●
"Hadi oğlum hadi!"
"Hızlı olsana."
"Ya ateş edemiyorsun bana kızıyorsun amına koyayım."
"Lan sanki çok farklısın sen."
Atışmalarımız son sürat devam ederken Koray, ağzından vurulduğunu belli edecek bir ses çıkardı. Hemen ardından tam karşıma çıkan düşmanı öldürdüğümde "Evet!" dedim heyecanla.
Takımımdan birinin "Raze çabuk gel." demesiyle bas konuş yaparak mikrafona doğru "Geldim, geldim." dedim. Bir internet kafede yan yana bilgisayar başına geçmiş Valorant oynuyorduk.
Sonunda takımdakilerin yanına geldiğimde beraber savaşmayı sürdürdük. Şansımıza karşı takımda bizim aksimize acemi sayılacak seviyede olan kişiler vardı.
Sonunda az canımın kaldığını gördüğümde geri cekiliyordum ki karşı takımdan biri tarafından vuruldum. Ağzımda bir küfür mırıldandım ve takımdakileri izlemeye başladım.
"Lan vur vur amını siktiğim." Koray'ın sinirli şekilde takımdaki birine ithafen konuştuğu sırada karşı takımdan biri vuruldu, artık bir kişi kalmışlardı.
Son düşmanla olan çatışmanın sonucunda bizim takım kazandığında ikimiz de aynı anda sevinc edasıyla konuştuk.
"Sonunda bee!"
"İşte budur ya."Kazanmanın verdiği rahatlamayla sırtımı arkaya yasladım, Koray da takım chatine bir şeyler yazıyordu. Ardindan aynı anda birbirimize dönüp o sol elini ben de sağ elimi kaldırıp ortada birbirine çaktık.
"Bugünlük bu kadar yeterli bence." dedim oyundan çıkış yaparak.
Ağzından onaylayıcı bir mırıltı çıkardı. Oyunları kapatıp ayaklandıktan sonra internet kafeden çıktık ve içerisine kıyasla çıktığımız gibi vücudumuzu saran sıcaklıkla karşılaştık. Hava yaz ayına girmiş olduğumuzdan dolayı güneşin çoktan batmış olmasına rağmen bir hayli sıcaktı. Ferahlamak için alnıma düşen platin sarısı saçlarımı geriye doğru taradım fakat tatlı esen rüzgar, yine birkaç tutamın alnıma geri düşmesini sağladı. Üniversiteye geçtiğim gibi değişiklik istediğim için saçlarımı bu renge boyamıştım.
Koray'ın kafenin önüne park ettiği motora doğru adımlayıp o öne, ben arkaya bindim. Kasklarımızı taktık ve yerlerimize yerleştikten sonra motoru çalıştırdı.
İkimizde aynı evde kaliyorduk. Aynı üniversiteyi kazandığımızı öğrenince birlikte üniversite icin sehir dışına çıkmıştık. Bir süre yurtta kalmıştık ama kendimizce nedenlerden dolayı artık yurtta kalmak istemediğimiz icin beraber 1+1 bir ev almıştık. O ingiliz dili ve edebiyatı, ben de bilgisayar mühendisliği okuyordum.Işıklara geldiğimizde arabaların ortasından geçtikten sonra motoru durdurdu. "Kanka sen dediğim oyunu indirmiş miydin?" dedi kafasını biraz yana çevirip. Sesini de yükselterek konuşmuştu daha rahat duymam için.
Tutunmak için kollarımı sardığım bedeninden geçici olarak kollarımı ayırıp yerimde dikleştim ve "Ha dogru lan, aklımdan çıkmış. Ücretsiz indirecegim site bulayım indiririm hemen." dedim.
"İndir de oynayalım. Ama dikkat et indirdiğin siteye, bu sıralar hacklenme olayları dönüyormuş sanal ortamda. Duymuşsundur, geçen popüler bir sitede virüs tespit edildi haberlerde açıkladılar."
Omuz silktim. "Aman bir sik olmaz. Bilgisayar mühendisiyim oğlum ben. Ben onları hacklerim asıl onlar kimmiş?" bu kendinden emin tavrıma kısıkça güldü.
Yeşil yandığında sürmeye başladı. Tekrar ona tutuldum. "Sen yine de dikkat et de." diye uyarmayı da ihmal etmedi.
Eve geldigimizde motoru evin bahçesine park etti. Motordan inip 4 katlı binaya giris yaptık. İlk katta olan ev sayesinde merdiven çıkıp direkt solda kalan evin içine girdik.