15.BÖLÜM - GÜZEL YILDIZIM

160 19 12
                                    

Bol bol Ulaş ve Gökşin okuyacağız. Keyifli okumalar 🤍

Yağmurun sicim sicim döküldüğü öğle vaktindeydim. Kafe oldukça kalabalıkken kendimi bir köşeye atmış ve kahve içiyordum. Elimdeki fincanı dudaklarıma yaklaştırıp tekrar bir yudum aldığımda gözlerim açılan kapıya kaydı. Hızlı adımlarla içeriye geçtikten sonra üzerindeki ceketi çıkardı. Gözlerim öylece ona kitlenmişken adım atamadım. Hayatı öylesine sabit yaşamaya alışmıştım ki, şimdi böyle kalbimin farklı bir halde çarpması yahut ellerimin titremesi ya da midemde uçuşan garip hislerin beni getirdiği bu hal, oldukça tuhaf ama güzel.

Gözleri dolu kafede gezinirken beni arıyordu. Aradığını buldu. Bakışlarım bir ok gibi üzerindeydi. Fincanı önümdeki masaya bırakıp oturduğum yerde kalktım. Meltem kitaplık tarafındaki masalarla ilgilenirken, Öznur mutfağa doğru ilerledi. Tek Hakan boştaydı o da Ulaş'ı görünce bana doğru döndü. Benim ilgileneceğimi biliyordu. Hatta herkes aramızdakilerin farkındaydı ama açık açık sormuyorlardı. Zaten kimsenin sormasını da istemiyorum. Bana kalırsa iyi şeyleri gizlemek en mantıklısı. Çünkü ne zaman biraz mutlu olsam ardından mutluluğumu gölgeye atacak bir şeyler başıma geliyordu.

"Ulaş," dedim aramızdaki bütün mesafeyi katettiğimde. Bana baktı. Siyah irisleri yavaşça yüzümü taradı ve yüzündeki sert ifade yumuşadı. Dışarıdan ona bakan biri onun ne kadar soğuk ve sert olduğunu çok net anlayabilir. Lakin ben onu öyle görmüyorum. Ulaş'ın içindeki merhametli adamı apaçık görebiliyorum. Ve sanırım bu fazlasıyla hoşuma gidiyor.

"Gökşin," eliyle ıslak saçlarını düzeltmeye çalıştı. Bu haline ufak bir gülücükle baktım. Gözleri kıvrılan dudaklarıma kaydı fakat hemen irislerini çekti.

"Hoş geldin, gel arkaya gidelim havlu vereyim sana."

Kararsızlıkla durdu. "Olur mu öyle?" derken çekingendi. Gülümsedim.

"Olur tabi," eline uzandım fakat kalabalık epey fazlaydı ve patron olduğum için doğru bulmadım. Hem aramızdakiler netleşmeden onunla temas kurmak istemiyorum.

Ulaş ile beraber arkaya geçince hızlıca odama yöneldik ve ona mutfaktan aldığım havluyu verdim. Saçlarını kuruttuktan sonra üzerinde göz gezdirdi. Çok da ıslanmamıştı.

"Nasılsın?" derken havluyu boynuna attı. Dilimi yutacak derecede ona takıldım. Siyah saçları ıslandığı için daha koyuydu. Siyah gözleri ve seyrek kirpiklerinde göz gezdirdim ve en son dudaklarına kayan gözlerim beni uyardı. Sert çehresi çatılı kaşları insanı geriye iterdi ama geriye itilmedim.

"İyiyim, sen nasılsın?" Gözlerini kısaca odada gezdirdikten sonra ikili koltuğa kuruldu. Sırtını geriye yasladıktan sonra bacaklarını hafif aralık bırakıp başını geriye attı.

"Yorgunum. Saatlerdir bir işle uğraşıyordum onu bitirip teslim ettik." Başını kaldırıp ayakta dikilen bana baktı. "Sana bakmak istedim." Derin bir nefes aldım fakat her an kalp çarpıntısından dengemi kaybedecek gibiydim. Azar azar içime çektiğim nefes beni boğarken gözlerimi kaçırdım.

"Anladım," kısık sesim onu gülümsetirken kaçacak yer aradım ama buradan gidemezdim ve onu buraya getiren benim.

Aferin kızım, böyle devam.

İçimdeki arsız kızın kulaklarını çekesim vardı. Hafif bir öksürükle gözlerimi tekrar gözlerine diktim. Benim açık kahve harelerim onun koyu harelerinde tutuklu kaldı. Şu kısacık zamanda onunla böylesine yakın ve uyumlu olmayı garipsiyorum. Ama her şeyden önce böylesine iyi giden şeyler hep beni korkutuyor.

"Annemlerle konuştum," dedi dikleşerek. "Bugün gelmek istiyorduk ama Sema teyze hazırlık yapacağız dedi." Kaçamak bakışlarla ondan uzaklaştım. Çok fazla heyecanlıyım. İçimde sağa sola fırlamaya çalışan kelebekler uçuşuyordu. Çiçeklenmek için bekleyen güllerim sulanmış gibi hissediyorum. Talan olan bir bahçeyken şimdi rengarenk çiçeklerle kuşanmışım.

KUTUP YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin