2.5

16.4K 645 39
                                    

Selam!

Nasılsınız?

İyi okumalar💖

[20 Ocak 2024]

-İpek Pınar

"İpek! Artık bir şeyler yer misin?" İlkay'ın yorgun çıkan sesiyle seslenmesine yine susarak cevap verdim. Pes etmeden kapıyı çalmaya devam etti ama açmadım. Sonrasında derin bir nefes sesi işittim. "En azından ses ver. Endişeleniyorum."

"İyiyim." Kurumuş dudaklarımın arasında çıkan yalan dolu söze ikimiz de inanmamışken İlkay en azından yaşıyor diyip gitmişti muhtemelen.

2 gün önce gerçekleşmiş ağır ayrılığın yükünü hâlâ omuzlarımda taşırken dün okula gitmemiş, bugün de haftasonu olmasının getirisiyle beraber odamdan dışarı çıkmamıştım. Saat galiba akşama doğru geliyordu ama benim yaptığım tek şey yanımdaki kutudan çıkan resimlere bakarak ağlamaktı. Biz çok güzeldik.

Kafamın içinde yankılanan ses sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp beni daha da dibe çekerken kendimi sıkışmış gibi hissediyordum.

Bitirdik biz. Olmaz bir daha.

Girme dibime, gelme yanıma.

Git, lütfen.

Bencilsin İpek! Çok bencilsin!

1 ay gözünün önünde dağılmış beni görmedin!

Görmemiştim. Bencildim. Hak etmiyordum. Ben ne Kaan'ı ne de sevgisini hak ediyordum. İkisi de bana fazlaydı. Ben bencildim, sevgilimi görememiştim. Kaan dağılırken ben onu toparlayamamıştım. Her anımdan yanımda olan adama yardım edememiştim. Ben ona ait hiçbir şeyi hak etmiyordum.

Gözümden akan yaşlar durmak bilmeksizin akarken kapım tıklatıldı. Bu sefer Zeynep'in sesini duydum. "İpek, aç hadi kapıyı. Bak yanında olalım yine ağla."

Rümeysa'nın homurtusunu duydum. "Bu nasıl ikna Zeynep?" Sonrasında daha net bir şekilde bana konuştu. "İpek, hadi güzelim aç kapıyı. Oturup konuşalım."

Açmasam da gitmeyip oradan konuşacaklarını bildiğim için yatağımdan kalkıp kapıyı açtım. Uyumayıp ağlamaktan mor olmuş göz altlarım, ısırmaktan kanattığım dudaklarım ve her yerinden saç çıkmış topuzumla rezil bir haldeydim muhtemelen ki Zeynep'in bakışları bunu doğruluyordu.

İkisine de bir şey demeden yatağıma döndüğümde kutuyu ve resimleri kendime doğru çektim. Zeynep ve Rümeysa yatakta boş bir yere geçerlerken ben sessizce ağlamaya devam ettim.

Yanımdaki bir resme uzanıp avuçlarımın arasına alırken gülen yüzlerimiz içimdeki sızıyı daha da arttırdı. Bu halde olmamızın sebebi bendim. Bizi bu hale ben getirmiştim.

Ben Kaan'ı sevmeyi becerememiştim.

-Kaan Han

"Abicim sen de madem bu kadar depresyona gireceksin, ayrılmayacaktın!" 1 saattir başımda susmayan Demir'e yine manidar bir bakış atıp önüme döndüm.

Rıfat benim yerime ensesine vururken homurdandı. "Oğlum sen salak mısın? Şu durumda böyle mi denir?"

Demir'le aralarında sessiz bir tartışma oluştuğunda bakışlarımı geldiğinden beri susup yeri izleyen İlkay'a çevirdim. "O, nasıl?" Demir ve Rıfat susarken İlkay hâlâ dalgın bir şekilde yeri izliyordu. Demir bir tane yastık fırlattığında bedenine çarpan nesneyle irkildi. Bakışları boş boş bizde gezinirken boğazımı temizledim. "İpek nasıl?"

Başını iki yana sallayıp yeniden halıya döndü. "Ağlıyor."

Tek kelime nefeslerimi boğazıma dizerken rahatlamak için derin nefesler almak istedim ama daha kötü oldum. Canım acıyordu. Durmadan ağlamak istiyordum. Çok özlüyordum aynı zamanda. Ama ilk zamanlarımızdaki İpek'i özlüyordum ve o çoktan gitmişti.

"Bir şey soracağım." Demir'in sesiyle ona döndüğümüzde boğazını temizleyip ciddi bir hal aldı. "Dün ne oldu? Yani zaten ayrıydınız, bu kadar dağılmanız normal mi?"

Hiçbiri -İlkay dışında- ne olduğunu bilmiyorlardı. İlkay'a da dün İpek'i alması için mesaj attığımda sadece tartıştığımızı söylemiştim, detayları anlattıysa İpek'ten biliyordu ki halinden bildiğini anlıyordum.

Bir cevap bekleyen Demir ve Rıfat'a döndüm. "Kavga ettik. İpek barışmaya gelmiş." Aklıma düşen öpüşmemiz yüzümü sıvazlamama sebep olurken iç çektim. Normal bir anda beni heyecanlandıracak o anlar şu an beni sadece rahatsız ediyordu. Olmaması gereken bir şeydi ama olmuştu. "Bir şeyler oldu, ayrılığımıza saçma dedi." Yine sinirlendiğimi hissederken hafif bir şekilde güldüm. "Asla anlamamış neden olduğunu... Sinirlendim. Kırıldım. Sonrasında bağırdım, kavga ettik."

"Sen mi bağırdın?" Demir'in tepkisine sadece başımı salladım.

Rıfat yine de ikna olmuyormuş gibi üsteledi. "İpek'e bağırdın?"

Derin bir nefesle onu da onayladım. "Biliyorum, bağırmamam gerekiyordu. Üstelik İpek'e bunu hiç yapmamalıydım. Bu konuda hassas olmasına rağmen bağırdım. Bunun için pişmanım ama dediklerimde haklıydım. Üslubum yanlıştı belki ama haklıydım. Yine de onu üzdüğüm için üzgünüm."

Demir ve Rıfat oflayıp arkalarına yaslanırken İlkay'ın bir şey demesini bekledim ama demedi. Rahatsızca yerinde kıpırdanmaları ve sürekli telefonu kontrol etmeleri İpek'in yanına gitmek istediğini gösteriyordu. "Git İlkay."

Konuşmamla hepsi bana bakarken İlkay derin bir nefes aldı. Oturduğu yerden kalkıp sehpanın üstündeki telefonunu aldı. "Yarın konuşuruz."

Başımla onayladığımda evden çıktı. İpek'in en çok ona ihtiyacı vardı ki onun da burada kalmaktan pek hoşnut olduğunu düşünmüyordum.

💖

Napıcam ben bizi yavrularım...

Ayrılık sonrası bir kesit gördüğümüze göre sıradaki bölüm insta üstünden gidip sonra da biraz zamanda yolculuk yapacağız🫶🏻

Kitabı da neden 24'te yazdığımı bilmiyorum hep Aralıkta kalıcaz diye düşündüm herhalde dkxnsknxkwmx 23 yapayım mı yılı yoksa böyle devam mı?

Kendinize iyi bakın <3<3<3

Ayrılık Senfonisi | Texting (+18) (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin