"Afife Sultanımız seni görmek istiyor." Dediği zaman karışımdaki hatun kaşlarım çatıldı.
"Beni mi? Emin misiniz?" Diye sorduğum zaman karşımdaki hatun derin bir nefes aldı ve "Antonie denilen hadım ağa sen değil misin?" Diye sordu.
Ben kafamı sallarken "İşte sultanımız seni görmek istedi, ikiletme sözümü ağa hadi ilerle." Dedi sert sesiyle.
Ben kafamı sallarken, yutkundum. O ilerlerken, duruşunu dikleştirdi.
Tam o sırada taşlığına doğru gelen tanıdık bedene döndü gözlerim.
Bu Yıldız Kalfaydı, karşımdaki kadına bakarken "Nereye götürüyorsun onu?" Diye sordu.
"Başı sana mı bağlı? Ne karışıyorsun?" Dedi önündeki kadın huysuzca.
Birbirlerinden haz almadıkları aşikardı.
Yıldız Kalfa tam ağzını açacaktı ki "Afife Sultanımızın emridir, görmek isterler bu hadım ağayı." Dedi sadece.
Yıldız Kalfa söyleyeceği şeyi yutarken, önümdeki kadın ilerlemeye devam etti.
Bende mecburen arkasından ona eşlik ettim.
~~~~
Büyük tahta kapılar bizim için açıldığı zaman önümdeki kadınla içeri doğru ilerledik.
Önümüzdeki uzun koltukta oturan esmer, siyah saçlı sultanın bakışları anında bana döndü.
Beni buraya getiren kadın önce selam dururken "Afife Sultanım, istediğiniz hadım ağa." Dedi gülümseyerek.
"Tamam Macide Hatun, sen burada kal. Diğerleri çekilsin." Dediği zaman kalp atışlarım istemizce hızlandı.
Oda da bulunan hizmetli cariyeler selam durup odayı terk ederken, kapıyı arkalarından kapattılar.
Tam bu esnada bende önündeki esmer sultana karşın selam durdum.
"Antonie Ağa." Dediği zaman ismimi sorgulamak ister tonda konuştu.
"Evet sultanım, benim." Dediğim zaman "Yaklaş." Dedi.
Tam bu esnada adının Macide olduğunu öğrendiğim hatun aynı onun evcil hayvanı gibi gitti ve yanında yerini aldı.
Bende ona biraz daha yaklaşıp, odanın ortasında durduğum zaman gözleri bendeydi.
"Hareme yeni katılan hadım ağasın öyle mi?" Diye sorduğu zaman alt dudağımı ısırdım ve kafamı salladım.
Nedense korkuyordum, çünkü bu sultan beni geriyordu.
"Neden insanları kandırıyorsun?" Dediği zaman gözlerim irileşti.
Onun kara bakışları beni bulurken, yüzünde bir gülümseme oluştu ve "Hadım olmadığını biliyorum." Diye arında ekledi.
Ben tam ağzımı açacaktım ki elini kaldırdı ve beni susturdu.
"Hakkında araştırmalar yaptım, nereden geldiğini kim olduğunu biliyorum." Dediği zaman bakışlarım ondaydı.
"Fransız bir tüccarın oğlusun, baban Osmanlı topraklarında vefat edince de bir başına kaldın." Dedi başıma gelenleri söylerken.
"Kimse sana iş vermedi ve sende açlıktan ölmemek için harem görevlerini kandırıp, hareme yerleştin." Diye ekledi.
Tam bu esnada gözlerim dolduğu zaman, çenem titredi.
Çenem gibi titryen sesimle "Sultanım.." Dedim. Bakışları bendeyken aynı ses tonu ile "Lütfen beni ifşa etmeyin, kellem gider." Dedim korkuyla.
"Bunun hükmünü de bilirsin ama yine de bu suçu işlersin." Dedi Afife Sultan gözlerime bakarak.
"Sultanım lütfen, ne isterseniz yaparım." Dediğim zaman yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Bende seni buraya onun için çağırmıştım Antonie." Dediği zaman tüylerim diken diken oldu.
