Has odadan çıktığım zaman derin bir nefes aldım.
Hemen karşımda bulunan Yıldız Kalfa beni gördüğü anda hemen selam durdu.
"Yıldız Kalfa." Dediğim zaman selamını bitirip gözlerimin içine baktı.
"Akşamdan beri burda mısın?" Diye sorduğum zaman "Usuller bunu icab eder sultanım. Haseki Sultan halvetteyken her zaman nedimesi kabıda durur." Dediği zaman ağır ağır başımı salladım.
"Hadi hamama gidelim, biraz yıkanıp istirahat etmek isterim." Dediğim zaman tekrar selam durması ile ilerlemeye başladım.
O da arkamdan beni takip etmeye başladı.
Kollarımı birleştirmemle "Kader Sultan ve Mustafa Paşa ile ilgili bir bilgi var mı, ne vakit gideceklermiş?" Diye sordum yürürken.
"Bir malûmatım yok sultanım, sanırsam daha buralardalar." Demesiyle kafamı salladım.
"Âlâ, akşama o zaman daireme güzel bir sofra kurun. Afife Sultan ve Kader Sultanı çağırın." Dememle "Emredersiniz sultanım." Diye bir yanıt aldım.
"Aman kuş sütü-" Diyecektim ki gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Yerde kanlar içerisinde yatan bir beden hemen karşımda dururken "Aman Allah'ım bune!?" Diye arkamdaki Yıldız Kalfa dehşetle konuştu.
Şok, heyecan ve korkuyla elim ayağım adeta titrerken "Ayşe Kalfa.." Dedim titreyen sesimle tanıdığım yüzüne karşın.
"Aman yarabbi, çabuk.." Dememle Yıldıza döndüm "Çabuk ağalara haber ver, ne duruyorsun!?" Diye sonlara doğru bağırmam Yıldız Kalfa hızla selam durup koşmaya başladı.
~~~~
"Ah Ayşe Kalfa, Ah.." Diye bir hadım ağa oturup ağlarken diğer cariyelerde birbirleri ile konuşuyorlardı.
Ayşe Kalfanın üzeri yavaşça örtülürken diğer yandan da ağalar bir sedir getirmişti.
Kafasına sert bir taş indirilmiş ve taşta hemen yanına bırakılmıştı.
Dehşet veren bir görüntüydü, taşlığına uzanan koridor resmen kana boyanmıştı.
Yıldız Kalfa yanıma geldiği anda oturduğum yerden yavaşça kalktım ve bakışlarım ona döndü.
Diğer yandan duvarı tutarken basım ağrıyordu.
Yıldız Kalfa elini omzuma attığı zaman "Sultanım, iyi misiniz?" Diye sordu.
Bakışlarım ona dönerken baygın gözlerimle ona baktım.
"Sultanım lütfen metanetinizi koruyun." Dediği zaman Yıldız Kalfanın o an kulaklarıma bir ses doldu.
"Belki de Fatin Sultan yaptı!"
Bakışlarım sesin geldiği yöne doğru döndüğü zaman kaşlarım çatıldı.
"Ne saçmalıyorsunuz siz ya?" Diye sormamla bakışlarım cariyeler içerisinde gezindi.
İçlerinden biri çıkıp "O gün Ayşe Kalfa ile haremin kapısında tartıştınız sultanım, şimdi de suç bastırıyor olabilirsiniz." Dediği zaman daha fazla kaşlarım.
"Sen ne diyor-" Diyecektim ki Yıldız Kalfanın hemen "Destur Kader Sultan hazretleri." Diye bağırması ile bakışlarım arkama döndü.
Kader Sultan hemen yanımıza doğru adımlarken bakışları önce bana daha sonra da beni suçlayan cariyeye döndü.
"Sen kimsin?" Diye birden sorması ile cariyenin bakışları ona döndü.
"Karşında bir hanedan mensubu duruyor, cihan padişahının nikahlı eşi duruyor." Diye ardına sinirle eklediği zaman bakışları cariyeler içinde gezindi.
"Kimin haddine onu böyle çirkin bir ithamla suçlamak, siz kimsiniz!?" Diye sonda sesli bir şekilde bağırması ile tüm cariyeler korkuyla titredi.
