18. Bölüm

4.5K 377 85
                                    

"Fatin Ağa!" Diye bir ses duymam ile dairemin kapısı açıldı.

İçeri Yıldız Kalfa bir hışımla girerken elimdeki ayna korku ile düştü ve paramparça oldu.

Ben sinir ile alt dudağımı ısırırken bakışlarım önümdeki heyecanlı kalfaya döndü.

"Yıldız Kalfa!? Nasıl destursuz girersin sen!?" Diye kızmamla ile önümdeki kalfa derin bir nefes aldı.

"Bırak şimdi selamı desturu Fatin Ağa. Ulak geldi saraya, hünkarımız geliyormuş." Dediği zaman kalp atışlarım hızlandı.

Hemen yanıma doğru adımlaması ile elindeki kağıdı elime tutuşturdu.

"Ulaktan hemen evvel bu geldi, sana geldiği yazıyordu." Dediği zaman bolsa yerime oturdum ve kağıdı açtım.

Önümdeki satırları okumaya başlarken kalbim ağzımda atıyordu.

'Gözlerinde aşk yağmuruna tutulduğum yârim,
Yola çıktım, payitahta ulakları yolladım. Ulaklardan evvel bu mektup sana ulaşır. Şefkatli kollarını özledim, cennet kokun burnumda tüter. Bu hasretimiz son bulacak yakında, beklemde kal güzelim.'

Gözlerimin dolduğunu hissederken, yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.

Başımı yukarı kaldırmam ile dolu gözlerimden yaşlar düştü. Kalbim aşkla atarken derin ve heyecanlı bir nefes verdim.

"Geliyor." Dememle sesim titredi. Geliyordu, koca cihanın en güçlü adamı benim için geliyordu.

Tam o anda ayaklarıma değen kırık cam parçaları ile kaşlarım çatıldı.

Daha sonra aynanın kırıldığı aklıma gelirken bakışlarım odadaki cariyelere döndü ve "Temizleyin şunu, durmasın burada." Dedim ayağı kalkıp cam kırıklarından uzaklaşırken.

Yıldız Kalfa bir cam kırıklarına bir bana bakarken "Ayna mı kırıldı?" Diye sordu huysuz bir sesle.

Bakışlarım ona dönerken "Uğursuzluk getirir." Diye ardına ekledi Yıldız Kalfa.

Kaşlarımın çatılması ile "Bugün kendine dikkat et Fatin, nazar değebilir." Demesi kafa salladım.

Aynanın kırılması, nazar gibi şeyler şuan umrum dışıydı. Aklımdaki tek şey Mestan Handı..

~~~~

Mestan Han'ın gelişi tek beni sevindirmemiş Afife Sultanı da sevindirmişti.

Tertip ettiği eğlence için aşağı inmiş yanımdaki Yıldız Kalfa ile oturuyordum.

Diğer tarafta da Afife Sultan ve Macide Hatun otururken bakışlarım Afife Sultana döndü.

"Letafet Sultan nerede? Eğlenceye gelmeycek mi?" Diye sormam ile onunda bakışları bana döndü.

"Eksik olsun Letafet Sultan." Diye yapmacık bir tatlılık ile konuşurken gözlerimin içine baktı.

"Davet etmedim, dairesindedir." Demesi ile önüne döndü.

Benimde bakışlarım raks eden cariyelere dönerken yer masasında duran üzümü aldım ve ağzıma götürdüm.

Zaman geçerken bu zamanın bana ona getiriyor olma düşüncesi bile tüylerimi diken diken yapıyordu.

Saniyeler sonra cariyelerin masaya yeni yemekler koyması ile aç olan karnım ile alt dudağımı ısırdım.

Başkalarım Afife Sultana dönerken "Siz yemeyecek misiniz?" Diye sordum.

"Hayır, sen ye Fatin. Canım hiç istemiyor." Demesi ile bakışları Macide Hatuna döndü.

"Git bana şerbet getir, bari onu içeyim." Demesi ile Macide Hatun hemen ayağı kalktı ve buradan uzaklaştı.

Altın YolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin