Bir boğa ile göz göze geldiğinizde nefes alışlarınız hızlanır. Dünya'nın en gelişmiş makinasına sahip olan insan bedeni istemsizce korur kendini tehlikeden. Adrenalin artışına dayanamayacağını anlayan kalp hızlı atımlarla kan pompalar ne yapacağını bilmez bir şekilde. Korku tüm sisteme yayılan bir virüstür. İlacı ararken de zarar verir hiç istemeden kendine. Peki suçlu kim? Boğa mı tüm korkutucu varlığı ile, yoksa güçsüzlüğünü kabullenmiş korkak insan mı?
Olayın merkezindeki her canlı yaptıklarında ve davranışlarında aynı duyguyu barındırırken suçlu aramak doğru değil. Korku tek gerçek yaşanan durumda. Boğa da korktuğu için öfke saçmıyor mu? Bilinmeze olan tehlike iki canlı içinde asıl problem. Aradaki tek fark bedensel güç ve hayvansal iç güdülerin yanlış öğretimi bence. Tıpkı şu an bana bakan Cem'in gözlerinin arkasındaki korkunun gerçekliği gibi.
Kapının tam önünde biri burnundan solurken gözlerimdeki korkunun kalp atışlarımda yarattığı his ile oksijenin azaldığını hissetmeye başlamıştım. Tam o an yaşananlardan kaçabileceğim bir şey olmasını diledim. Kaybolsaydım ya bir anda ortadan. Cem bana bağırmaya başladığında ya da tam vuracağı sırada olduğum yerde bir anda yok olsam. Görünmez olsam mesela ya da bir kapı açılsa ve beni içine çekip güvende olacağım bir yerde saklasa. Mümkün olabilseydi keşke hayalimde canlanan görüntüler. Hayal gücüm bir saniyeliğine gerçeklikle son bulsaydı. Ama imkansızları istemek konusunda efsane olan ben Cem'in hiddeti ile olduğum yerde tüm gerçekliğim ile korkuyla ona bakıyordum.
"Oğlum ne oldu sana?" dedi Nimet Hanım beni görmezden gelerek. Korkusu kime idi? Abimin öfke dolu bakışları altındaki kızına mı? Yoksa bu öfkenin nedenine miydi? Hangisi daha önemliydi onun için? Millet mi? Abim mi? Yoksa tüm zararı gören ben mi?
Abim hiç sesini çıkartmıyordu. İçinde sessiz kalarak büyüttüğü öfke dişleri arasından gelen hızlı nefes alışlarından belli olurken hırıltılar korkumu katlamaya başlamıştı. Anneme cevap vermeye bile tenezzül etmemişti. Odağında ben vardım. Sözler beni hedef almıştı.
"Yiğit seni ne zamandır rahatsız ediyor?" dedi başıyla kafasındaki düşünceleri dağıtmaya çalışırmışçasına. Soru da en ufak bir terslik yoktu. Bu her ailede tehlike anında sorulabilecek bir soru idi. Kardeşine zarar gelmesinden korkan her abi bu soruyu pekâlâ sorabilirdi. Önemli olan Cem'in ses tonu ve beni suçlayan bakışlarıydı. Neden her durumda tek suçlu ben oluyordum? Hiçbir şey yapmamışken ve tehlikeye kafa tutmuşken neden öfkesi bana yöneliyordu? Yiğit'in hastalıklı zihninin ve takıntılarının cezası neden bana kesiliyordu? Cevap açıktı. Cem de Yiğit'ten farklı değildi. Yetiştirilme ve öğretiler hep aynıydı. Tek fark Cem kendini iyi aile çocuğu olarak nitelendiriyor ve bize zarar gelmemesi için zarar veriyordu. Konu farklı olsa da alt metin hep aynıydı.
"İlk kez konuştu. Daha önce mahallede birkaç kez baktığını hissetmiştim o kadar." Dedim titreyen sesimle. İçimdeki inatçı keçi abimin karşısında kayboluyordu.
"Hissettin. Yani sen de o sırada ona bakıyordun o zaman." Dedi bağırarak üzerime geldiğinde. Annem şaşkınlıkla bizi izlerken Cem tam bana vurmaya yeltendiğinde duraksadı. Kendimi korumaya aldığımda göremediğim detaylarda annemi arasam da abimi durduranın o olmadığını bana bakan gözlerinden anlamıştım. Donuk bir şekilde hipnotize olmuş gibi abime bakıyordu. Cem ise nedenini anlayamadığım bir şekilde kendiliğinden geri çekilmişti. Ama öfkesi olduğu yerden bana bakıyordu. Konuşmam gerektiğini anladığımda korkudan kekeleyerek sözcüklerin ağzımdan dökülmesine izin verdim.
"Uluç fark etmişti. Kavga ettikleri sırada anladım ben."
"Geçen ay okuldaki futbol turnuvasında çıkan kavgadan bahsediyorsun. Öykü bak sinirlerimi zıplatma benim. Sakince soruyorum, sen bu çocukla bilmem gereken herhangi bir şey yaşadın mı?" dedi evi inleten bağırması ile tekrar üzerime gelirken. Bu sefer şakası yoktu. Korkudan duvarın dibine sinmiş, ağlamaya başlamıştım. Annem ise ilk kez Cem'i durdurabilmişti, ama farklı bir yöntemle. Ondan daha çok bağırarak. Bu beni korumak için olsa anlayabilirdim ama Nimet Hanım Cem'in öfkesine ortak olmuş gibi haykırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ-Kardeş
ChickLitHayat tüm beklentileri karşılayabilir, eğer siz kendinize güvenirseniz. Her şey sizsiniz ve sizin eliniz ışığın tek var oluş kaynağı. Güvenin. Kendinize ve başarabileceklerinize güvenin. Sizi görmezden gelmelerine müsaade edin ki, kendilerini görünü...