Yepyeni bir bölümle tekrardan karşınızdayım. Umarım bölümü seversiniz. Hikayeyi oylayıp satır aralarına yorum bırakırsanız sevinirim. İyi okumalar🤍❤️🔥
♣️
DEFNE
Öğrendiğim gerçeklerden sonra bu olanları hazmedemiyordum. Küstahça karşımda durmuş hâlâ bana bakıyordu ve ona inanmamı bekliyordu.
"Defne sen karar vermişsin neyin ne olduğuna. Emin oldum ki ben ne dersem diyeyim sen ikna olmayacaksın." pişkin pişkin birde bana cevap veriyordu.
"Sen ne kadar pislik bir insansın yaa? Hem bir insanı canice yakıp sonrada hayatına devam etmeni aklım almıyor." Sinirle söylediklerimi içimde tutamıyordum. Belki mantıklı bir açıklaması vardı. Ama bilmiyordum, içimden bir ses ona güvenmememi söylüyordu.
"Ne olur beni bir kere dinle Defne!" belkide onu dinlemeliydim. Kabul edercesine başımı salladım ve onu dinlemeye başladım.
"Bunların hiç biri benim suçum değildi Yekta!" bana konuşmuyordu. Kafasını çevirmiş Yekta'ya doğru bakarak konuşuyordu."Hepsi o adamın suçuydu. Bana bir mektup yazdı ve kardeşim Güneş ile senin aranda bir tercih yapmamı istemişlerdi. Kabul etmelisin ki Güneş'in hiç bir suçu yoktu. Aynı zamanda seninde bir suçun yoktu. Ama o daha çok küçüktü Yekta. Çok küçüktü..." Ağlayarak konuşmaya devam ediyordu. Yekta ise soğuk kanlılığını korumaya çalışarak duygusuz bir şekilde Alp'i dinliyordu.
"DEVAM ET!" birden bağırmıştı ve Alp ne olduğunu anlayamadan konuşmaya devam etmişti."dediğim gibi Defne çok küçüktü Yekta. İkinizden birini seçmem gerekiyordu ve bu sen oldun. Bu çok kolay olmadı. Aylarca erteledim çünkü ikinizden birini seçmekte çok zorlanıyordum. Ama ne istediklerini biliyordum. Seni istiyorlardı Yekta. Ben Seni seçmeseydim onlar hem Güneş'i hemde seni öldüreceklerdi." bu adamlar kimdi? neden Alp'e böyle bir seçim yaptırtmşlardı ki?
"Bıraksaydın da onlar öldürseydi Alp! En azından senin ihanetini görmeden giderdim bu Dünyadan." Yekta da haklıydı. Alp bunu yapmamalıydı.
"Bilmiyorum Yekta. O zaman elimde böyle bir seçenek yoktu. Bana üçüncü bir tercih sunmamışlardı. Ya sen ya Güneşti."
"Peki hiç düşünmedin mi neden bana böyle bir tercih sunuyorlar? Kim benden bunu istedi diye." dedi Yekta
"Elbette düşündüm. Her beni uyarışlarında onlara sordum. Sen kimsin diye. Ama hiç birinde bir cevap alamadım." Alp bunu dediğinde Yekta bulunduğumuz kafese doğru yaklaştı ve tam kapının önünde durdu.
"Emin misin Kerem Alp Adal? Hiç mi o adam sana 'ben Yekta'nın abisi Pars Poyrazım' demedi." Sanırım Alp Yekta'nın bunu söylemesini beklemiyordu ve afalladı.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Sen bana neden yalan söylemeye devam ediyorsun? Sanki ben bilmiyormuyum Pars ş*refsizinin seni o yurttan alıp gitmeyi teklif ettiğini ve yurt müdiresi Dilara Hanıma para teklif ederek seni yangında öldü olarak gösterttiğini?" her dakika şok olmaya devam ediyordum. Ancak ikisin yüzleşmesini bölmek istemiyordum. Çünkü hâlâ aklımda cevaplanmayan sorular vardı.
İkiside susmuştu. Alp cevap veremiyordu ve Yekta da onun cevap vermesini bekliyordu. Ben dayanamayarak sordum.
"Peki bir şey sormak istiyorum. Mademki Alp yurdu yaktı Yekta, sen nasıl kurtuldun o alevlerden?" dediğimde Yekta sesli bir şekilde güldü.
"Ben bu soruyu Alp'ten bekliyordum. Ama neyse seninle idare edeceğiz artık turuncu." turuncu demesi beni üzmüştü. Çünkü bunu bana en son çok özel biri söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mâzi'nin Zulmü
Genel Kurguİntikam en güçlü duyguydu ve buna şahsen yıllar sonra farkına varmıştım. Ben ki yalnızlığın içindeki karanlıktım. Karanlığı aydınlatana ihanet etmiştim. ♣️ Hayatını güzel bir şekilde sürdüren Kerem Alp Adal'ın geçmişte yaptığı hatalar yıllar sonra k...