Masada ki herkes karşımızda duran çocuklara bakarken ne ara bara girip masamıza kadar gelebilmişlerdi anlayamamıştım bile. Ani girişleri ve ortalığı birbirine katışları derken, kısa bir süre içinde ortalık karışmıştı. Ama keyfim hala yerindeydi, zihnimde eski defterleri kapatınca oluşan berraklık bana iyi gelmişti. Birkaç kişinin gelmesi keyfimi bozamazdı, bozmadı da.
Gözlerini bana dikmiş burnundan soluyan Jungkook'a karşı gözlerimi devirerek yerime otururken, arkama yaslanarak içkimi yudumlamaya devam ettim. Gereksiz atar yapıyorlardı. Geliş sebepleri bariz bir şekilde belliydi, bunu anlamak zor değildi. Üzüp, kırdıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hesap sormak tam onlara yakışan bir davranıştı.
"Size diyorum!"
Tekrardan bağırmasıyla beraber irkilirken, sinirlenmeye başlamıştım. "Kendini mafya falan mı sanıyorsun Jungkook? Aptal aptal hareketler yapma. Eğlenmek istiyorsanız adam gibi oturun yerinize, eğer istemiyorsanız kapı orada." Arkama yaslanarak oldukça umursamaz bir şekilde söylediğim kelimeler sahibine ulaşmıştı.
Zaten çatık olan kaşlarını daha da çatarken, parmağını havaya kaldırarak beni işaret etti. "Sen sus kaküllü sana da sıra gelecek." Tehditkar cümlesiyle beraber Jaehyun duruma müdahale edecekken ondan hızlı davranıp ayağa kalktım. Başımı iki yana sallayarak yüzüme onlarla dalga geçtiğimi belli eden bir ifade takındım. Benim bu kadar rahat olmam onu sinirlendirmiş gibi görünüyordu. "Siz erkeklerin hepsi mi aptal olur?"
Umursamaz bakışlar atarak o ve arkadaşlarını incelerken, içkimi kafama diktim ve boş bardağı masaya bıraktım. Yanından geçerek piste ilerlemeyi amaçlamıştım ki kolumdan tutmasıyla beraber beni durdurdu. Bu hareketiyle beraber kaşlarım çatılırken ona doğru döndüm. Kolumu ondan kurtarmaya çalışsam da buna izin vermeyecek kadar güçlüydü.
"Hiçbir yere gidemezsin." Sinirle kurduğu cümlelerle beraber ağzımdan çıkan kahkahaya engel olamadım. Dudaklarımı büzerek yüzümü ona yaklaştırdıktan sonra dudaklarımı araladım. "Sen bana karışabileceğin fikrine mi kapıldın yakışıklı?" Bunları söylerken aynı zamanda parmaklarımı yanağındaki yara izine sürtmüştüm, o gece öptüğüm yara izine.
Jungkook dudaklarıma inen bakışlarını gözlerime çıkardı, ağzını aralayıp bana cevap verecekti ki Eun Woo, Jungkook'un diğer kolundan tutarak kendisine doğru çekti. "Kızı rahat bırak artık, sıktın sende."
Jungkook'un boynundaki damarlar belirginleşirken, yerimde durarak onları izlemeye başladım. Jungkook, kolundaki eli indirerek sıkarken o sırada diğer çocuklar olası bir kavga halinde tetikte duruyorlardı. Jungkook boynunu geriye doğru atarak derin bir nefes alırken gözlerini yumdu.
"Şimdi seni siktim."
Jungkook'un mırıldandığı şeyle beraber Eun Woo'nun üstüne atlaması bir oldu. Bu olaya pek şaşırmayarak barmenden içkimi tazlemesini istedim fakat o benim içkimi tazelemek yerine kavgayı ayırmaya çalıştı. Ne büyük küstahlık ama...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dimple / liskook
Fanfiction[ Yetişkin İçerik Barındırır ] +82*** *** ** **: Yarın ki yarışa hazırsın, unutmadın değil mi? Jungkook sen misin? +82*** *** ** **: Hayalllerimin adamı, yakışıklı prensim v...