14. Gün 43 Albatros 1718

23 5 0
                                    

"Bazıları ellerindeki gücü hak etmiyor. Ama bu değişecek."

Mot

Kyros, kelepçelerin bileğini iyiden iyiye kestiğini hissediyordu. Bacakları da uyuşmaya başlamıştı. Ne kadar zamandır böyle duruyordu? Bir saat mi? Belki de iki.

Geçmek bilmeyen saatlerin ardından Arfa odaya girdi. Yaşlı kadının yüz ifadesinden de anlaşıldığı gibi içeriye ağır bir rutubet havası hâkimdi. Ayrıca yere baktığında da buraya getirilen ilk komutanın kendisi olmadığı belli oluyordu.

Leydinin yanında gelen muhafızlarla birlikte, dar odada sayıları neredeyse yirmiye yaklaşmıştı. Jezabel de muhafızların arasındaydı.

"Leydim, buluşmak için daha iyi bir yer seçemez miydiniz?" dedi Kyros alaycı bir tonla. Veborn ile olan toplantılarında Arfa'nın dediklerini tekrarlamıştı.

"Şimdi seni dayak yemen için yalnız bırakırdım ama vaktim yok. Senden istediğim bilgiyi bana ver, ikimiz de kurtulalım."

"Öncelikle bir sorum olacak. Bana ihanet etmeni gerektirecek ne yaptım?"

"Şahsi bir şey değil. Fazla güçlüydün ve ben de gücü paylaşmayı sevmem. Ayrıca kibrin gözünü kör etmişti."

"Güç sevdan sana savaşı kaybettirecek," dedi Kyros Arfa'nın gözlerinin içine nefretle bakarak.

Arfa korkmadığını belli eder gibi yüzünü Kyros'unkine yaklaştırdı "Silahların yerini söylersen kaybetmem."

"Hayır, bunu yapmayacağım. Beni çöz. Ben de yaptıklarını unutayım ve başladığımız işi birlikte tamamlayalım."

"Sana bir şans verdim," diye gürledi Arfa. "Sense en iyi adamlarımı ölüme gönderdin."

"İyi, o halde birlikte kaybedelim. Az önce söylediğin gibi; bana işkence edecek vaktin yok ve silahlar olmadan da kazanamazsın. Bir, en fazla iki güne şövalyelerinin direnci kırılacak. Ve eğer şanslıysam sen beni ölmeden Kral Lugal beni bulur." Güldü. "Bence denemeye değer."

"Seni çözemeyeceğimi biliyorsun."

"Ve bunun sebebi yaptığım tek bir hata," diye araya girdi Kyros.

"Büyük bir hata," diye düzeltti Arfa.

Kyros gülümsedi. İstediği fırsatı elde edebilmişti sonunda. Şimdi tek yapması gereken Arfa'ya doğru kelimeleri söyletmekti.

"Kendini yenilmez sanıyorsun değil mi? Yıllarca gizliden gizliye ordunu genişlettin, kimsenin aklından geçmeyecek işlerle krallığa zarar verdin, onlarca komutanı öldürttün... Ancak seni yenilmez yapan gücün değildi. Hep başkalarının arkasına saklandın. Herkes senden şüpheleniyor ama kimse kanıtlayamıyordu. Çünkü ucunun sana dokunacağını sezdiğin herkese ihanet ettin."

Arfa sıkıldığını belli ederek iç geçirdi. "Bunları neden anlatıyorsun? Seni tebrik edeceğimi falan mı sandın? Yoksa birkaç saniye daha yaşama çırpınışların mı?"

Kyros gülen şövalyelere aldırmadı. "Sadece tek bir soru için. Sonrasında silahların yerini söyleyeceğim."

Arfa'nın kırışık yüzü, sahte tebessümle daha çirkin bir hal aldı. "Dinliyorum."

"Merak ediyorum da, eğer oğlun senin yerine Kral Lugal'a hizmet etmek gibi büyük bir hata yapsaydı, onu da öldürür müydün?"

"Geras öyle bir şey yapmaz."

"Sadece bir soru. İdeallerinin sınırını görmek istiyorum." Hırsının seni ne kadar ileri götürebileceğini. "Hiç değilse düşmanımın gücünü bileyim."

Gölgenin Kıyameti: AluvantazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin