1. Bölüm

11.3K 510 99
                                    

"Hadım mısın?" Diye karşımdaki adam sorduğu zaman yutkundum.

Gözlerimi kaçırırken, alt dudağımı ısırdım.

Başka bir çarem yoktu, hadım değilim ancak hatunlara karşı bir şey hisseden bir oğlanda değildim.

Gözlerini kısarak bana baktığını zaman "İyi de bizim haremde yardıma ihtiyacımız yok ki, sen nereden çıktın?" Diye sordu.

"Çok açım ağam, sokaklarda kaldım. Kimse iş vermiyor ve yüzüme bakmıyor. Başka gidecek bir yer bulamadım." Dediğim zaman yüzüme uzun uzun baktı.

Ardından "Tamam, tamam. Kendini acındırma ey melaun. Aldım seni işe." Dediği zaman kollarını birbirine bağladı ve az ilerideki hatuna döndü.

"Yıldız Kalfa." Dediği zaman adının Yıldız olduğunu öğrendiğim hatun önündeki hatunla sohbeti kesip, ağaya döndü.

"Buyur Eflatun ağam?" Dediği zaman otoriter sesiyle istemizce kaşlarım çatıldı.

"Şu oğlanı hareme götür, kaydını yapsınlar. Usul erkanı öğret ki cahil kalmasın." Dediği zaman karışıdaki hatun yavaşça kafasını 'Tamam.' anlamında hareket ettirdi.

Ardından siyah gözleri bana dönerken "Sen, Buraya gel!" Dedi sert bir sesle.

Ben hızla yanına doğru adımlarken önündeki hatuna bir şeyler dedi ve onu gönderdi.

"İlerle." Diye çenesi ile büyük kapıyı işaret ettiği zaman ilerlemeye başladı. Bende hemen arkasından ona yetişmeye çalıştım.

"Öncelikle her zaman söylenen sözleri söyleyeyim hadım ağa." Dediği zaman biraz değişik hissettim.

"Hareme hoşgelmişsin, ben Yıldız Kalfa hünkarımızın hareminden mesul olan kalfalardanım." Dediği zaman bakışları bana döndü.

"Eflatun Ağa ile beraber hünkarımızın haremini düzenleriz. Afife Sultan'ın emirleri doğrultusunda da haremi yönetiriz." Dediği zaman hızlıca kafamı salladım.

"Hünkarımızın uzun ömürler versin inşAllah Mestan Handır. Kendisi güçlü, kudretli bir cihan hükümdarıdır." Dediği zaman istemesizce tüylerim diken diken oldu.

Hayatımda ilk defa duyduğum isme karşın bu kadar tanıdık hissetmem garipti.

"Kız kardeşleri Afife Sultan ile bu sarayda kalırlar. Afife Sultanımız haremi, kendileri ise cihanı yönetir." Diye ekledi.

Tam o anda harem taşlığına vardığımız zaman içeriden yoğun sesler gelmeye başladı.

Kaşlarım çatılırken, önümdeki Hatun yürümeyi kesti ve hızla belinden bir zil çıkarttı.

Zili parmağına takarken yüzündeki sert ifade ile parmağını hareket ettirmeye başladı.

Zil sesi büyük avluda yankılanırken, zili duyan cariyeler hızla sıraya girdi ve başlarını öne eğdi.

"Kesin sesinizi!" Diye yanımdaki hatun konuşunca etrafı sağır edici bir sessizlik kapladı.

Kalp atış seslerimi bile duyabileceğim sessizlik içinde Yıldız Kalfa "Bir daha elleriniz yerine çenenizi çalıştırırsanız keserim o ellerinizi!" Dedi sert sesiyle.

"Ne de olsa işe yaramayan bir şeyi taşımanın anlamı yoktur." Dediği zaman kafasını yukarı kaldırdı.

Haremde gerçekten de sözü geçiyordu belli ki. Sert bakışları altındaki gurulu yüzü ile gülümsedi.

Hemen ardından bakışları önüne dönerken birden gözleri irileşti ve selam durdu.

Bende aynı şekilde ona ayak uydururken, elini biraz kaldırdı ve "Destur Haseki Letafet Sultan hazretleri." Dedi gür bir sesle.

Kafamı çok hafif kaldırmam ile karşımdaki sultanı gördüm.

Bembeyaz süt gibi teni, dalgalı kumral saçları vardı. Gözlerinin rengi ise elaydı.

