Bölüm 16: Yeni Yuva

20 2 2
                                    

Yıl 2025

'Yeni Yuva'

Öykü

Hayatta en büyük başarının kendini geliştirebilmek olduğunu söylerdi Tuğrul amca. Haklı olduğunu zaman geçtikçe anlamıştım. Yetişkin olmak demek o çizgiyi aşmakmış. Mutlu kalabilmek kişilere ve yaptıklarına değil, içindekini dışarı çıkarabilmekte gizliymiş. Tabi ki on beş yaşında bu farkındalığa varamazdım ama, evin bana yaşattığı baskıdan kaçabilecek bir yol bulabilirdim. En azından utanmadan ve korkmadan en yakınımdakilere cesurca anlatabilirdim. Sabahın ilk ışıkları ile uyandığım yeni evimde, Cem'in ve yeğenlerimin huzurla uyuduğunu bildiğim, mutlu yeni yuvamda geçmiş kafamı kurcalamaktan başka işe yaramıyordu. Eski öyküye kızmak son zamanlarda en büyük huzursuzluk kaynağım olmuştu. Yapabilirdim ve kendimi kurtarabilirdim.

"Salaksın kızım sen!" dedim büyük camlardan doğan güneşi izlerken. Sesimin evdekilerin duyabileceği kadar yüksek çıktığını anladığım anda elimle ağzımı kapatıp abimin beni duymamasını umdum. Gece çok geç uyumuştu. Kafası çok karışıktı ve benim kadar o da eski Cem' e çok kızgındı. Berna abla ile yaptığı milyonlarca terapi işe yarasa da içindeki öfkenin kendine dönmesine karşı koyamıyordu. Zamanla düzelecek demişti Berna abla ama abimin pek de sabrı yoktu. Geceleri uyuyamaz olmuş ve yaşattıkları için yüzüme bakamayıp evin içinde benden kaçar olmuştu. İlk kez dün gece zor da olsa uyumasına yardım etmiştim. Bu sefer masal anlatma sırası bende idi. Ama benim masalım büyümüş olan Öykü ve Cem' e aitti. İlk kez abimin sevgiye ne kadar aç olduğunu fark etmiştim. Sarılıp saatlerce çocuk gibi ağlamış ve ağlarken uyuyakalmıştı.

"Öykü ne oldu?" dedi panikle abim kapıdan içeri girerken. Arkasında Burak'ı görmemle saatin beşinde boşu boşuna herkesi uykusundan alı koyduğumu fark ettim.

"Korkmayın iyiyim. Özür dilerim uyandırdım sizi de." Dediğimde paniklemiş Cem bana doğru hızla geldi. Gözlerindeki korku ve rahatlama belli oluyordu. Onun attığı her hızlı adım beni eskiye götürürken içimde bir huzursuzluk beliriyordu. Küçük Öykü her adımda ondan korkmayı öğrenmişti ne de olsa. Neyse ki korkumun sadece bir alışkanlık olduğunu biliyorum ve Cem'in değiştiğine olan inancım, damarlarımda akan mavi sıvıya olan güvenimden fazla.

"Sana bir şey oldu sandım." Dedi Cem ben düşüncelerle ondan korkarken. Aksine o bana sımsıkı sarılmıştı. Uzun zamandan sonra abim tarafından sevildiğimi hissetmek iyi gelmişti. Ben de ona sarıldım. Belli ki onun da buna ihtiyacı vardı.

"Abi iyiyim korkma. Hadi uyu biraz daha bak gözlerin kıpkırmızı. Hadi Eylül de uyandı bak. Baba kız uyuyun biraz daha." Dediğimde Eylül uyku mahmuru bir halde gözlerini ovuşturarak odanın kapısında belirmişti. Cem arkasını dönüp kızına baktı. Aralarındaki mesafenin kapanmasına ikisinin de ihtiyacı vardı. Bir kız çocuğunun babasına olan sevgisi büyürken en önemli şeylerden biriydi. Sevgiyi birlikte büyütmeleri gerekiyordu. Benim görevim sonlanmıştı. Zaman kaybettikleri kadar zaman yaratmalıydım onlara. Eylül de Cem de bunu hak ediyordu. Burak erkek olarak pek çok şeyi kabullenmiş olsa da Eylül'ün nefretini yok etmeliydim. Annesizliğini bastırmış olsam da babası tam yanı başımızdayken yokmuş gibi gözlerimizi yumamazdık. Bir adım arkada ama önlerine geçmeden aile olmalarına yardım etmeliydim.

"Tamam ama sen de uyu biraz. Kontrol ederim bak!" dedi hafif bir gülümsemeyle. Başımla onayladığımda Eylül yanımıza gelip babasının elinden tutup odasına doğru hareketlendiler. Arkada beni izleyen bir çift göz ile burun buruna geldiğimde yakalandığımı fark ettim. Bu çocuk ne ara bu kadar büyümüştü?

"Mühendis Hanım anlatın bakalım." Dedi beni kollarının arasına alarak.

"Burak sen de odana halacım hadi." Dedim ondan uzaklaşmaya çalışırken

KIZ-KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin