Bölüm 14: Hayallere Ulaşmak

64 5 1
                                    

Yıl 2025

'Konferans Salonu'

Öykü

Geçmişin izleri bedenimin en ücra köşesinde gizlenmişti. Karşımda duran öfkeli bir çift göz de hatırlamıştı tüm olanları. Barış'ın hayatımıza girişi ile değişen tüm yaşanmışlıklar bizimle bu evrende dolaşıyordu. Eylül'ün benim kızım olma ihtimali deliye dönmesine yeterdi. Geçmişimiz bununla şekillenmişti ne de olsa. O mahalleden kaçışım ve Cem'in işlediği suçun odak merkezinde bu konu vardı.

Gözlerine dikkatlice baktım. Korku ve öfke belirdi tıpkı eski evimizdeki genç adam gibi. Eli havada beklerken alnından akan terler içindeki savaşı gözler önüne seriyordu. Kaçmalıydım belki de bu salondan. Daha önce defalarca odama saklanmıştım ve şimdide yapabilirdim. İçimde korkudan gizlenen küçük Öykü seslendi bir anda. 'Koşmalıyız, canımız yanmadan ondan uzaklaşalım.' Haklı olabilirdi. Bu gece son kez nefes alıyor olabilirdim.

Gerçeğin ne olduğunu kestiremeyen Cem beni burada öldürebilirdi. Eylül'ün benim kızım olma ihtimali kafasını karıştırmıştı. Gerçek mi yoksa kandırmaca mı? İşte beyninde yankılanan tek soru bu idi. Kızgındı üstelik. İnsan kendi kızı olup olmadığından nasıl şüphe duyardı? Ölmüş karısına da saygısı yok muydu? Hadi Cem inan artık söylediklerime ve bitsin bu gece.

"Öyle bile olsa sana bir daha asla vurmayacağım ufaklık." Dedi elini indirirken ve salondaki herkes neler olduğunu anlamaya çalışırken Engin yanımıza geldi. Cem ise gülümseyerek sadece Engin'in ve benim duyacağımız şekilde fısıldadı.

"Eski Cem' e ulaşamazsınız ben artık değiştim." Dedi ve sahnenin önünde endişeyle bizi izleyen Eylül ve Burak'a baktı. Gözlerimi karşımda duran yabancıdan ayıramıyordum. Bu benim yıllarca korktuğum abim olamazdı. Sahnenin arkasından bizleri izleyen Berrin hanımı gördüğümde şaşkınlığım geçmişti. İlk tanıştığımızda tedavinin işe yaraması için önce abimin sonra da benim inanmam gerektiğini söylemiş ve bana söz vermişti. Cem onun sayesinde içindeki canavardan kurtulmuştu. Korkuları ve güvensizliği artık bizim canımızı yakamazdı. Mutlu bir aile olabilirdik.

"Öykü lansmanı bu şekilde bitiremeyiz. İnsanlar yalan söylediğimizi düşünecek."

"Merak etme kardeşimin rezil olmasına müsaade etmem." Dediğinde Berrin Hanım da yanımıza gelmişti. Sahnenin loş ışıkları altında, seyircilerden gelen mırıltıların gürültüsünde son kez durumu değerlendiriyorduk.

"Cem bu gece kendini, önce kardeşine sonra tüm salona ispatladın. Aklında ne var bilmiyorum ama yanlış bir şey yapmayacağına inancım sonsuz." Dedi ve Cem'e sarılarak bana döndü.

"Başardın. O yaşam sıvılarının nasıl çalıştığını görmek için sabırsızlanıyorum. Hadi Engin gidelim ve sahneyi Gökalp ailesine bırakalım." Dediğinde Engin şaşkınlıkla bize bakarak söze girdi.

"Şovu bitirmek zorunda olduğumuzu unutmayın. Öykü haklıydın." Dedi beni öptüğünde. Salondaki misafirlerin sabırsızca söylemleri arasında Cem'in bize bakarak gözlerini sıkıca kapattığını gördüm. Berrin ablanın yüzündeki gülümsemeyi gördüğümde Cem ile tekrar göz göze gelmiştim. Eski anılara göz kırpan o bakış bir anda hafif bir tebessüme bıraktı kendini. Yanımıza gelip Engin'in omzuna dokunarak fısıldadı

"Şov bittiğinde herkes mutlu olacak merak etme. Ve hiçbir yere ayrılma seninle erkek erkeğe konuşmamız gerekebilir Engin efendi." Dedi Cem gülümseyerek. O an Berrin abla ile yıllar önce yaptığımız ilk görüşmede kurduğum cümleyi hatırlamıştım.

'Nasıl bir abin olmasını isterdin Öykü?'

'Hayatıma ortak olacak erkeği korkmadan onunla tanıştırmak isterdim. Beni suçlayarak canımı yakmasındansa sözleriyle arkamda olup beni koruması güzel olabilirdi. Doğru insan olup olmadığını istişare edebilirdik birlikte ve bir yemek masasında sohbet edebilirdik o, ben ve sevgilim. Cem bir gün bu hayali gerçekleştirebilir mi? Pek emin değilim.'

KIZ-KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin