Derin bir nefes aldı ve tüm nefesini dudaklarıma verdi. Ardından, itiraf etmem gerekirse istemeyeceğim bir şey yaptı.
Geri çekildi.
Artık nefesini dudaklarımda hissetmiyordum. Gözlerimi boşluk hissiyle araladım. Yüzünü geri çekmişti ama eli hala yanağımdaydı. Narin bir şekilde okşadı yanağımı ve elini de çekti. Elinin yanağımda olması beni huzurlu hissettiriyordu ama şimdi temasını kesmesiyle kaşlarımı çattım.
Ben ona neden geri çekildiği hakkında sorar bakışlar atarken o sıkkın bir bakışla yüzümün her yerini taramakla meşguldü. Dudaklarını araladı. "Yapmayacağım." dedi kendi kendine konuşuyormuşçasına. "Sarhoş halinden faydalanmayacağım." diye devam etti. Ardından bakışlarını benden çekip önüne döndü. Masadaki, içinde yarım kalan şarap bardağını eline alıp tek dikişte bitirdi ve yenisini koymaya geçti.
Üzgünce ona yaklaştırdım vücudumu ve omzuna başımı yasladım. Bu hareketimle vücudu kasıldı. "Neden geri çekildin ki?" diye sordum mırıldanarak. Gözlerimi öylesine bir noktaya odaklamıştım.
Bir iç çekti. "Sarhoşsun Ares. Belki daha sonra pişman olacaksın ve ben bunu istemiyorum." dedi netçe.
Omzundan başımı kaldırdım. "Ben sarhoş değilim ki. Bak, geçti sarhoşluğum." dedim inandırıcı olmaya çalışırcasına. Ama hiç inanmış gibi durmuyordu. Bu halime gülümseyip başını iki yana sallamakla yetindi. Somurtarak tekrar başımı omzuna yasladım.
İkimiz de aramızdaki sessizliği koruduk. Göğsünden gelen güzel koku ve yattığım omzun rahatlığı beni mayıştırdı. Güvende hissediyordum onun yanında. Garip bir dejavu duygusu sardı içimi. Bu güveni sanki daha önce hissetmiş gibiydim. Sarhoş olduğum içindir diyerek geçiştirdim kendi içimde.
"Of... Niye sarhoşum ki ya." dedim sadece onun duyabileceği bir mırıltıyla. "O hacker gibi beni öpseydin keşke." diye devam ettim. Şu anda ne dediğimi bilmiyordum. Bir şey derken düşünmüyordum, direkt söylüyordum.
Bardağındaki şarabı içerken bu cümlemin ardından öksürmeye başladı. Başımı omzundan kaldırıp sırtını hafifçe patpatladım. Yüzümdeki üzgünlük hala yerini koruyordu. Alt dudağımı öne doğru büzmüştüm. Sonunda öksürmesi geçtiğinde bardağı masaya koydu ve dudaklarını yalayıp bana döndü. Rüyamda ne gördüğümü az önce anlamış mıydı bilmiyordum ama yüzünde bu lafımı beklemiyor gibi bir şaşkınlık vardı. Boğazını temizledi, "Demek rüyanda bunu gördün?" diye sordu. Başımı salladım.
Bir yudum kalmış masadaki şarap bardağımı elime alıp bitirdim ve geri masaya koydum. "Bana dedi ki, beni uzun zamandır izliyormuş." dedim rüyamı kastederek.
Aren'den şaşkınlık akan bir "Ne?" tepkisi geldiğinde devam ettim.
"Sonra ilgisini mi çekmeye başlamışım ne öyle bir şeyler işte." Zaten çok hatırlamıyordum.
İlk defa mimiklerini bu kadar net görüyordum onun. Şaşkındı. Bunda bu kadar şaşıracak ne vardı ki? Daha ayrıntı bile vermemiştim oysaki.
Boğazını temizledi, arkasına yaslandı. "Anladım, garipmiş." dedi. Bir omzuna, bir de gözlerinde gidip geldi bakışlarım. Sonunda yatmamayı seçtim. Beni öpmediyse omzuna yatmamdan da rahatsız olurdu kesin.
Sandalyemi ondan uzaklaştırarak bacaklarımı kendime çektim ve bağdaş kurdum oturduğum yerde. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve huysuzca gözlerimi masaya odakladım. Tüm hareketlerimi izleyen bir çift yeşil göz, ne yaptığımı anlamaya çalışıyormuş gibi bakıyordu.
Ona çevirdim bakışlarımı, göz göze geldiğimiz an hemen önüme döndüm. Küstüğümü anlasın istiyordum.
O sırada çenemde bir el hissettim, başımı kendine doğru çevirdi. Çenemdeki elini çekmezken "Ares? Ne oldu?" diye sordu.