4.BÖLÜM - ÖNYARGILI

259 26 4
                                    

Selamlarrr
Ben yine yeni bir bölümle geldim hemen bölüme geçelim. Keyifli okumalar 🌠🫶🏻




Elindeki sazı hem çalıp, hem de türkü söylüyordu. Gözlerini karşısındaki genç kıza çevirdi ve tebessüm etti. Her bir sözde genç kıza bakıp söylüyordu. Sazı içli içli çalması bütün herkesi etkilerken, sadece karşısındaki genç kıza bakıyordu.

"Ben kimi sevmişim senden ileri," iç çekip türküyü söylemeye devam etti. Ne çok içten söylüyordu ve sesinin yanık tınısı herkesi dinlemeye teşvik ediyordu. Elindeki sazı çalması dahi insanın dinlemesi için yeterliydi. Ruha dokunan melodiler, sanki bilindik bir yaraya basılan mühür gibi.

"Bizim pencereler yele garşıdır," genç kıza baktı içi gide gide. "Muhabbet dediğin karşı karşıdır." Genç adam söylerken onu dinlediler. Genç kız bakışlarını kaçırınca daha çok gülümsedi. Sanki onunla karşı karşıyayken içi gidiyordu. Bu bile onun için fazlaydı.

Elindeki saz, sanki duygularına tercüme oluyordu. Nişan sonunda mahalledekilerin ısrarı ile türkü söylemeye başladı. Anısı olan bir türküyü söylemek artık eskisi gibi hissettirmiyordu ama anılar vardı ve unutmak mümkün değildi.

İnsan anılarını unutmuyor ama zamanla değersizleşiyor. Bugün yanımızda olan insanlar yarın yakınımızda dahi olmuyor ve onlardan kalan anlar zamanla değerini kaybediyor.

Ulaş yine aynı türküyü söylüyordu. Yine aynı sözlerdi ama bu kez ne karşısında o kız vardı ne de o eskisi gibi hissediyordu. Bu kez hissizdi. Kahve hareleri etrafındaki insanlarda gezindi ve bir çift gözle karşı karşıya gelince duraksadı. Göz göze geldiği kız onu her an dövecekmiş gibi bakıyordu ve bu onu içten içe güldürdü.

"Girebilsen bu sinemde neler var," sazın tellerine her vurduğunda herkesin içindeki yaraya dokunuyordu. "Gülüp oynadığım ele garşıdır." Sözlerinin ardından bakışlarını kızın üzerinden çekti ve yere baktı.

O türküyü bitirince alışkış sesleri yükseldi. Bütün mahalle onu dinlemişti ve herkes sesinin ne kadar güzel olduğunu biliyordu. Fakat Ulaş epeydir türkü söylemiyordu.

Nermin oğlundan önce içeriye girdi ve hızlıca ayakkabılarını çıkardı. Konuşmak için can atıyordu. Ulaş kapıdan içeriye adımını attığı anda konuşmaya başladı.

"Gördün değil mi oğlum?" Ulaş kaşlarını çattı. Annesinin neyden bahsettiğini anlamıyordu.

"Neyi anne?"

Nermin yavaşça baş örtüsünü çıkardı. "Kızı diyorum, öküzün trene baktığı gibi bakıyordun." Kaşlarını çatarak annesine baktı. O kızı hiç sevmiyordu hele kavgaları aklına geldikçe sinirleniyordu.

"Ne bakacağım ben elin kızına anne?" Nermin imalı bir şekilde güldü. Halbuki oğlunun Gökşin'e baktığını görmüştü hatta öyle kısa bir bakış da değildi. Bir de türkü söylerken kaç kez göz göze geldiklerini görmüştü. Ulaş inkar ettiği kadar Nermin mutlu oluyordu.

"Yalan konuşma Ulaş, kıza bakıyordun."

Daha çok sinirlendi ve üzerindeki gömleğin kol düğmelerini açtı. "O bana bakıyordu, ben ona bakmadım. Ben sana bakıyordum anne." Söylediklerini bastıra bastıra noktaladı ama Nermin hiç oralı olmadı.

KUTUP YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin