0.3

126 55 135
                                    

Merhaba bölümü umarım beğenirsiniz💞
Hikayeyi oylayıp satır aralarına yorum bırakırsanız sevinirim🤍

Yekta ile yurdun bahçesinde oturmuş marketten aldığımız krakerleri yiyorduk. Bir süre sonra bir siyah arabanın yurdun kapısının önünde durduğunu farkettim. Arabanın içi gözükmüyordu. Arabanın camı biraz indikten sonra arabanın içindeki adamlardan birini gördüm elinde tuttuğu silahı Yekta'ya doğru hizalamıştı.

"Yekta yere çök!" diye bağırmaya kalmadan silah patlama sesini duydum. Saniyeler içerisinde silah Yekta'ya isabet etmişti. Yekta kanlar içerisinde yerde yatarken araba hızla yurdun önünden uzaklaşmıştı. Yardım çığlıkları attığım sırada yetimhane müdiremiz ve yurt görevlileri başımıza toplanmıştı. Yetimhane müdiremiz hemen ambulansı aramıştı ve 15 dakika sonra ambulans gelip Yekta'yı almıştı. Müdiremiz Dilara Hanım da ambulansın peşinden gitmek için arabasına doğru yol aldı. Hemen yanına gidip yalvarmaya başladım.

"Nolur Dilara Hanım. Bende geleyim. Nolur." Kafasını olumsuz yönde sallasada bir süre sonra yalvarışlarıma kayıtsız kalamayarak. Benide arabasına bindirerek ambulansı takip etmeye başladık. Hastaneye varmamız 12 dakika sürmüştü. Vardığımızda sedyeyle birlikte Yekta'yı yoğun bakım ünitesine doğru götürmüşlerdi. Dilara hanım ile kapıda uzun bir süre bekledikten sonra doktor Yekta'nın yanından çıktı ve yanımıza gelerek sordu

"Yekta Poyraz'ın yakınları siz misiniz?" diye sordu. Dilara hanım kendini tanıttıktan sonra doktor anlatmaya başladı.

"Omuzuyla göğsünün ortasına aldığı kurşun darbesiyle birlikte iç kanama başlamış. Onu durdurmayı başardık ama kolunu uzun bir süre hareket ettiremeyebilir." dediğinde hem sevinip hem de üzülmüştüm. Arkadaşım uzun bir süre kolunu hareket ettiremeyecekti.

Yaklaşık bir kaç gün sonra hastaneden taburcu edilmişti Yekta. Doktorların aksine kolunu çok rahat oynatıyordu. Ama kolunu oynatırken vurulduğu yeri tutuyordu ve sızladığını söylüyordu.

1 hafta geçmişti ve Yekta tamamen iyileşmişti. Onunla hep ben ilgilenmiştim ve her isteğini karşılamıştım. Yekta ile tekrardan bir gün bahçedeki çardaklqrdan birine tekrardan oturup sohbet etmeye başlamıştık.

"Yekta seni o halde gördüğümde çok korkmuştum." dedim.

"Biliyorum. Gözlerim kararmaya başlamadan önce senin korkmuş halini gördüm. Ama sen neden bana yere çök dedinki? Bende o silahlı adamları farketmiştim ama silahı sana doğru hizalıyorlardı." söyledikleri karşısında şaşkına dönmüştüm.

"Hayır. Ben öyle görmedim. Asıl silahı sana doğrultmuşlardı." dedim.

"Bilmiyorum bana öyle geldi heralde."dedi Yekta uzatmayarak ve sohbetimize devam ederek tüm gün çardakta oturduk.

♣️

Saatler birbirini kovalıyordu. Günlerden bir gün bana bir mektup gelmişti. Mektubu açtığımda yazanlar beni şok etmişti.

"Umarım uyarımızı anlamışsındır Kerem Alp Adal. Dediklerimizi sen yapmazsan biz yapmak zorunda kalacağız. Hayal edebilirsinki biz yaparsak daha kötüsünü yaparız. Kısa bir zamanda Yekta'nın ölüm haberini bekliyoruz Alpcim. Yoksa sonuçları sadece Yekta'nın ölümüyle sonuçlanmaz. Umarım mektubumuzu ciddiye alırsın. Saygılar ve Sevgilerle..." Kimin gönderdiği yazmıyordu ancak gönderen kişinin kim olduğunu anlamıştım.

Nasıl yapacaktım? Nasıl Yekta'nın ölümüne sebep olacaktım? Hem benim yaptığımı anlarlardı zaten. diye düşünürken Yekta girdi odaya hemen mektubu yastığın arkasına koyarak sakladım.

Mâzi'nin ZulmüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin