaki bedenler... Dışarıdan garip duyulsada ikinci evimize gelmiştik.
Keşke Lisa'da olsaydı diye içimden geçirmeden edememiştim, kanı hızlı akan bir tipti. Böyle yerlerin hakkını vermesini bilirdi ve herkesi eğlendirirdi. Jennie'de Lisa'ya benziyordu, o'da deli dolu bir tipti. Hepimiz gençlik ateşiyle dolu olsakta o ikisi başkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dimple / liskook
Fanfiction[ Yetişkin İçerik Barındırır ] +82*** *** ** **: Yarın ki yarışa hazırsın, unutmadın değil mi? Jungkook sen misin? +82*** *** ** **: Hayalllerimin adamı, yakışıklı prensim v...