"Seni ifşa etmem, ama tek bir şartla." Dediği zaman can kulağı ile onu dinliyordum.
"O gün bize hizmet ederken hünkar abimin sana olan bakışlarını gördüm." Dediği zaman kalp atışlarım istemizce hızlandı.
"Seni gördüğüm andan beri oradan gidene kadar sana kaçamak gözler ile baktı." Diye arında ekledi.
Kalbim ağzımda atarken, yutkundum. "Benden ne istiyorsunuz sultanım?" Diye sorduğum zaman gülümsedi.
"Letafeti bitirmeni istiyorum." Dediği zaman tüylerim diken diken oldu.
"Hünkar abim uzun zaman sonra ilk defa birine o şekilde baktı, ve bu bakışlar öncekilere hiç benzemiyordu." Dediği zaman önündeki kaseye elini attı ve ağzına bir meyve koydu.
Ağızındakini çiğnerken "Benim hizmetime geçeceksin, ben seni hünkarımıza yakınlaştırırım." Dedi.
"Hünkarımızın kalbini çal ve haseki sultanı ol. Letafetin tahtı senin olsun." Dediği zaman gözlerim pür dikkat ondaydı.
"Cinsel yönelimin zerre umurumda değil, eğer dediklerimi yapmazsan seni ifşa ederim." Dedi.
"O hâlde seç, ölüm mü sultanlık mı?" Diye ekledi en son.
Kalbim deli deli ederken, kanım hiç olmadığı kadar hızlıydı.
Bu saraya sultan olmak mı? Padişahın baş kadınını eleyip, onun tahtına oturmak mı?
Bütün bunlar kafamda dolanırken, dolu gözlerimi ellerimle sildim.
Ardından duruşumu dikleştirdim ve "Şüpheniz olmasın sultanım, Letafet Sultanın tahtını yerle bir edeceğim." Dedim sadece.
Afife Sultanın yüzü keyifli bir hâl alırken "Âlâ Antonie ağa." Dedi keyifle.
~~~~
"Ne? Afife Sultanımızın emrine mi girecek?" Diye Yıldız Kalfa konuştuğu zaman bende bohçamı topluyordum.
Hemen yanımda dinelen Macide Hatun alayla gülümserken "Evet kalfa, beğenemedin mi?" Diye sordu.
"Hareme geleli daha üç gün oldu, bu nasıl olur?" Diye Yıldız Kalfa sorduğu zaman "Afife Sultanımız münasip görmüş, size de mi beğendireceğiz Yıldız Sultanım?" Dedi alayla Macide Hatun.
"Macide üslubuna dikkat et, yoksa-" Demişti ki Macide direkt onun sözünü kesti.
"Yoksa ne?" Dediği anda bakışları Yıldız Kalfadaydı. "Haddini bil Yıldız, benim arkam sağlam. Ben bir sultan nedimesiyim, senin gibi basit bir harem kalfası değil." Dedi sinirle.
"En ufak bir şeyde beni koruyacak bir sultanım var, ama senin Eflatun Ağadan başka kimsen yok." Dedi küçümser bir tonla.
"Hadi Antonie Ağa, işin bittiyse kalk." Dediği zaman Macide Hatun hızla son kıyafeti de bohçaya koydum.
"Hazırım." Dediğim zaman hızla ilerledi. Bakışlarım Yıldız Kalfaya döndüğü zaman "Görüşürüz." Dedim.
Derin bir nefes verdi ve "Bol şans ağa, bol şans." Dedi.
Tam bu esnada az ilerideki ilerleyen beden durdu ve arkasını dönüp "Hadi ağa, tüm gün seni beklemeyem. İşim gücüm var." Dedi sert bir tonla.
Derin bir nefes verirken Macide Hatunun arkasından ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Yol
Historical Fiction"Senin canını almaya gücüm yetse de yüreğim yetmez." Fransız bir tüccarın oğlu olan Antonie, harem ağalarını hadım olduğuna ikna eder ve hareme girer. Ancak padişahın ilgisini kısa zamanda üzerine çekince bu sefer padişahın kız kardeşi olan Afife Su...