•
"Biip, biip... Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor."
Bir kere daha.
"Biip, biip, biip... Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor."
Bir kere daha...
"Biip, biip, biip, biip... Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor."
Hayatta bazı noktalar vardır hani, dönüm noktası dediğiniz.
Bazen öyle dönüm noktaları vardır ki hayatınız 180 derece değişir. Bazıları gerçekten güzeldir, sizi ileriye taşır. Daha mutlu olursunuz artık o andan sonra.
Ben, hayatımın bir dönüm noktasındaydım. Ama bu o bazı dönüm noktalarından birisi değildi, kötüydü. Beni ileri taşımayacaktı. Aksine benim daha da dibe vurmamı sağlayacaktı.
Gördüklerimi sindirdikten sonra nefes dahi almadan Aren'i aramaya, mesaj atmaya başlamıştım. Açmıyordu, ben ise durmadan aramaya devam ediyordum.
Aren
Yapılan arama: 33 (Cevaplanmadı)33 defa aramıştım onu. Milyon kez de mesaj atmıştım. Çift tik oluyordu ama bakmıyordu.
Yutkunamıyordum, sanki boğazımda koca bir yumru vardı. Karnıma geçmeyecek bir ağrı girmişti. Midem bulanıyor, kusacak gibi oluyordum.
Bu sırada ise önümdeki yazıyı tekrar tekrar, tekrar tekrar okuyordum. Titreyen parmağımı aşağı kaydırınca bir video çıktı karşıma.
Tutuklanma videosu.
Videoyu oynata bastım. Aren, evin girişindeki merdivenlerden indiriliyordu. İki polis yanında onu arkadan kelepçelemiş götürüyorlardı. Başı eğik değildi, tam karşıya bakıyordu. Yüzünde düz bir ifade vardı. Polis arabasına doğru götürüyorlardı onu ve başka birini arabaya bindirdikten sonra Aren'i de içeri soktular. Ardından kamera diğer tutuklanıp arabaya götürülenlere döndükten sonra video bitti.
Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve oturduğum yerde dikleştim. Salonun kapısında bir beden belirip "Kanka?" demesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Koray, kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
Bu halimi görünce bana yaklaştı ve kanepede yanıma oturdu. Elini omzuma koyup "N'oldu?" diye sordu endişeli bir ifadeyle.
Telefonumu ekranı ona dönük olacak şekilde ona uzattım. Anlamayarak ekranda açık olan haberi okumaya başladı.
Gözleri hafifçe büyüdü. "Bizim hacker da mı tutuklandı lan?" dedi şaşırarak.
Aşağı kaydırdı parmağını, gözleri soldan sağa kayıyordu okurken. Aşağı kaydı, yine aşağı kaydı ve... gördü.
Çatık kaşları normale döndü. Yüzü düz, donuk bir hal aldı. Dudakları kendi kendine aralandı. Çenesi istemsizce titremeye başladı, konuşmak istiyordu ama konuşamıyor gibiydi.
"Okan..." diye mırıldandı kısık bir sesle.
"Nasıl, neden?" Titreyen sesiyle kendi kendine mırıldanınca ona dönmeden bir iç çektim. Aklımda tüm yaşadıklarımız gözlerimin önünden geçti.
Aren'i, hackerı bulması için çağırmamız, ona çok kez hackerı anlatmam, onun da haberi yokmuş gibi davranması, birçok kez nereye gittiklerini söylemeyip ortadan kaybolmaları ve daha birçok şey.
Aren hakkında öğrendiğim bir şey varsa o da çok iyi rol yaptığıydı.
İhanete uğramış gibi hissediyordum.