Balık etli olmasa da dolgun hatları vardı. Ve evet gerçekten çok güzel bir kadındı.

Kollarını birbirine bağladığı zaman "Yıldız Kalfa." Dedi dişleri arasından.

"Cariyelere bağırma diye sana yüz kere söylemedim mi? Ne diye bağırıyorsun güzelliklere?" Diye ekledi.

"Af buyrun sultanım, lâkin başka bir çözüm bulamıyorum." Dediği zaman derin bir nefes verdi Letafet Sultan.

Taşlığına doğru döndüğü zaman "Ey cariyeler." Dedi bütün cariyelere karşın.

"Eğer kaideleri yerine getirirseniz burası sizin için cennet olur." Diye arında eklediği zaman bütün cariyeler can kulağı ile onu dinliyordu.

"Eğer kaidelere uyulmazsa kendinizi bir çiftlite köle olarak bulursunuz!" Diye sert sesiyle konuştuğu bütün cariyeler biraz irkildi.

"Nizamı ve harem kurallarını senden öğrenecek değiller Letafet." Diye bir ses gelince kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.

Siyah saçlı ve gözlü, esmer bir sultan giydiği zümrüt yeşili elbise ile parlıyordu.

Yıldız Kalfa bu sefer "Destur Afife Sultan." Dedi ki isminin Afife olduğunu öğrendiğim Sultan duruşunu dikleştirdi.

"Bırak şimdi desturu selamı Yıldız. Ben burada Letafet ile konuşuyorum araya girme." Dedi sert sesiyle.

Letafet Sultanda ona bakarken birbirlerine bakışları birden kin ve nefrete döndü.

Birbirlerine bakışları devam ederken "Ne diyordum? Ha evet netice de sen de bir çiftlikten geldin bunu unutma." Dedi Afife Sultan başını kaldırırken.

Ona üst perdeden acıyan bakışlar atarken, Letafet Sultan'ın yüzü sinir ile kırıştı.

Ardından kendini direkt toplarken selam durdu ve ilerlemeye devam etti.

Yanında duran bir diğer hatunda selam durdu ve Letafet Sultanın kuyruğu gibi peşinden gitti.

~~~~

"Dik tut o tepsileri ağa, eğer onlar yere düşerse canınla ödersin." Dedi Yıldız Kalfa sert bir sesle.

Hızla kafamı sallamam ile tepsiyi dik tutmaya çalıştım.

Ardından bakışlarım Eflatun Ağaya döndüğü zaman "Tamam, sen git hizmete başla. Anca götürürsün zaten." Dedi beğenmez bir tonla.

Alt dudağımı ısırmamla kafa salladım ve ilerlemeye başladım.

Harem mutfağını terk edip, has bahçeye doğru yol alırken derin bir nefes verdim.

Heyecanlıydım çünkü Mestan Han'ın orada olduğu söyleniyordu.

Şimdi hanedana özel kurulan bir masaya hizmet etmek bile aslında büyük bir şerefti.

Belki de onun yüzünü görmek büyük bir şereftir?

Has bahçenin ortasına gelmemle bakışlarımı karşıya çevirdim.

Tam o anda bir çadır altına serilmiş tahtta oturan bir adam ve çevresindeki iki sultanı gördüm.

Sultanlar Letafet Sultan ile Afife Sultandı. Ama o adam şimdi o siyah gözleri ile tam da bana bakıyordu.

Tüm tüylerim diken diken olurken, istemizce yutkundum.

Karşımdaki esmer tenli ve kara gözlü adam adeta masallardan fırlamış gibiydi.

Kömür karası saçları ve gözleri vardı. Yapılı vücudu giydiği zırhlar arından bile gözüküyordu.

Ben onu baştan aşağı süzerken birden o kara gözleri gözlerime döndü.

Ben gözlerimi kaçırırken biraz daha yaklaştım ve selam durdum.

O benden gözlerini çekmezken yaklaştım ve elimdeki tepside bulunanları masaya yerleştirdim.

Arada bir gözüm padişaha dönerken bana baktığını gördüm.

Tam o anda kendimi geriye doğru atmamla selam durdum.

Başımı kaldırıp, önüme baktığım zaman Afife Sultan gözlerimin içine bakıyordu.

Ardından dudaklarının kenarı yavaşça kıvrılırken yutkundum.

Kara gözlü padişah Mestan Han..

Altın YolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin