Öncelikle sizden bir isteğim var, lütfen elinizden geldiğince yorum yapın.
Bölümlerin aksama sebebi de bu. Kitabı okuyorsunuz ama beğeniyor musunuz yoksa beğenmiyor musunuz belli değil.
Kendimi görüldü yemiş gibi hissediyorum. Eğer bu devam ederse yazmaktan sıkılıp, bu hikayeyi bitirmekten korkuyorum.
~~~~
Kader Sultan bana doğru hızla adımlayıp, tam önümde durdu.
Şimdi burnundan soluyor ve gözlerinden saf kin ve nefret fışkırıyordu.
"Sanırım sen kan kusup, kızılcık şerbeti içtim demek istersin." Dediği zaman bakışlarımı yavaşça kaçırdım.
"Sultanım, acınızı anlıyorum ancak metanetli davranmanız icab eder." Dediğim zaman derin ve hızlı bir nefes aldı.
"Bu hatunun infaz edilmesi gerektiğini sana söylemiştim. Hem emrime sadık kalmasın hem de gözüme mi sokarsın!?" Diye sinirle konuştu.
"Sultanım inanın bana sinirinizi anlamıyorum. Er ya da geç hakikati kabullenmenizi umuyorum." Dediğim zaman bana doğru bir adım attı.
"Anlamıyorsun, bu hatunu görmeye dahi tahammülüm yok!" Dediği zaman sessiz ama sinirli bir sesle bakışlarım gözlerinin içine odaklandı.
"Görmeye tahammülünüzün olmaması gereken tek kişi Mustafa Paşa sultanım. Bunu siz de biliyorsunuz." Diye yanıtladım aynı ses tonuyla.
"Amacın ne senin, beni delirtmek mi istersin!?" Diye yüksek sesle konuştuğu zaman başını yukarı doğru kaldırdı.
"Şimdi derhal izahat ver, bu hatunun haremin tam da ortasında ne işi var!?" Diye sesini daha da yükseltip konuştu 'tam da ortasında.' kısmını bastırarak.
Yavaşça gülümsedim ve ellerimi birbirine sürtüp gözlerine doğru döndüm.
"Size izahat verecek değilim sultanım." Diye gülümseyip, tatlı bir tonla konuştum.
"Lakin bu tavırlarınızı kesmenizi öneriyorum. Haremin ortasında sizin gibi bir sultana karşı çok çirkin hareketler bunlar." Dediğim zaman gözlerimin içine baktı sessiz sessiz.
Tam elini tokat atmak için gönderiyordu ki bu sefer elini bileğinden sımsıkı kavradım.
Eli havada, benim elim onun bileğinde kalırken gözlerimi tokata karşı kapatmıştım.
Daha sonra gözlerimi yavaşça açmamla bana şok ve sinirle bakan Kader Sultanı gördüm.
"Sultanım, ben sıradan bir köle değilim. Bu haremin haseki sultanıyım." Diye sinirle konuştuğum gözlerimin içine bakarken sinirle elini çekip kurtarmak istedi.
Bileğini daha çok sıkıp "Bir daha buna cüreet ederseniz kendimizi hünkarımıza karşı müdafaa etmek zorunda kalacağım!" Diye yüksek sesle bağırdım yüzüne karşı.
Bileğini bırakmamla beraber sinirle elini çekti ve bakışlarını haremde gezdirip bizi izleyen cariyelere baktı.
Daha sonra bakışları bana dönerken "Seni mahvedeceğim!" Dedi sinirle sessiz bir tonla.
Daha sonra da arkasını dönüp gitmeye başladı.
Tam bu sırada haremin girişindeki Afife Sultanı gördüm.
Kader Sultan onu önemsemeden hızlıca geçip giderken Afife Sultan gözlerimin içine derin derin bakıyordu.
Yanına doğru adımlamaya başlamam ile tam karşısında durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Yol
Historical Fiction"Senin canını almaya gücüm yetse de yüreğim yetmez." Fransız bir tüccarın oğlu olan Antonie, harem ağalarını hadım olduğuna ikna eder ve hareme girer. Ancak padişahın ilgisini kısa zamanda üzerine çekince bu sefer padişahın kız kardeşi olan Afife Su...