20. Gün 4 Kuzgun 1718

18 3 0
                                    

 "Dünya, bükücülerin acı çekmeden yaşayabildikleri bir yer haline gelen kadar savaşacağım. Görebileceğin en büyük kar fırtınasını getireceğim."

Razon


Kimse kalmadı. Artık tek başımayım. 

Kyros, kamptan gelenlerle yaptığı ilk toplantıdaki sözlerini anımsadı. Ben yakalanmadığım, ölmediğim ya da kendime ihanet etmediğim müddetçe plan devam edecek.

Evet, bunlardan hiçbiri olmamıştı. Ancak şu an planın dışındaydı. Yardımcılarından birkaçı hariç hepsi yakalanmış, ölmüş, ya da farklı işlerle meşguldü.

Pirwa, Randver ve Brithic üçü de ona karşı savaşıyordu ve şimdiye kadar oldukça iyi gitmişlerdi. Randver ve Brithic yüzünden Katnu, Razon, Levy, Ansa'yı kaybetmiş, Pirwa da Shu ve Jezabel'i almıştı.

"Ama henüz hiçbir şey bitmedi," dedi aynadaki yansımasına bakarken. Hâlâ geçen geceki savaşın yorgunluğu vardı üzerinde. Gözlerinin altı morarmış, yüzünde yeni kırışıklıklar belirmişti.

Bir elini duvara dayadı ve başını öne eğerek düşünmeye başladı. Bunu hâlâ başarabilirdi. Sonuçta Tuxmon ordusu onun emri altındaydı ve doğru yönlendirmelerle zafere ulaşmak mümkündü.

"Bitti artık mareşal. Ben kazandım"

Kyros başını kaldırıp aynaya baktığında, yansımadan kapının girişinde ki Brithic'i gördü. Ne kapının sesini duymuştu ne de adımlarının.

"Odaya girmek için izin istediğinizi hatırlamıyorum, Bay Brithic."

Brithic keyifli bir kahkaha atarak odanın köşesindeki koltuğa yerleşti. "Resmiyeti bırakın Sayın Mareşal. Artık benim emrim altındasınız."

Kyros hiddetle bıçağını çekti ve Brithic'e doğrulttu. "Kimin karşısında olduğuna dikkat et. Ben mareşal naibiyim. Seni burada dilim dilim etsem kimseye hesap vermem gerekmez."

"Hiç sanmıyorum." Brithic koltuktan kalktı ve bıçakla arasında bir karış kala durdu. "Kılıma dokunacak olursan Zuhan'la bağlantılı olan bütün belgelerin Lugal'a gider."

"Sen ne saç..." Levy... Hayır, bunu yapmış olamaz.

Kyros'un yüz ifadesinden olanları anladığını fark etmek güç değildi Brithic için.

"Haydi mareşal. Saplayın bıçağı. Yoksa Zuhanlı mı demeliyim? Ya da büyücü?" Çirkin kahkahasını yeniledi. "Siz büyücüler en büyük gücün bilgi olduğunu anladığınız zaman belki bir şeyler başarabilirsiniz."

Kyros nefes alışının hızlandığını hissediyordu. Onu burada öldürse yine de kazanabilirdi belki. Ama hiçbir şeyi riske atmak istemiyordu. Günün sonunda kazanan kendisi olduğu müddetçe bunların bir önemi yoktu. Hayır, bir anlık öfkeyle yirmi yılını mahvetmeyecekti. Bıçağı sakince geri çekti.

"Ne istiyorsun Brithic?"

"Savaşı Zuhan'ın kazanmasına izin verme. Ardından Lugal'ı tahttan indir. Dediklerimi yaparsan seni kral yaparım. Buna gücümün yeteceğini biliyorsun. Sonra da birlikte hem Tuxmon'u hem de Zuhan'ı yönetiriz."

Kyros güldü. "Beni kandırdığın çömez çocuklarla karıştırdın her halde. Dediklerini yapsam bile beni kral yapamazsın. Çünkü yaparsan seni yaşatmam.

"Açıkçası seni ikna etmekle fazla uğraşmayacağım," dedi Brithic. "Sana emrettiklerimi yapacaksın. Yoksa sonucuna karışmam."

Kyros bir şey söylemedi

Gölgenin Kıyameti: AluvantazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin