"Sultanım, hünkarımız sizleri hamama bekliyorlarmış."
Yıldız Kalfanın dediği şeyle kafamdaki tüm düşünceler bir toz bulutu gibi kaybolup gitti.
Çok yorgun geçen bir kaç günümün ardından bu istek bana Mestan Han ile bir hayatımın olduğunu hatırlattı.
"Peki, siz dairede kalın. Herhangi bir durum için ağalar zaten her zaman hazır." Dediğim zaman Yıldız Kalfa selam durdu.
Daha sonra içimdeki duygulara geri dönüp, derin bir nefes alarak dolabıma doğru gittim.
Rahat bir kıyafet, sıcacık hamamda ve Padişahın kollarında iyi gidebilirdi.
~~~~
Hünkar hamamına doğru ilerlerken derin bir nefes aldım.
Üzerime yarı şeffaf, beyaz renkte bir kıyafet giymiştim. Su deyse tamamen beni çıplak gösterecek kadar şeffaf ve beyazdı.
Ama tabii ki giydiğim şeyi uzun ve kabarık bir kaftan benzeri şeyle kapatmıştım.
Padişahın tek haremi ve hasekisiydim. Onun yegane namusuydum.
Hadım ağaların, kalfaların bile görmesi yasaktı. Başka bir erkeğin görmesi ise zinhar ölüm cezasıydı.
Büyük hünkar hamamı önünde durup kapıyı yavaşça açtım.
Yüzüme vuran sıcak su buharı ile gözlerimi biraz kıstım.
Bakışlarım içeride gezinirken Mestan Hanın oturduğu yerden bakışları bana döndü.
İçerinin sıcaklığının gitmemesi için hızlıca içeri geçmemle "Kapıyı kilitle ve gel." Diye bir ses duydum.
Sesi hamam içerisinde yankılanmıştı. Kalp atışlarım hızlanırken derin bir nefes aldım.
Kapıyı kapattığım zaman kapının kilidini doğru eğildim.
Hızlıca kapının kilidinin içindeki anahtarı çevirdim ve kapıyı kilitledim.
Duruşumu dikleştirdim yavaşça arkama dönerken bana bakan bir çift siyah göz gördüm.
Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olmazken o da gülümsedi.
Bağdaş kurduğu minderin üzerinden kollarını yavaşça açarken yakışlıklı suratındaki özlem dolu gülümse ile bana bakıyordu..
Ona doğru hızlı bir kaç adım attığım ve beyaz, birazda soğuk olan mermerin üzerine çıktım.
O hâlâ beni usulca beklerken ona doğru koştum ve sarıldım.
Kollarını sırtına dayamam ile sırt kaslarını hissetmem bir oldu. Kokusunu daha iyi almak için boynuna gömüldüm.
Elleri saçlarımın içine giderken yavaşça okşamaya başladı. Diğer elini de belime attı ve orada tuttu.
Kalp atışlarını hissetmemle içimdeki kelebeler adeta bir kasırga etkisi yarattı.
Bakışlarım onun siyah gözlerine dönerken ellerimi yakışlıklı suratına attım.
Siyah ve ona bıyığı altından bana aşk dolu bir gülümseme gönderdi.
"Seni çok özlemiştim, devlet işleri çok yoruyor." Dediği zaman sıcak nefesi yüzüme vurdu.
"Seninle geçirdiğim her an bir altın değerinde benim için. Seni görmek için an sayıyorum resmen." Diye karşılık vermemle belimdeki eli ile belimi okşadı.
"Bu gece burdasın, bir yere gitmene izin vermiyorum." Dediği zaman yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Ya gitmeye çalışırsam?" Diye sorduğum zaman bir kaşı şaşkınlıkla havaya kalktı ve "Çalışda, sana neler yapıyorum güzellik?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Yol
Historical Fiction"Senin canını almaya gücüm yetse de yüreğim yetmez." Fransız bir tüccarın oğlu olan Antonie, harem ağalarını hadım olduğuna ikna eder ve hareme girer. Ancak padişahın ilgisini kısa zamanda üzerine çekince bu sefer padişahın kız kardeşi olan Afife Su...