"Fatin Sultan daha yeni halvetten çıkar, evella hünkarımızın koynunda bu işi yapmamıştır değil mi!?" Diye sert sesiyle konuşmasıyla cariyeler teker teker kafa salladı.
"Bir daha Fatin Sultana hürmet göstermeyen olursa ayaklarından harem tavanına alem-i hareme ibret ola diye asarım!" Diye sinirle konuştuğu zaman bütün cariyelerden çıt dahi çıkmadı.
Hemen ardından "Şu utanmazdı da alın aklını başına devşirene kadar sopa vurun. Ne zaman devşirirse o vakit bırakın." Dediği zaman cariye korkuyla başını olumsuz anlamda salladı.
"Sultanım affedin ne olur, cahillik ettim." Dediği zaman Kader Sultan kafasını sabır dilenir gibi salladı.
"Hâlâ benden af dilersin biçare hatun, Fatin Sultanından af dileyeceksin." Dediği zaman cariyelerin bakışları bana döndü.
Hızla yanıma doğru geldi ve ayaklarıma kapandı.
"Sultanım ben ne yaparım, ne olur merhamet gösterin." Dediği zaman bakışlarım Kader Sultana döndü.
O benim ağzımdan çıkacak olan herhangi bir kelimeyi bekler gibi bakarken bakışlarım tekrar cariyeye döndü.
"Cehaletin aşikar, bu sefere mahsus bağışlıyorum. Ancak bir daha böyle bir hadise yaşanırsa affetmem haberin ola." Dediğim zaman cariye minnetkâr bir sesle "Allah sizden razı olsun sultanım, çok sağolun." Dedi.
"Şükür et ki vicdanlı bir sultanımız var, Letafet Sultan olsaydı seni falakaya yatırmayı bırak ayaklarını keserdi." Dedi ciddi bir tonla Yıldız Kalfa.
Cariye aklını başına almış gibi kafasını sallarken Kader Sultan "Tamam, şimdi hepiniz işinizin başına haremin işleri beklemez." Dedi.
Cariyeler selam durup teker teker işlerine dönerken bakışlarım Kader Sultana döndü.
Onunda bakışları bana dönerken "Teşekkürler sultanım." Diyip selam durup.
"Olması gereken bu Fatin, kimse seni böyle çirkin bir ithamla suçlayamaz." Dediği zaman gülümsedim.
"Her neyse Ayşe Kalfaya ne olmuş?" Diye sorduğu zaman "Bilmiyorum sultanım, kimse bir şey görmemiş. Kafasına şu taşı vurup atmışlar." Dedim az ilerideki kanlı ve büyük taşı göstererek.
"Yazık oldu ama illa ki ortaya çıkacaktır." Dediği zaman kafamı salladım.
Ardından selam durmamla hamama doğru rotamı aldım.
~~~~
Dairemden içeri girdiğim zaman hizmetli koğuşundan çıkan Hale ile gözlerimiz birleşti.
Hale beni görür görmez heyecanla selam dururken kaşlarım çatıldı.
"Hale?" Dediğim zaman yanına doğru adımladım.
"Bir şey mi oldu?" Diye sormamla bakışları bana döndü.
"Bir şey olmadı.." Diye zar zor konuşması ile kaşlarım daha fazla çatıldı.
"Sultanım.." Diye ardına eklediği zaman bakışlarımı arkasına hizmetli koğuşuna gönderdim.
Tam o anda üzerine kan lekesi olan bir elbise görmemle bakışlarım irileşti.
"Hale.." Diye dehşetle konuşmamla bakışlarım ona döndü.
Gözleri dolu olan genç kız bana korkuyla bakıyordu.
"Sultanım.." Diye titryen sesiyle konuştuğu zaman bakışlarım ondaydı.
"Yemin ederim ki benim bir suçum yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Yol
Historyczne"Senin canını almaya gücüm yetse de yüreğim yetmez." Fransız bir tüccarın oğlu olan Antonie, harem ağalarını hadım olduğuna ikna eder ve hareme girer. Ancak padişahın ilgisini kısa zamanda üzerine çekince bu sefer padişahın kız kardeşi olan Afife Su...